English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Babanız

Babanız Çeviri Fransızca

6,136 parallel translation
İşte, babanız geldi. Hadi...
Les enfants, votre père.
- Oh, büyük babanız.
- C'est grand-père.
Babanız kabadayıydı.
Votre père était un dur à cuire.
Keşke babanız da görebilseydi.
J'aurais aimé que votre père voit ça.
Pekala, şurada ziyaret odaları var anneniz ya da babanız gelip sizi orada görebilir.
Donc, ici, c'est la salle des visites où votre maman ou votre papa viendront vous voir.
Babanızı Konfederasyon yanlısı sanırdım.
J'aurais cru qu'il était sudiste.
Doğru, babanız dün bahsetmişti.
Oui, votre père me l'a dit.
Yalnızlık çekecek olursanız, sık sık babanızın mum kayıtlarını gönderebiliriz.
On pourra toujours t'envoyer des enregistrements de ton père si tu as le mal du pays.
Her ne kadar babanızın isteği aksi yönde olsa da onun öğretisinden bir talebe almayacağım.
Je ne prendrai pas d'élève de son mentor, malgré la requête de votre père pour que je le fasse.
Babanız için kaydediyoruz.
C'est un enregistrement pour papa.
Anne ve babanızı anlatın.
Parlez-moi de vos parents.
Kehanete göre, Rainer'la olan birliğiniz babanızı hapsolduğu yerden... - kurtaracak.
par rapport à la prophétie, votre alliance à Rainer libérera votre père de sa prison.
Babanız mı?
Votre père?
Ama eğer ikiniz de ölmüş babanızı görüyorsanız sebebini bulabilirim.
Mais si vous avez tous les deux vu votre père mort, je peux tenter d'apporter des réponses.
Sadece sizin babanız böyle değil.
Ce n'est pas juste votre père.
Şey, bu kesinlikle alışılmadık bir şey çünkü kendisi babanız olur.
Eh bien, ce n'est certainement pas inhabituel parce que c'était votre père.
Babanız... Çok iyi bir adamdı.
Votre père... était un homme bien.
Babanız olduğunu söyledi.
Il dit être votre père.
Anladığıma göre babanız, ameliyattan sağ çıkmayı başaramamış, bu doğru mu?
J'ai cru comprendre que votre père n'avait pas survécu à l'opération, est-ce exact?
Yani, yakın zamana kadar babanızın öldürenin kimliğini onaylayamadınız.
- Oui, monsieur. Donc ce n'est que récemment que vous avez confirmé l'identité de l'assassin de votre père.
Teğmen, babanızın katilini, nasıl ortaya çıkardığınız hakkında konuşabilir miyiz?
Lieutenant, pouvez-vous nous dire comment l'identité de l'assassin de votre père est arrivée jusqu'à vous?
Babanızın soruşturmasına herhangi bir açıdan katılmamanız size söylenmişti. Bu doğru.
On vous a dit de ne participer à aucun aspect lié à l'enquête du meurtre de votre père.
Şu bulduğunuz ev... Babanızı öldüren adamı hiç bulamadınız, değil mi? Hayır.
Cette maison que vous ciblez... vous n'avez jamais trouvé l'homme qui a assassiné votre père, n'est-ce pas?
Babanızın bir sürelliğine gitmesi gerek, tamam mı?
Papa va partir un petit moment.
Bu tarih, babanızın ölüm yıldönümünden bir hafta öncesini hatırlamıyor musunuz? Hayır.
C'était une semaine avant la date anniversaire de la mort de votre père et vous ne vous en souvenez pas?
Siz babanızın ölüm yıldönümünden bir hafta önce ne yaptığınızı hatırlıyor musunuz?
Non. Vous vous souvenez de ce que vous faisiez la semaine avant la date anniversaire de la mort de votre père?
Benim de aynı babanız gibi ejderha öldürmüşlüğüm var.
Oh, c'est vrai, j'ai aussi tué des dragons, tout comme votre père.
Babanız beni uygun görür görmez.
Dès que papa me considère rétablie.
Bu gece büyükannenizin evinde kalacağız... Babanız iyileştiğinde döneriz, tamam mı?
