Ama öyle Çeviri Fransızca
16,411 parallel translation
Acele bir karar verdiğimi düşündüğünü biliyorum. ama öyle değil.
Je sais que tu penses que c'est une décision irréfléchie, mais ce n'est pas le cas.
Ananı! Ama öyle pek de zeki biri değildi.
Mais c'était pas le plus malin des voyous.
Gidip annenize söylemeyin, ama öyle.
Ne racontez rien à maman, OK?
- Brock çok konuşur ama öyle peşine düşeceğini sanmıyorum.
- Brock aboie beaucoup, mais il s'en prendrait pas à vous comme ça.
- Öyle ama öyle değildi. - Kendi irademle yapmadım ki.
Des champignons magiques.
- Biliyorum, ama öyle.
- Je sais, mais c'est vrai.
Olduğumu sandığın kişi olmayı gerçekten isterdim. Gerçekten isterdim ama öyle değilim.
Je voulais vraiment être cette personne que tu croyais que j'étais, vraiment, mais ce n'est pas moi.
Sanırım kolyeyi benim almamı istedigini söylemiş. - Öylesine tanıyordum, ama öyle tatlı ve üzgündü ki, ve ben de sarılıp kucakladım adamı. - Huh.
Elle a sûrement demandé à son mari de me donner ça.
- Ama öyle.
Mais c'est vrai.
Evet, benden hoşlanıyor, ama öyle değil.
Oui, il m'aime bien, mais pas dans ce sens-là.
Demek istiyorum ki... risk almayabilirdi, ama öyle yapmadı.
Il aurait pu jouer la sécurité, mais il ne l'a pas fait.
Will'in iyi olduğunu, yaşadığını sanmamı sağladın ama öyle değilmiş.
Tu m'as fait croire que Will allait bien, mais ce n'était pas vrai!
Böyle bir kapı açmak için çok fazla enerji gerekirmiş. Ama öyle olmuş olmalı.
Créer un portail pareil nécessite de l'énergie, mais ça a du se produire.
Ne gördün bilmiyorum ama öyle bir şey değildi.
J'ignore ce que t'as vu, mais tu te trompes.
- Yaptığından değil ama öyle geliyor.
Non pas que tu le faisais, mais je l'ai ressentie comme ça.
Kazanacağız gibi görünüyor, ama öyle değil.
Il semble vainqueur, mais ce n'est pas le cas.
Ama ya öyle olmadıysa?
Et si c'était autre chose?
Belki Vonnie bu yasak ilişkiden kalbi kırık bir şekilde ayrılmıştı ama Bobby kesinlikle öyle değildi.
Vonnie était attristée par la fin de son histoire, mais Bobby ne l'était pas du tout.
Birçok kez denemiş ama vazgeçmiş. Ama diyor ki : ... o kadın olmadan yaşayamazmış, öyle söyledi.
Il a essayé et renoncé une dizaine de fois, mais là, il ne peut plus vivre sans l'autre, m'a-t-il dit.
Öyle oturup düşündüğüm söylenemez ama insanlara karşı nazik olmayı severim.
Pas nécessairement pendant la journée, Mais j'aime être gentille avec les gens.
Beni bilirsin öyle bir yerde yaşamam ama bazıları... Doğa Ana'yı mahvetmekten haz duyuyorlar.
Je ne vivrais pas là-haut, mais certains aiment faire un pied de nez à mère nature.
- Ama geri kalanın öyle değil.
- Mais le reste ne l'est pas.
- Birkaç hafta öyle ama peki ya sonra?
- Pour quelques mois, et après?
Biliyorum, cuma beyannamelerin son günü ve kampanyan sona ermek üzere ama sana yüklenmeyeceğimi sanıyorsan, öyle bir şey yapamam.
- Je sais que, vendredi, tu vas déclarer tes chiffres et que ta campagne sera morte. Mais si tu penses que je vais t'épargner, tu rêves.
Önüme mantıklı ve geçerli bir argüman koyabilseler seve seve onların tarafına geçerdim, ama Anayasa'da, İncil'de yahut yıldız falında "öyle yazıyor" demek, geçerli bir argüman değil!
- S'ils avaient le moindre argument rationnel, je me rangerais volontiers de leur côté, mais que ce soit écrit dans la Constitution, dans la Bible ou dans mon horoscope, ce n'est pas un argument valable.
