Çok korkutucu Çeviri İspanyolca
846 parallel translation
Bana sadece kötülüğünün çok korkutucu olmadığı zamanlar geliyor.
Me ve solamente de a ratos, cuando su aspecto no causa temor.
Düşüncesi bile çok korkutucu. 12 dakikadan az bir sürede bütün hayvanları absorbe etti. Biri dışında.
Es terrorífico, en unos 12 minutos ha absorbido a todos los animales, excepto a uno.
Çok korkutucu, John.
Tan aterrador.
Çok korkutucu.
Tan aterrador.
Çok korkutucu.
Da miedo.
Çok korkutucu, Şeytan'ın yüzü gibi.
Daba miedo. Era como el diablo.
Bu, sadece çok korkutucu ve biz bunu yapabiliriz.
Parece tan aterrador que quizá lo logremos.
Bu çok korkutucu.
- Me asustas, Serguei.
- Bir pislik üstelik bakışları çok korkutucu!
Qué pena que también sea el más feo.
- Söylemesi çok korkutucu.
- Es horrible decir algo así.
Çok korkutucu ve şu tablolar tam şeytan işi!
Me da miedo este castillo, estos muros que se abren de repente.
Orda olmak gerçekten çok korkutucu.
Da mucho miedo allá arriba.
Gerçek telepatikler çok korkutucu olurlar ve bu konuda da uyarıldık.
Los genuinos telépatas pueden ser formidables, Capitán y ya hemos sido advertidos.
Evde yalnız olmak çok korkutucu.
Estoy sola en casa. Es aterrador.
Ve çok korkutucu oluyor.
Y tan aterrador.
Burası çok korkutucu oldu.
Esto da miedo.
Kendi etraflarına çektikleri çitin dışında kalan her şey onlar için çok korkutucu. Tabii ki rüyalarında gördükleri fantezilerden haz almak hariç.
Todo fuera de las vallas que han levantado alrededor de ellos mismos... les resulta tan aterrador... excepto quizás en sus sueños, cuando se complacen con sus fantasías.
Bu şey çok korkutucu görünüyor.
- Esta cosa asusta un poco.
Goblinler ve İblisler... çok korkutucu gözüküyorlar ancak hepsi birer ödlek. Savaşmak için bir nedenleri yok.
Esos duendes traviesos y demonios parecen malos, pero son cobardes... y no tienen razones para luchar.
Onunla yürümeyeceğini bilmek benim için gerçekten çok korkutucu.
A mí me asusta pensar que quizás las cosas con él no van a resultar.
Bu çok korkutucu.
Es aterrador.
- Peki. Bunlar çok korkutucu anlar. Bunları şimdi hatırlaman çok doğal.
Son momentos aterradores... y piensas mucho en ello cuando eres pequeña.
Çok korkutucu...
Es... horrible.
- Gerçekten, çok, çok korkutucu.
- Que asuste mucho, mucho...
Bu çok korkutucu bir şey Wally, birden fark ediyorsun ki Tanrım, ben hayatımı yaşadığımı sanıyordum oysa insan bile değilmişim.
Y es muy duro darte cuenta de repente que... " Pensaba que estaba viviendo y no he sido un ser humano.
Burası çok korkutucu.
¡ Esto me da miedo!
Bu kadar hızlı yapmak istemesi çok korkutucu.
Me da miedo que quiera hacerlo tan rápido.
Fakat hepsinden daha çok korkutucu olan şey onun yüzüydü, efendim.
Pero lo más terrorífico de todo, señor, era su cara.
Oh, çok korkutucu.
Ay, qué miedo que me da
Oh, çok korkutucu.
Ay, qué miedo que me da.
Ama bu çok korkutucu bir fiyat.
Eso es mucho dinero.
Boşluk çok daha korkutucu oluyor.
Esta blancura es más temible.
Sizi korkutucu tehlike ile ilgili uyarmaya geldim, gezegeniniz tehlikeyle karşı karşıya, çok ciddi bir tehlikeyle.
He venido a advertirles de que si nos amenazan, su planeta se enfrenta a un gran peligro.
Keskin. Bazen cok keskin bir zekam var, korkutucu.
Soy tan listo que a veces me asusto.
Evet, işin korkutucu yanı ve gerçek anlamı şu bu ağırbaşlı genç kadının içinde, çok canlı ve değişik iki karakter kadının kişiliğine baskın çıkmak için savaş veriyordu.
En un sentido aterradoramente literal, dentro de esta recatada joven dos personas muy distintas luchaban por hacerse dueñas de su carácter.
Yalnızca korkutucu arabayı çok hızlı kullanmak gibi.
Pero me da miedo. Es como conducir un coche a demasiada velocidad. ¿ Comprende?
Denizin çok durgun olduğu zamanlar garip. Bir bakıma korkutucu.
Es extraño que el mar esté tan calmado.
Bu şey çok korkutucu.
Esa cosa en verdad asusta.
Rüyalar bundan çok daha korkutucu olur.
Los sueños son mucho más aterradores que esto.
Çok korkutucu.
Cuando te enfrentas a una sesión de tortura con un puñado de chinos... va a ser horrendo. Es aterrador.
Çok normal, korkutucu bir şey çünkü.
Eso es normal. Eso da miedo.
Her şey çok açıktı, bana inanın. Korkutucu derecede açık.
Fue todo tan claro, creeme, tan terriblemente claro.
Bu çok fazla kolaydı. Korkutucu.
Todo ha sido demasiado facil, me da miedo.
Bir çok insan dışarıda olmanın daha korkutucu olduğunu düşünür.
Muchos piensan que es más aterrador estar fuera.
Çok göz korkutucu.
Muy intimidador.
Üç Ana'nın, bu üç mekandan ıstırap, gözyaşı ve korkutucu karanlık ile dünyaya hükmettiğinin farkına vardığımda artık çok geçti.
Logré descubrir, cuando ya era muy tarde, que a partir de esos tres lugares las Tres Madres gobiernan al mundo con dolor, llantos y oscuridad.
Çok da korkutucu değil, geri dönüp olanları düşünmediğin sürece. Çünkü ne hissettiğini biliyorsun- -
No es tan angustioso como parece al recordarlo ahora porque sabes que lo que sentías era extraño y nuevo...
- Yok çok korkutucu.
- No, algo que asuste.
Björnstrand hiçbir ümidin olmadığını ve çok vahşi, kanunsuz ve korkutucu bir döneme geri döndüğümüzü hissediyordu.
Björnstrand cree que no queda esperanza... y que volveremos a una época salvaje... terrorífica y sin ley.
Bu kadar korkutucu bulmamız çok tuhaf. O kadar da tuhaf değil.
Es extraño que nos asuste tanto.
Oh, çok korkutucu.
Oh, que miedo que me dá.
korkutucu 69
korkutucuydu 18
çok kötüyüm 33
çok komiksin 151
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
korkutucuydu 18
çok kötüyüm 33
çok komiksin 151
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
çok kibar 31
çok küçük 77
çok karışık 33
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü kokuyor 16
çok kötü hissediyorum 33
çok korktum 176
çok kötü görünüyor 21
çok kısa 47
çok küçük 77
çok karışık 33
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü kokuyor 16
çok kötü hissediyorum 33
çok korktum 176
çok kötü görünüyor 21
çok kısa 47