English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Y ] / Yeterli

Yeterli Çeviri İspanyolca

26,103 parallel translation
Alan yeterli.
Hay espacio suficiente.
Düzeni öğrenmen için yeterli bir süre olur diye düşünmüştüm. Kuralları ve işlerin nasıl yürüdüğünü anlaman için.
Pensé que conocías el funcionamiento, comprendías las reglas, el modo de hacer las cosas.
Yarın tüm gün benim için çalışacaksın, sonra yeterli mi diye karar vereceğim.
Mañana me das un día entero de trabajo y luego voy a decidir si es suficiente.
Yoksa sadece elini tutması senin için yeterli mi?
¿ O simplemente que te tome de las manos habría sido suficiente para ti?
Dünyanın işlemesi için sadece iki kelime yeterli.
'Sólo dos palabras son suficientes para que funcione este mundo'.
- Yeterli hava alamıyor.
Él no está recibiendo suficiente aire.
Yeterli değil mi?
¿ Con eso basta?
- Sence yeterli zamanım olacak mı?
¿ Crees que voy a tener el tiempo suficiente?
Yani ya bu, yeterli olmadıysa?
Quiero decir, ¿ y si no era suficiente?
Her neyse... Ona benimle çıktığını söylemen yeterli.
De todas formas, usted le puede decir que va a salir conmigo.
Teşekkür ediyorsan minnettar olman yeterli.
Puede ser simplemente agradecida... por las cosas
Bu kadarı yeterli.
Eso es suficiente.
Bu yeterli olmalı.
Así que... esto debería hacerlo.
Yeterli ve doğru şekilde bilgilendirilseydim, Riggs'in kefalet miktarı farklı olabilirdi.
Si ella me había informado con prontitud y eficiencia, Pude haber tenido un mejor contexto para fijar la fianza Sr. Riggs.
Malpraktis için yeterli kanıt yok.
No hay suficiente aquí por mala praxis.
Bir duruşma için yeterli görüyorum.
Me parece que hay suficiente aquí para ir a juicio.
- Bu sizin için yeterli bir karar olur mu?
¿ Sería eso un remedio satisfactorio para su agencia?
Bunun onu ikna etmeye yeterli geleceğinden emin değildim ama şimdi bütün hayatını hapiste geçireceğini düşünürken ışığı görmesini sağlayabiliriz.
No estoy seguro de que habría sido suficiente para convencer a él, pero ahora, mirando por el cañón de la vida en la cárcel, podríamos ser capaces de conseguir que se vea la luz.
Benim kraliçe olmak için yeterli olmadığımı düşünüyorlar.
No me creen capaz de ser reina.
Öyle çok da örnek bir eş değildi ama... Benim için yeterli biriydi.
No era ni por asomo una esposa modelo, pero era suficiente para mí.
Kraliçe olmak için yeterli bir yaş.
Lo suficientemente mayor para ser reina.
Korkarım, Leydi Flora bu, Kraliçe'ye yeterli gelmeyecektir.
Me temo, lady Flora, que la reina no estará satisfecha con eso.
Aşk yeterli değil!
¡ El amor no es suficiente!
Lütfen, Donald yeterli. Çeviri : Saitama
Por favor, Donald.
Dr. Campbell'ın uzmanlığı onun yaşama şansını sürdürebilsin diye yeterli süre boyunca onu hayatta tuttu.
La mantuvo viva el tiempo suficiente para que la experiencia del Dr. Campbell pudiera inclinar la posibilidad de su supervivencia a su favor.
Onu bu suçlamalarla ilişkilendirecek yeterli deliliniz yoksa onu bırakmanızı istiyorum.
A menos que tengan suficientes pruebas... para atribuirle estos crímenes... tendrán que dejarlo libre.
Mürekkep yeterli.
Una pluma está bien.
Ya da itiraf et ki hapisten çıktığında hayatında olumlu, iyi şeyler yapacak yeterli zamanın olsun.
O confiesa, porque saldrás de prisión con tiempo suficiente para hacer algo, bueno, positivo con tu vida.
Bu bezler yeterli değil!
No es suficiente con trapos y gasas.
İçeri 6 kutu tahıl almak isteyen bir adam girmiş. Yeterli parası varmış ancak karnesine göre haftada bir kutu hakkı varmış. Sonra raflarda 300 kutu tahıl olduğunu görmüş.
Un tipo quería comprar seis cajas de cereal tiene dinero, pero sus raciones de la semana dicen que solo puede comprar una ve en la repisa y hay trescientas cajas ahí nomás.
Grubumuza katılmak için yeterli finansal gücünün olmadığını açıkça ortada.
Está claro para mí que no tienes la solidez financiera para unirte a nuestro grupo.
Gerçekte cinsel maharetimi şöyle tanımlarlar "iyi", "yeterli".
En la vida real, mi destreza sexual se ha descrito como "buena", adecuada ",
Bağlanmak için "LOG" yazmanız yeterli. Makine "IN" yazacak kadar akıllıdır.
Para iniciar sesión, o "log in", hay que escribir "LOG"... y la máquina es lo suficientemente inteligente para escribir el "IN".
Sadece adını anmak bile, buradaki herkesi korkuyla susturmaya yeterli.
ÁREA DE CERTAMEN Con sólo mencionar su nombre aquí, todos se callan con asombro.
Belki de robotların refakati akıllı internetin refakati yeterli olacak.
Quizás la compañía de robots... quizás la compañía de una Internet inteligente... será suficiente.
Patronunun dediği gibi, henüz profil için yeterli veri yok.
Como dijo tu jefe, todavía no tienes suficientes datos para dar un perfil.
Yeterli değil.
No es suficiente.
Sadece elimizdekilerin yeterli olduğundan emin olmak istiyoruz hemde onu halledicek kadar.
Solo debemos asegurarnos de tener lo suficiente para poder llegar a él.
"Maryville" yazıp aratmanız yeterli. Yüzlerce mesaj göreceksiniz.
Busca "Maryville" en Google y verás cientos de publicaciones.
Bu davada cinsel saldırı suçlamaları için yeterli delil mevcut değil.
En este caso, había pruebas insuficientes para avanzar con el abuso sexual.
Savunma makamı, şirketin Ryan Larson'ın ölümünden sorumlu tutulmaması konusunda yeterli karşı argüman üretebilmiş midir?
¿ Ha demostrado el acusado con asesoramiento legal de la defensa que no es responsable legalmente por la muerte de Ryan Larson?
- Onurun tetkiki meselesinde yapılan denemeleri yeterli kabul ediyorum.
Creo que los intentos de aclarar la cuestión de honor son suficientes.
Ama her neyse bu da yeterli.
Pero por lo que es, alcanza.
Ama sadakat tek başına yeterli değil.
Pero con lealtad no basta.
Denemek yeterli değil, değil mi?
Con intentar no basta, ¿ o sí?
Becca yeterli.
Solo Becca.
Mahkemeye hüküm için yeterli bunlar.
Es suficiente para que el tribunal condene.
- Mektup yeterli, Bumble!
¡ Escriba la carta, Bumble!
- Elinden gelen yeterli bile değil, Bumble?
Lo que puede nunca es suficiente, ¿ verdad, Bumble?
Breeze'in korkmak için yeterli zamanı yoktu.
Breeze no tenía tiempo para asustarse.
Hasta yoğunluğunun artmasıyla tedavi kaynaklarının yeterli olmaması durumu.
CÓDIGO NEGRO : UNA AFLUENCIA DE PACIENTES TAN GRANDE QUE NO HAY RECURSOS PARA ATENDERLOS

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]