Ama ben öyle düşünmüyorum, çünkü olmadığı halleri de gördüm.
J'ai vu les deux cas.
Temyiz mahkemesi öyle düşünmedi ama.
La cour d'appel dit que si.
Ama siz onu sorgulamadınız, öyle mi?
Vous ne l'avez pas entendu?
- Ama doğdun, ben öyle doğmadım ama.
Mais tu l'es, pas moi.
Ama burada hiç kötülük yok, öyle değil mi?
Mais il n'y a rien de mauvais ici. N'est-ce pas?
Öyle ama açıkçası seninle olan bu seanslarımı özlerim.
Je pourrais. Mais franchement... nos petites sessions me manqueraient.
Öyle dersen başka. Ama şu lafımı yaz bir yere Scully.
Retiens bien ça, Scully, quand on aura attrapé cette chose qui tue...
Bugün o güçleri yine tehdit edecek gerçeklerle geri döndük. Öyle şok edici bir keşif yaptık ki bir yere oturup kendinizi gerçeğe hazırlasanız iyi olur. Bilim kurgu gibi görünebilir ama bilimsel bir gerçek.
Aujourd'hui nous revenons, avec des faits menaçant ces forces une nouvelle fois, une découverte si choquante que vous allez devoir vous asseoir et vous préparer à la vérité, qui ressemble à de la science fiction mais qui est un fait scientifique,
Ama ben öyle değilim.
Mais je ne le suis pas.
- Öyle dememişti ama.
Rip a dit dans son futur.
Ama San Fransiscoda hoşuna gidecek bir kaç daire buldum. - Öyle mi?
Mais j'ai vu des apparts sympa à San Francisco.
Bütün iş konuşmakta bitiyor sanabilirsin ama onlar hiç de öyle değil.
Vous pensez que tout est parole, mais ils ne sont pas comme ça.
Ben de öyle olduğumuzu sanıyordum ama artık bitti.
Ça semblait être ça. Mais... C'est fini maintenant.
Ama o anda sanki yalnızdın ya da sana öyle geliyordu. Ve kendin olabilmiştin.
Mais à cet instant-là, on aurait dit que tu étais seule, ou tu croyais l'être, et tu pouvais enfin être toi-même.
- Yani, öyle ama sen de öylesin.
- Enfin, si, mais toi aussi.
İçine ne kaçtı bilmiyorum ama onunla öyle konuşamazsın.
Je sais pas ce qui te prend, mais lui parle pas comme ça.
Öyle demişler, ama bu kola kutusu konusundan sonra, onların da ifadesini almamız gerekecek.
Ça me rappelle l'histoire de la canette... Je veux leurs dépositions.
Ağır abilerin kuralları o duruşmanın sonucunu etkiledi ama artık öyle olmayacak.
Les lois du "Club des anciens" qui ont prévalu aux auditions sont dépassées.
- Öyle ama Ryan'a kimin patron olduğunu gösteriyor.
Mais il montre à Ryan qui est le patron.
Öyle ama işte bu noktaya geldik.
Mais nous en sommes là.
Ben de öyle yapardım, ama sen benden daha iyisin.
C'est ce que je ferais, mais tu es plus gentille que moi.
Ama yatırım araçlarında öyle değildir.
Pas tellement dans un moyen de placement.
Haklısın, öyle, ama Koyoko'nun ihtiyacı olduğu zamanlar
Vous avez raison. D'habitude c'est le cas.
Ama yardım etmedin öyle değil mi?
Mais tu ne l'as pas fait.
Hiç de öyle görünmüyor ama. Beni dumanlayıp gezdiriyorsun.
On ne dirait pas, tu m'as fait fumer et là, tu te balades.
Ama aslında uzaylılar öyle görünmez.
Mais ils ne ressemblent pas à ça.
ama öyle değil 51
ama öylesin 16
ama öyleyim 16
ama öyle olmadı 30
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
ama öylesin 16
ama öyleyim 16
ama öyle olmadı 30
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyleymiş 51
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyledir 296
öyleyiz 77
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyleymiş 51
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyledir 296
öyleyiz 77
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle mi diyorsun 87
öyle oldu 102
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle mi diyorsun 87
öyle oldu 102
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26