English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Y ] / Yüzüne bak

Yüzüne bak Çeviri İspanyolca

722 parallel translation
Neden yüzüne bakınca ağlamaklı oluyorum?
¿ Por qué me entran ganas de llorar mientras te miro?
Yüzüne bakılmayacak biri değilsin.
No eres tan fea.
Bunu yüzüne bakıp söyleyebilirsin.
Se le ve en la cara.
Biliyor musun, kimi zaman sabahları kalkıyorum onun yüzüne bakınca benim de ödüm kopuyor.
Sabes, a veces me levanto por la mañana... y lo miro bien y también me asusta.
Yüzüne bak!
¡ Mira su cara!
Yüzüne bakın.
Miren qué cara tiene.
Issie bir insanın yüzüne bakıp, onun katil olup olamayacağını söyleyebilir.
Isobel sabe, cuando ve a una persona, si ésa sería capaz de matar.
Hem yüzüne bakıp hem de yürütemezsin.
No puedes mirarlo y dirigirlo al mismo tiempo.
Yüzüne bakıp anlayamazsınız ki.
Es imposible averiguar algo así con sólo mirar a una persona.
- Yüzüne bakıp da şüphe edebilir misiniz, Lordum? - Hayır.
- ¿ Podéis mirarla a la cara y dudar?
- Yüzüne bakın.
- Mira su cara.
Yüzüne bakın!
Mirad su cara, compañeros.
henüz öldüğünde yüzüne bakıyorum... ve gözyaşlarına boğuluyorum.
Sin embargo, miré su rostro muerto... y me conmoví hasta las lágrimas.
Birinin yüzüne bakıp karar verme.
Las apariencias engañan.
- Yüzüne bak!
- ¡ Mírese la cara!
Yüzüne bakınca herşeyi buradakilerden daha iyi bildiğin belli oluyor.
Tendrías que ser más sensato y no asomar tu cara por aquí.
Üç jüri de o sevimli, ağlamaklı yüzüne bakıp da yumuşak ve düzgün konuşmasını işitince şöyle dedi... - "O yapmış olamaz." - Hüküm giymedi mi?
Tres jurados, al ver su preciosa cara, y oír su culta voz, juzgaron que no podía ser una criminal.
- Yüzüne bakılacak güzellikte mi?
- ¿ Es razonablemente atractiva? - Muy atractiva.
Yüzüne bak.
Mira su cara.
Şimdi yüzüne bak.
Ahora mira tu rostro.
Şu haline bak, şu küstah yüzüne bak!
¡ Dejame verte!
Mağdur olmuş evli erkeklerin öcünü alacak kişi sensin. İşimiz bitince evli erkekler eşlerinin yüzüne bakıp, makyajlılarsa tabii, onlara haddini bildirecekler.
Tú cambiarás las cosas para los maridos oprimidos y cuando acabemos, ellos podrán mirar a sus mujeres a la cara, si es que se han pintado, y ponerlas en su lugar.
Yalnız başına duruyor, yüzüne bak.
Ese hombre apartado, tras el poste. Mire esa cara.
Amelung'un yüzüne bakıp görmeyi bekliyemem.
Me muero de ganas de ver la cara de Amelung.
Yüzüne bakıp gülümsememeye çalışacak. "Zayıf ama güzel" diyecek.
Te mirará a la cara, procurará no sonreír y dirá : "Está delgada, pero es bonita".
Adam gibi ye! Şunun yüzüne bakın.
Mira cómo traga...
Yüzüne bakıp öyle güçlü biri olduğunu tahmin edemezsin.
Nunca te imaginarías su fuerza viendo su cara.
Hepsinin yüzüne bak.
Míreles las caras a todos.
Yüzüne bak...
Fíjate en él.
Çıkar onu kutudan, yüzüne bak, hakkında konuş, acıtıp acıtmadığını o zaman anlarsın.
Habla de ello, averigua si te duele.
Yüzüne bakın.
Míra la cara.
Birbirinizin yüzüne bakın!
Mírense.
Show gösteri ve ünüformaya çok önem veriliyordu Örneğin bu bir sancak merasimi, Hitler'in yüzüne bakın.
Esta es la consagración a las banderas.
- Böyle bir şeyi kim yapar? Yüzüne bakın.
Bueno, están haciendo todo lo que puede hacerse.
Yüzüne bak.
Fíjese en su cara.
Yüzüne bakıp günah içinde ölmek istemiyorum.
¡ Moriría en pecado mirándote a la cara!
Yüzüne bak.
¡ Mira su cara!
Yüzüne bak.
Quizás un beso,...
Yüzüne bir bak.
Será mejor que le mires el rostro.
Yüzüne bir bak, Ebenezer.
Mira tu cara, Ebenezer.
Çok kan kaybetti. Doktora ihtiyacımız var, yüzüne bir bakın.
Dígaselo, Pop.
Yüzüne, tenine bir bak.
- No es sólo eso. Observe la cara, la piel.
Şu yüzüne bir bak, Tom.
Ahora es a eso a lo que me refiero.Mire su cara, Tom.
Şuna bak. Her şeye kâdir piskopos. Sinekler bile yüzüne konmayı reddeder.
Miren nomás don Domino de Obispo que ni las chinches se le paran en los pellejos.
- Bak dostum, yüzüne karşı söylüyorum.
- Mira, te lo diré de frente.
Bak, yüzüne yumruk ister misin?
Oye, ¿ Quieres que te zurre?
Zavallının yüzüne bir bak.
Sí, mira cómo murió.
Yat uyu, güzelce dinlen, sabah kalk... ve aynada yüzüne bir bak.
Váyase a la cama, descanse, levántese... y mírese al espejo.
Hayır, yalnızca yüzüne bir bakış atıp mümkün olduğunca hızlı oradan uzaklaştım.
No, nada más ver ese rostro salí de allí tan aprisa como pude.
Bak sadece. Senin kahkahalarına ve alaycı tavırlarına rağmen ya da bundan dolayı gerçek nihayet gün yüzüne çıktı. - Hakikat.
Sin embargo, a pesar de sus burlas y sus risas, o quizá... a causa de ellas, al fin a saltado a relucir la verdad, la auténtica verdad.
Bu askerin yüzüne özenle bakın. Tekrar Hitler.
Observen el rostro de este soldado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]