Ben yaşlıyım Çeviri Fransızca
284 parallel translation
Ben yaşlıyım, biraz eski kafalıyım ve kötü huyluyum.
Je suis vieille, rigide et malpolie.
Ben yaşlıyım, ölsem de fark etmez.
Je suis vieux! La mort me fait pas peur!
- Oh, ben yaşlıyım.
- Oh, je suis vieux.
Hayır, ben yaşlıyım. Sizi yavaşlatırım... Sen değil, Kid.
Je suis un vieux chnoque, je vous general.
Ben Yaşlıyım ve sonsuza kadar yaşamayacağım.
Je suis déjà vielle et je ne serai pas éternelle.
Ben yaşlıyım. Ve hayat çok uzun.
Je suis vieille et la vie est bien longue.
Evet, ben yaşlıyım. Ana Kumanda'nın bir satranç programı olduğunu hatırlayacak kadar yaşlı.
Je suis vieux, mais je me souviens que le MCP était un programme d'échecs.
Ben yaşlıyım.
Je suis vieille.
Ben yaşlıyım.
Je suis vieux.
Ben buranın yabacısıyım. Yaşlı adamın neden bahsettiğini bana söyleyebilirsin.
Je suis un étranger, tu peux me dire de quoi il parle.
Ingeborg'u böylesine yaşlı, çirkin ve yıpranmış gördüğümde şöyle düşündüm : "Ben de onun kadar yaşlıyım."
Mais quand j'ai vu Ingeborg vieillie, moche et usée, je me suis dit que j'avais le même âge qu'elle.
Gecenin bu vaktinde herkes işlerinin acil olduğunu düşünür. - Ama ben çok yaşlıyım.
A une heure pareille, il n'y a que des urgences, mais je suis trop vieux.
Bak İngiliz. Ben senden çok yaşlıyım.
Anglais, je suis de beaucoup votre aîné!
Ben umutsuz vakayım. Artık tercihlerimi değiştirmek için de çok yaşlıyım.
Je suis un cas désespéré, trop vieux pour changer mes goûts.
- Ben de yaşlıyım, beni de yıksınlar.
Je suis un numéro bien vieux.
Çünkü pek çok şey için yaşlıyım, Samarra, Ama ben ölmek için çok gencim.
Parce que je suis trop vieux pour beaucoup de choses, Samarra, mais je suis trop jeune pour mourir.
Evet, sanırım kıskanırdım. Çünkü sen çok gençsin ve ben çok yaşlıyım. - İkinizi de sevmem de cabası.
Oui, je crois, vous êtes jeunes, je suis vieux et je vous aime tous les deux.
Ben onun için çok yaşlıyım.
Et je suis un peu vieux pour elle.
Hayır, ben çok yaşlıyım.
Non.
- Başlayalım o zaman yaşlı adam! - "Yaşlı"...
Ben allons-y, mon vieux.
Bu tür şeyler için çok yaşlıyım ben. Üstelik bir Volkswagen'in içinde.
Je suis trop vieux pour ça - dans une Volkswagen en plus.
- Ben oyun oynamak için çok yaşlıyım.
- Je suis trop vieux pour jouer.
Evladım, ben bunun için çok yaşlıyım.
Oh non, ce n'est plus de mon âge, mon enfant.
Ama, Ichi-san, ben çok yaşlıyım...
Mais, Ichi, je suis trop vieille...
Ben oldukça eli yüzü düzgün bir yaşlıyım.
- Je suis encore très présentable.
Ben çok yaşlıyım.
Moi, je suis vieux.
Ben yaşlı, hasta bir adamım. Bir yıl önce ölüm ilamımı aldım.
Je suis vieux et il ne me reste que peu de temps à vivre.
Ben bu işler için oldukça yaşlıyım artık.
- C'est pas une danse pour moi, je suis trop vieux.
O çok yaşlı. Ben çok hızlıyım.
Il est vieux, et moi rapide.
