Ama o zaman Çeviri Fransızca
4,050 parallel translation
Olay mahkemeye hiç gitmedi ama o zaman bütün tanık ifadelerini ve polis arşivine giden dosyayı okumuştum.
L'affaire a été classée. Mais à l'époque, j'avais épluché tous les témoignages du dossier.
Ama o zaman artık çok geçti çünkü anlaşma yapılmıştı.
CALVIN : Il était alors trop tard... Le deal est fait.
Ama o zaman da NYPD'nin yarısının bekarlığa veda partisi verecek başka bir yer araması gerekirdi.
Et alors, la moitié des policiers devrait rechercher un nouvel endroit pour les enterrements de vie de garçon et de fille.
- Ama o zaman kadar olmaz.
- Mais pas avant. - Mike...
Ama o zaman seni daha çok çekmem gerekecek.
Mais je vais devoir filmer beaucoup plus.
Ama o zaman dünya savaşı başlar.
Alors ils veulent sous-entendre qu'ils sont prêts à la guerre.
Benim bir boka yaramadığımı düşünüyorsun ama o zaman her şeyi batırmazdım.
Et ça ne se terminerait pas avec moi foutant tout en l'air tout le temps et toi pensant que je ne suis qu'un con.
Evet ama o zaman...
Non, mais on...
Ama o zaman...
... le...
Evet, ama o zaman ondan aşağı kalır yanımız kalmayacak.
Oui, c'est vrai, mais alors on ne vaudra pas mieux que lui.
tatlım... Ama o zaman köpekleri nereye koyarım?
Chérie... mais alors où je garderai les chiens?
Yani, seni yanlışlıkla aradığım olmuştur, ama o zaman değil.
Je veux dire que j'ai déjà fait ton numéro par erreur, mais pas cette fois.
Size gizli el sıkışma yöntemimi öğretirdim ama o zaman yine şeyinize dokunmak zorunda kalırım.
Je vous apprendrais ma poignée de main secrète. Mais après je devrais toucher ton truc encore.
Geçici eşleşmeler alıyorum ama o zaman dahi değişiyor görünüyorlar.
J'ai des résultats approximatifs, mais même eux changent.
Alabilirdim ama o zaman sana bir sürü yer bıraktığımı görmezdin.
Si mais alors je ne pourrais pas te montrer comment je te laisse avoir tout ton espace.
Ama o zaman imzalı olan "Deathly Heat" kitaplarınız daha değerli olurdu.
Mais le bon côté des choses, c'est que vos copies autographiées de "Deadly Heat" auront beaucoup plus de valeur.
Hayır, ama onlar değildiyse, o zaman Mike haklı onlara güvenemeyiz.
Non, mais si ce n'étaient pas eux, alors Mike a raison et... On ne peut pas faire confiance à l'autre maison.
Biliyorum, ikinizde iyi zaman geçiriyorsunuz ve onu sevdiğini de biliyorum ama hayatım, o öyle biri.
Tu passes de bons moments, vous passez tous les deux de bons moments, Et je sais que tu l'aimes, Mais, mon chéri, c'est qui elle est.
Virginia'yla beraber nerede, ne yaptığınızın hiçbir önemi yok. Ama sen hiçbir zaman o çocukların babası olamayacaksın.
Qu'importe ce que tu fais, où tu vas, car tu ne seras jamais le père de ces gosses.
O zaman neden bahsettiğini anlamamıştım ama sanırım artık anlıyorum.
Je ne savais pas de quoi il parlait, mais je pense que j'ai trouvé.
Öldüğü zaman yanındaydım, ama o anki panikle bir şeyi unuttum.
J... J'étais là quand il est mort, et dans la panique j'avais oublié de récupérer quelque chose... son... son journal.
O zaman bile yüreğimde bir şeylerin ters gittiğini biliyordum ama seni dinlemedim.
Et même si je savais dans mon cœur que quelque chose était réellement faux, je n'ai pas écouté.
O iş kontrolüm altında ama arabamı benden alırsan torunumla geçirdiğim zamanı da elimden almış olursun.
J'ai la main dessus, mais si tu prends ma voiture, tu me prends le temps que je peux passer avec lui.
O savunma, zamanında işe yarardı ama olaydan sonraki yapacaklarımız ne olacak?
Cette défense aurait pu tenir la route sur le moment, mais pour nos actions après les faits?
O izlerin üzerinden çok zaman geçti ama.
C'est juste qu'on a aucune piste.
Yani, eğer kurtarırsa, o zaman elbette memnun olurum ama, demek istediğim, henüz kendini günahlarından arındırmadı, değil mi?
Je veux dire, s'il l'a fait, alors bien sûr je suis contente, mais, il ne s'est pas racheté, n'est-ce pas?
Onu... Onu çok severim ama o çocuk o her zaman ateşin önünden başkası tarafından çekilen kişi oldu.
Je l'aime, mais ce type... c'est toujours celui qu'il faut tirer d'affaire.
Ama o şaşkın gülümsemesi ardında her zaman başka biri vardı.
Mais derrière ce sourire idiot c'était en fait un mensonge.
