Bir dakika daha Çeviri Fransızca
1,226 parallel translation
Bu hücrede bir dakika daha duramam.
Il est hors de question que je passe une minute de plus dans cette cellule.
Bir dakika daha olsaydı onları almış olurduk.
Une minute de plus et nous les remontions tous.
Saptırıcıyı hizalamak için bir dakika daha lazım.
J'ai presque aligné les dérivations.
- Will. Yalanlarına bir dakika daha ayıramam!
Je ne passerai pas une minute de plus avec des menteurs de votre espèce.
"Bana bir dakika daha ver"
" Donne-moi encore du temps
George, kusura bakmazsan bir dakika daha bekleyebilir misin?
Tu as une minute?
Bir dakika daha.
Encore une minute.
Sadece bu sandalyede bir dakika daha otur.
Cale-toi dans ce fauteuil juste 1 minute de plus.
Senden sadece bir dakika daha kalmanı istiyoruz.
Et on te demande tous de nous accorder une minute de plus.
700 dakikayı saymasından bir dakika daha az.
Environ une minute de moins que ce qu'il faut pour compter jusqu'à 700.
En az bir dakika daha lazım.
- Il nous faut encore une minute.
Bir dakika daha ver, sonra onu kreşe çıkaracağım.
Donnez-moi un instant et je monte la déposer à la crèche.
Bir dakika daha Bay Randall, sonra sizi yatağınıza götüreceğiz.
Un peu de patience, on va vous recoucher.
Bu yerde bir dakika daha kalamayacağım!
Je ne peux plus supporter cet endroit!
Bir dakika daha.
Encore 1 mn, Dusty!
Bu duruma bir dakika daha katlanamam.
Vous ne m'importunerez pas davantage.
- Evet, benim. - Bir dakika lütfen. Bir dakika daha sürecek.
Un instant. J'en ai pour une minute.
- Bir dakika daha.
- Juste une seconde.
Ama bir dakika daha o adamla çalışmayacağım.
Mais je refuse de travailler avec lui.
Tahminen bir otuz dakika daha var.
Dans 30 minutes.
Dur bir dakika, daha iyi bir fikrim var. Neden her şeyi kabul etmiyorum?
J'ai une idée : je reconnais les faits.
- Birkaç dakika daha durup bir kere daha yapabiliriz.
- Attendons un peu et recommençons.
Her neyse, bir kaç dakika daha fazlası.
Pour quelques minutes encore.
Sadece bir dakika... daha alabilir miyim?
Donnez-moi juste une petite minute.
Bir kez daha dönerse, iki dakika eder.
Un deuxième tour : deux minutes.
Bana biraz daha ateş verebilirmisin. Bana bir dakika ver.
- Peux-tu le raviver?
İlk zamanlar günde sadece birkaç dakika kullandım,... fakat gün geçtikçe daha fazla bağımlılık yaptı sonunda bir daha kapatmamak üzere açtım.
Au début, je ne l'utilisais que quelques minutes par jour, puis j'ai commencé à en dépendre plus, et finalement, je ne l'ai plus jamais désactivé.
Sonra bir 20 dakika daha çalardık.
On ne jouait que nos tubes, et juste pendant 20 minutes
Belki siz cevaplayabilirsiniz. Benden daha zekisiniz. Çünkü bir kaç dakika öncesine kadar bu sorunun cevabını ben de bilmiyordum.
Si vous pouvez répondre, vous êtes plus forts que moi car... je ne l'ai compris qu'il y a quelques heures.
Dur bir dakika. Ben bu işin içine boktan beyaz bir polis daha boktan beyaz bir adamın kardeşini çatıdan aşağıya attığı için mi girdim?
Je suis dans cette merde car un flic blanc a buté un autre Blanc?
- On dakika sonra bir fırsat daha olacak.
Dix minutes. Votre seconde chance.
Bir dakika önce Badland'de iken daha sonra, bir anda...
- Nous étions dans le Maquis et...
Onları bir kaç dakika daha uzak tutabilir misiniz? Elimizden geleni yaparız.
Nous ferons de notre mieux.
Bir dakika. Birini daha çağırın.
Trouvez quelqu'un d'autre.
İki dakika sonra bir ampul epi daha ver.
Injectez-lui une autre épinéphrine dans 2 min.
Daha sonra görüşürüz. — Hey bir dakika.
- À plus tard.
- Bunların hiç birini yiyemem. - Bekle bir dakika, bekle bir dakika. Lisa, tatlım, bir daha hiç hayvan eti yemeyeceğini mi söylüyorsun?
Attends, Lisa, ma chérie, tu veux dire que tu ne mangeras plus jamais d'animaux?
Bir dakika önce, boş bir tünel olarak görünüyordu, ve daha sonra karşımız sert bir kaya çıktı.
Nous étions dans un tunnel quand soudain nous avons heurté une paroi.
Voyager eğer delikten beş dakika içinde geçmez ise bir daha geçemiyecek.
Le Voyager doit passer dans les 5 minutes.
Daha sonra, bir kaç dakika iyi göründü, ardından, bilincini kaybetmeye başladı.
Tout allait bien jusqu'à ce qu'elle ne sombre dans l'inconscience.
- Sadece bir kaç dakika daha.
- Plus que quelques minutes.
Başka bir 3 dakika daha geçiremeyiz.
J'ai perdu mon fusil et nos batteries se terminent.
- Belki bir beş dakika daha falan.
A cinq minutes, peut-être.
20 dakika önce bir göçük daha oldu. Bay Kaliforniya yufka gibi ezildi.
Un éboulement a aplati "Monsieur Californie".
Halledebiliriz, ama bir kaç dakika daha gerekli.
Ça a l'air réglé, mais on se donne deux minutes.
Sadece bir-iki kere daha vurun, 3 dakika kaldı, saate dikkat edin.
Tappez-le encore deux fois, il ne vous reste que 3 minutes.
İki dakika kaldı, bir tane daha yapabilirsin.
Plus que deux minutes, faites-en un autre.
Hayır, daha değil. Bir dakika.
Non, pas maintenant.
Bir kaç dakika sonra buradan daha yaşanılır bir yer olacak.
Plus habitable que ce truc d'ici peu.
Bir dakika... alanda oynayan, mutlu bir çocuktum ; daha sonra, uzayda var olan bir öksüzdüm.
L'enfant heureux que j'étais, jouant gentiment dans les champs, est devenu un orphelin exilé dans l'espace.
Bir dakika. Bir tane daha mı oldu?
Il y a eu encore un crime?
bir dakika 5689
bir dakikaya geliyorum 18
bir dakika sonra 23
bir dakika bekleyin 225
bir dakika lütfen 248
bir dakika bekle 619
bir dakika bekler misiniz 17
bir dakika sürmez 36
bir dakika bekler misin 40
bir dakika önce 23
bir dakikaya geliyorum 18
bir dakika sonra 23
bir dakika bekleyin 225
bir dakika lütfen 248
bir dakika bekle 619
bir dakika bekler misiniz 17
bir dakika sürmez 36
bir dakika bekler misin 40
bir dakika önce 23