Çok soğuk ve ben çok yaşlıyım.
Il fait trop froid et je suis trop vieux.
Ve ben de senin derdini dinlemek için çok yaşlıyım.
Et je suis trop vieux pour que tu imagines qu'il y ait une autre raison.
Fakat ben senden daha yaşlıyım ve oraya gideceğim.
Je suis bien plus vieux que vous. Et pourtant j'y vais!
Obi-Wan diye birini tanımıyorum ama yaşlı Ben Kum Denizinin ötesinde yaşıyor.
Je ne connais personne qui s'appelle Obi-Wan, mais il y a Ben, qui vit derrière les dunes.
Ben artık bu işler için çok yaşlıyım.
Moi, je suis trop vieux pour aller me battre.
Ben bu tür şeyler için çok yaşlıyım.
Je suis trop vieux pour ce genre de choses.
Ben Eva'dan daha yaşlıyım. Sanki yaşantımızın üzerine gri bir film şeridi çekilmiş gibi hissettim.
Je suis beaucoup plus âgé qu'Eva et une certaine grisaille avait déjà envahi ma vie.
Yaşlıyım ben.
Je suis trop vieux.
Yirmi yıl sonra ben yaşlı olacağım.
Dans vingt ans, je serai une vieille grand-mère.
Bana ayyaşları, İngilizce bilmeyen adamları buluyorsun. Bir tanesi ben arabadayken yaşlı bir hanımı ezdi. Şimdi de bu adam dolandırıcılıktan tutuklandı.
Vous me donnez des ivrognes, des gars qui comprennent pas l'anglais... y en a un qui a écrasé une vieille dame et maintenant, la fraude postale!
Alet çok iyi de ben onu kullanamayacak kadar yaşlıyım.
Une ruine comme moi pour bousiller ce bel équipement.
Ben yaşlıyım.
- Désolé, mais j'ai à faire.
Ben artık bunun için çok yaşlıyım.
Je suis trop vieux pour ça.
Ben yeterince yaşlıyım.
Je suis assez grand.
Evet, ama ben senden yaşlıyım. Uzun zamandır içiyorum ben.
Je suis plus vieux que toi et je fume depuis plus longtemps.
Ben çok yaşlıyım ve sana ihtiyacım var.
Je suis très vieux et j'ai besoin de toi.
Ben yaşlıyım.
Je suis un vieux.
Ben en yaşlıyım, 1 numara ben olmalıyım.
Je suis plus âgé. Donc, je serai l'aîné.
Biliyorum. Ben aptal yaşlı bir baş belasıyım.
Je sais que je suis un vieil imbécile de pédéraste.
Yaşlı Wagner sağ olsaydı, New York işinin başında ben olurdum.
Y a longtemps que Wagner m'aurait donné New York
Gel, fotoğraf çekiliyoruz! - Ben çok yaşlıyım. - Sorun değil, güzel olacak.
Mamie, venez, on va faire des photos.
Ben senin için çok yaşlıyım.
Je suis trop vieille pour toi.
yaşlıyım 21
ben yalnızım 40
ben yokum 169
ben yoruldum 32
ben yaptım 316
ben yanındayım 34
ben yatıyorum 81
ben yokken 23
ben yapabilirim 67
ben yaparım 439
ben yalnızım 40
ben yokum 169
ben yoruldum 32
ben yaptım 316
ben yanındayım 34
ben yatıyorum 81
ben yokken 23
ben yapabilirim 67
ben yaparım 439
ben yaşıyorum 19
ben yedim 21
ben yatmaya gidiyorum 66
ben yapmadım 408
ben yapamam 117
ben yazdım 32
ben yazarım 25
ben yapayım 56
ben yapmam 40
ben yapacağım 68
ben yedim 21
ben yatmaya gidiyorum 66
ben yapmadım 408
ben yapamam 117
ben yazdım 32
ben yazarım 25
ben yapayım 56
ben yapmam 40
ben yapacağım 68