Ce soir, on va rester chez grand-mère, jusqu'à ce que papa se sente mieux, d'accord?
En azından öz anne babanızın şerefsiz olduğunu biliyorsunuz.
Au moins tu ne savais pas que tes parents étaient des enfoirés.
- Babanız hapiste.
Votre père est en prison.
Avukat öncesinde babanızı görmek isteyip istemeyeceğinizi bilmek istiyor.
L'avocat demande si vous voulez d'abord voir votre père.
Sizlerin babanız olduğum için ne kadar gurur duyduğumu bilmenizi istiyorum.
Je veux juste que vous sachiez combien... Combien je suis fière d'être votre père.
-... babanızdan izin istemek zorundayız.
Nous devons demander la permission à votre père.
Kanunen o hâlâ sizin biyolojik babanız.
Et bien, légalement, il est toujours votre père biologique.
Evlat edinme avukatı babanızı bulmuş.
L'avocat qui s'occupe de l'adoption à trouvé votre père.
Ama avukat öncesinde babanızı görmek isteyip istemeyeceğinizi bilmek istiyor.
Mais l'avocat voudrait savoir si vous voulez voir votre père.
O yüzden ikiniz de bana sorumlu davranacağınıza dair söz vermelisiniz çünkü babanızın sizi nasıl zamanında beslemeyi unuttuğunu biliyorsunuz.
Donc vous devez tous les deux me promettre d'être responsables car vous savez que parfois papa oublie de vous donner à manger à l'heure.
Babanın, hatalarımızı fark ettiğimizi ve affettiğini barış yapmak istediğini söyle.
Dis que ton père t'a demandé de maintenir la paix, de reconnaître vos erreurs et de pardonner.
Sonra da babanı hapisten çıkaracağız.
Et ensuite on fera sortir ton père de prison.
Baban Eljida'yı bulmak istiyordu. Böylece birleşme programı başarısız olursa, gidebileceğiniz güvenli bir yer olacaktı.
Ton père voulait trouver Eljida... pour que sa famille ait un endroit sûr où aller si le programme d'intégration n'aurait pas fonctionner.
Baban Lavar Quintel'in arkadaşlarıyız.
Un ami de ton père,
Annemi özgür bırakmak için ve bir muhafız tarafından öldürülen babanın intikamını almak için savaşıyorum.
Je me bats pour libérer ma mère et venger ton père, tué par un garde humain.
Çünkü eğer baban bana söylememiş bile olsaydı 21. yüzyıldayız hızlı bir Google araması bana bilmem gereken her şeyi söylerdi zaten.
Même si ton père ne m'avait rien dit, on est au XXIe siècle, et je peux tout apprendre en quelques clics sur Google, donc...
Babanı bugün rahatsız etme tamam mı? .
On embête pas Papa, aujourd'hui.
- Beş üvey baban, sayısız geçici baban var ve tıbbi olarak 4 kere öldün?
- Tu as cinq beau-pères, un nombre incroyable de pères adoptifs, et tu as été médicalement morte... quatre fois?
"Üzgünüm, kızım ya da oğlum, ama baban senin varlığından bile haberdar değil" diyebileceğinden emin misi?
Tu es sûre de vouloir lui dire "Désolée ma fille, ou mon fils..." "Mais ton père ne sait pas que tu existes"?
Sevgili kızım baban, az önce bunun bir aşk mektubu olup olmadığını sordu.
À ma petite fille. Ton père vient de demander si c'était une lettre d'amour.
Bir babanın sevgisinin gücünü bilirim ve kızınıza bir şey olmasını engellemek için canımı veririm.
Je sais quel pouvoir à l'amour paternel, et je mourrais si quelque chose devait arriver à votre fille.
Ne pahasına olursa olsun annenle babanın bu konuda haksız olduklarını düşünüyorum.
Tu sais, pour ce que ça vaut, je pense que maman et ton père ont tort sur ça.
Önce, baban ve Binbaşı Rogers sabah kiliseye bildirmemi söylediler ve sonra gittim ama Rogers ve Kızılderilileri kasabadan gidiyorlardı.
D'abord, ton père et le major Rogers me disent de me présenter à l'église ce matin, et puis, Rogers et son Indien quittent la ville.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]