Gerçekten birkaç kural daha olmasını isterdim, ama aynı zamanda, eğer kuralsız bir biçimde katılmayı kabul ettiysek, o zaman durum neyse odur, o yüzden kendimi kötü hissetmiyorum.
Honnêtement, j'espérais qu'il y ait plus de règles, mais en même temps, on a signé pour ça, alors c'est ce qu'on a, donc ça me va, en fait.
Eğer herkes yerde uyumamın sorun olmayacağını düşünüyorsa, o zaman lütfen gönüllü olun, ama ben yerde falan uyumuyorum.
Si vous pensez toutes que c'est normal de dormir par terre, alors allez-y, proposez-vous. Moi je ne dors pas par terre.
Kaybetme o zaman. Ama Ava bir yere gitmiyor.
Alors ne le fais pas, mais Ava ne va nulle part.
- Peki o zaman. Gelecekte ama.
À l'avenir.
- Tamam, oku o zaman. - " Sevgilim beni seviyor ama benden hoşlanmıyor.
Vas-y, lis. " Mon petit ami m'aime, mais ne m'apprécie pas.
Ama uzun bir zaman önceydi, o yüzden, belki...
Mais il y a longtemps, alors peut-être...
O zaman birinin konuşmak gerekir Bu, akıllıca değil sevdim ama çok iyi. "
Alors vous devez parler de quelqu'un qui n'a pas aimé sagement, mais trop bien. "
LeBron James'i gördüm sandım ama daha önce çıktığım başka bir çocuk çıktı çünkü o zaman da onu LeBron James sanmıştım.
Je croyais avoir vu LeBron James, mais c'était juste cet autre mec avec qui je suis déjà sortie parce que je croyais que c'était LeBron James.
Ben dürüst olacağım ama iyi görünüyorsa o zaman yalan söylerim.
Eh bien je serai honnête, à part si c'est vraiment bien, auquel cas je mentirai.
O zaman, seninle görüşmek istemiştim.. Ama yapamam.
Cette fois-là, je voulais te voir, mais ce n'était pas possible.
Ama o her zaman Tanrı'yı bir rakip olarak görmüştür.
Mais il a toujours considéré Dieu comme un rival.
Ama benim karıcığım madem terapiye gitmek istiyor o zaman bir terapistle görüşmeye gideriz.
Mais si tu insistes, alors... on ira voir un conseiller.
Beni aradığı zaman, Robin'in yanına Atlıkarınca'ya gitmeliydim. Ama o sırada 12 yaşındaki çocuklara rüşvet vererek eğleniyordum.
J'aurais dû retrouver Robin au parc quand elle m'a appelé, mais je passais un si bon moment à dégommer des gamins de 12 ans.
Ama ona soramazsın. Madeleine Hightower o zaman.
Madeleine Hightower, dans ce cas.
Ama duyuyorsa, o zaman hiçbir şeyi aşmış falan değilim.
Mais si elle est intéressée, ce n'est pas terminé.
- Mike Muhafızlara geçen yıl katıldı. Onu uzun zamandır görmedim ama her zaman iyi bir adamdı o.
Je ne l'ai pas revu depuis, mais ça a toujours été un mec bien.
Bak, sana bayılıyorum ama burada yaptığımız işle ilgili hayal kırıklığına uğruyorsan o zaman sanırım daha büyük bir sohbete girişmemiz gerekecek.
Je t'adore, mais si tu es démotivée par le travail qu'on fait ici, alors nous devons sérieusement discuter.
Ne yapman gerekiyorsa yap o zaman ama gerçekten yapman gerektiğine emin olmadan yapayım deme.
Alors fait ce que tu as à faire, mais soit vraiment certain que tu dois le faire.
Bunun bir tutku cinayeti olduğu yazıyor ama o jigolo ile hiçbir zaman birlikte olmadım.
C'était sans doute un crime passionnel, mais je n'ai pas couché avec... ce gigolo.
O zaman otelde kalıyordum ama.
Oui, quand j'étais à l'hôtel.
Ama o zaman takım elbisende kan yoktu ve ben de sweatshirt giymiyordum.
- et je ne portais pas de sweatshirt. - Je trouve ça sexy.
Fran, Lyle, eğer bağımlı bir hayata aşık olsaydım,... o zaman müdahele ederdiniz, ama lütfen buna değil.
Fran, Lyle, si je tombais dans une vie de dépendance, alors, s'il vous plait intervenez, mais pas pour ça.
Şu an uygun bir zaman değil, ama yapımcılar Glenn'e ulaşabilir ve o bir şeyler ayarlar.
- Je vais te dire. Maintenant c'est pas le bon moment, mais dit aux producteurs de contacter Glenn,
ama o zamana kadar 18
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama olsun 39
ama o 292
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama olsun 39
ama o 292
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama onun 17
ama olmuyor 24
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama önce 166
ama o benim 18
ama olacak 26
ama olmadı 51
ama önemli değil 67
ama olmuyor 24
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama önce 166
ama o benim 18
ama olacak 26
ama olmadı 51
ama önemli değil 67