Aslında değil Çeviri Fransızca
4,978 parallel translation
Aslında değil.
À vrai dire, non.
Harika, aslında değil sana borçluyuz. Selam kızlar.
Elle va bien.Super même pas grâce à toi
Aslında değil.
Pas exactement.
Aslında değil.
Non, en fait.
Şaka yapıyorsun, değil mi? Aslında hayaletlerle anlaşma yapmaya falan çalışmıyorsun, değil mi?
Vous n'essayez pas sérieusement de faire un marché avec les fantômes?
Genelde tapınak şövalyelerine ait olduğu düşünülür ama bu aslında doğru değil.
C'est facilement attribué au Temple des Chevaliers, mais c'est faux.
Aslında çok büyük bir olay değil.
Blah...! C'est pas si dur, en fait.
Aslında kimseyi doğru düzgün tanımıyoruz, öyle değil mi?
On ne connait jamais les gens, pas vrai?
Konu aslında ailen değil, değil mi?
C'est pas à cause de tes parents, hein?
Aslında bu cadılar bayramı hikayesi değil maske hikayesiydi.
En fait, ce n'est pas une histoire d'Halloween. C'est une histoire de masque.
Sen... Aslında burda olmak fena değil.
T'es pas aussi nul que je le pensais.
Aslında o kadar da kötü fikir değil.
Ce n'est pas un mauvais conseil.
Aslında nedeni bu değil.
Ce n'est en faite pas pour ça.
Hayır. Aslında evet ama düşündüğün gibi değil.
Enfin ce n'est pas ce que tu penses.
- Doğru değil aslında.
Même si ce n'est pas vrai.
Sanıldığı kadar etkileyici değil aslında.
Ce n'est pas aussi glamour que tu le crois.
Beni biraz endişelendirmişti aslında biraz değil bayağı fazlaydı, artık bunu söyleyebilirim.
J'étais très inquiet. Maintenant, je peux le dire.
Aslında teknik olarak benim dosyam değil, ama güzel tarafı, zamandan bol bir şeyim yok.
Eh bien, techniquement, ce n'est pas réellement mon affaire, mais le bon côté, c'est que j'ai tout mon temps.
- Aslında doğru duymuştun, değil mi?
Tu avais très bien entendu, n'est-ce pas? Ouais.
Her şeyin farklı olduğunu söyleyebilirim ama değil aslında.
J'aimerais dire que tout est différent maintenant... mais ça ne l'est pas.
Bunun büyüleyici olduğundan eminim, ama gerçek şu ki,... Tomas Ruiz aslında bir muhbir değil, çünkü hiçbir zaman bilgi vermedi.
Et je suis sûr que c'est fascinant, mais le fait est que Tomas Ruiz n'est pas vraiment un mouchard parce qu'il n'a jamais balancé.
Aslında çok ta önemli değil, bence ayrılmamız gerekiyor.
Je suppose que sa n'a plus d'importance, je pense qu'on devrait rompre.
Aslında tam öyle değil.
- En réalité, ce n'est pas vraiment ça.
Aslında eski sevgilim olduğu için o kadar da harika değil.
C'est mon ex... donc pas si géniale.
Cevabı bildiğinizi söylüyorsunuz ama aslında bilmiyorsunuz, değil mi?
Vous disiez avoir des réponses, mais vous n'en avez pas, pas vrai?
- Aslında bir ev değil, öyle değil mi?
- Ce n'est pas une maison alors!
Dilini ağzına sok görmek istemiyorum. - Acıtıyor mu? - Aslında o kadar kötü değil.
Je sais que tu m'en veux pour le tatouage, mais ne plus me parler est un peu immature.
Aslında bu tam olarak doğru değil.
En fait, ce n'est pas sûr à 100 %.
- Sadece Bruce yani? - Aslında, sorun değil.
On-On gérera prudemment, et ça ira.
Aslında korkuyorum ama "Süvari", sırf at sırtında yüz adamı vurdu diye insanların nasıl çalıştığını biliyor demek değil bu.
Bah moi si, le fait que la Cavalerie ait tué 100 hommes à cheval ne veut pas dire qu'elle sait comment les personnes pensent.
Aslında çok da yanlış değil.
En fait, ce n'est pas bien loin de la vérité.
Aslında- - işin gerçeği, tesadüf değil.
En vérité, ce n'est pas le cas.
- değil aslında.
- Pas vraiment.
Aslında... o kadar kolay değil.
Enfin... pas si facile.
Aslında hiçbir şey hissetmiyorsun, değil mi Red?
Tu ne ressens vraiment rien?
Aslında Burt, belediye başkanı olman çok da çılgınca bir fikir değil.
Tu sais, Burt, que tu sois maire n'est pas une si folle idée.
- Spor bile değil aslında.
Ce n'est même pas un sport.
Sorun değil aslında.
Mais bon, ça va.
Aslında benim evim değil tabii ama ne demek istediğimi anladın sen.
Pas ma maison en fait, mais tu vois ce que je veux dire.
Ama endişe etmeyin, kötü değil. Aslında, güzel bir şey.
Mais ce n'est pas horrible, c'est sympa.
Hayır, aslında insan dokusu bile değil.
En fait, ce n'est même pas humain.
Sam'den hoşlanarak, aslında bana çakmak istediğinin Farkındasın değil mi?
Tu te rends compte qu'en fantasmant sur Sam, tu admets en fait que tu veux m'enculer?
Aslında proble bu, değil mi?
C'est bien ça le problème non?
Yani, aslında gerçek düğün değil.
Je veux dire, c'est pas un vrai mariage.
Aslında öylece ortadan yok olmak cinlerin yaptığı şey değil midir?
En fait, les génies ne peuvent-ils pas disparaître?
Aslında fena değil.
Ce n'est pas mauvais, en fait.
Karşında, % 10 değil % 25 değil, aslında % 25, J.U.B. hissedarı duruyor..
Et bien, je suis le fier propriétaire de non pas une, ni même deux... en fait, c'est de deux... actions de la BNJ.
Aslında çok da mühim değil.
Tu sais quoi? C'est pas grave.
Aslında yalan değil.
En fait, ce n'est pas un mensonge.
Aslında şu durum biraz garip değil mi?
Honnêtement, cela ne devrait-il pas être plus gênant entre nous deux?
- Aslında, o... - Hayır, henüz değil.
Et il est prêt à abandonner les droits de marque pour seulement 2 millions.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75