Bu her şeyi değiştirir Çeviri Fransızca
187 parallel translation
Gönül rahatlığıyla zor davalarda yer aldı! Bu her şeyi değiştirir.
Et c'est en pleine liberté de conscience qu'il agit dans les cas douteux!
Bu her şeyi değiştirir, değil mi Marius?
C'est plus pareil.
... işte bu her şeyi değiştirir.
Et voilà!
Bu her şeyi değiştirir.
et ça change tout!
Takdir etmene sevindim. Bu her şeyi değiştirir.
Quand c'est apprécié... c'est différent.
Bu her şeyi değiştirir.
Ça change tout!
Bu her şeyi değiştirir.
Evidemment, ça change tout.
İşte bu her şeyi değiştirir.
En voilà, du changement.
Bu her şeyi değiştirir.
Ca change tout.
Bu her şeyi değiştirir. Seni bu kadar rahatsız etmez.
Vous vous compliquez mois la vie.
Bu her şeyi değiştirir o zaman.
Ça change tout alors. Regardons cela.
Bu her şeyi değiştirir.
Tout.
Bu her şeyi değiştirir.
Ça change tout.
Bu her şeyi değiştirir, değil mi? Keiko ve çocuklar nasıl?
Ils sont arrivés sur Bajor, mais c'est Molly qui m'inquiète.
Bu her şeyi değiştirir.
- Cela change tout.
Kesinlikle haklısın. Bu her şeyi değiştirir.
Tu as tout à fait raison Vous êtes trés différents.
Schiller sana cinsel tacizde bulunduysa, bu her şeyi değiştirir.
Ça change tout si Schiller t'a agressée sexuellement.
Bu her şeyi değiştirir.
Ça change tout
Evet, bu her şeyi değiştirir.
Oui, exactement, ca change tout.
- Oh, bu her şeyi değiştirir.
Ça change tout.
- Çünkü bu her şeyi değiştirir.
- Ça change tout.
Bu her şeyi değiştirir.
Ca change tout!
Baban bunu düşünmez ama bu her şeyi değiştirir.
Ton père ne pense pas à ça, mais ça change tout.
Sen ve ben böyle iyiyiz, Fat. Ama bu denkleme iyi bir penis eklersen, bu her şeyi değiştirir.
C'est bien, nous deux, Fatima mais ajoute un homme à l'équation, ça change tout.
- Bu her şeyi değiştirir.
Alors ça change tout.
Tahrik? Bu her şeyi değiştirir.
Tout signe de provocation.
Bu her şeyi değiştirir.
Alors ça change tout.
Biliyorsun ki bu her şeyi değiştirir.
Ca change tout, tu sais.
Eğer Sampson İngiliz Yolu adına koltuk kazanırsa bu her şeyi değiştirir.
Si Sampson devait gagner, cela changerai beaucoup de choses.
Bu her şeyi değiştirir. O çocuk ölmek zorunda.
Ça change tout, tu ne le laisseras pas mourir.
- Bu her şeyi değiştirir.
Et bien, ça change les choses.
Bu her şeyi değiştirir.
Tu ne peux pas. Cela changerait tout.
Ya ben? Bu her şeyi değiştirir.
En voilà un changement.
- Bu her şeyi değiştirir.
- Ça change tout.
Yani... geçmişteki bana bir şey oldursa, bu her şeyi değiştirir değil mi?
donc... si quelque chose arrive à mon passé, çà changerait tout, pas vrai?
Yeni bir vücuda sahip olunca, bu her şeyi değiştirir, sandım.
Après mon régime, je croyais que tout serait différent.
Benim anlaşmamda bu yoktu. Bu her şeyi değiştirir.
Je n'ai pas signé pour ça, ça change tout.
Kesinlikle tatlım. Bu, her şeyi değiştirir.
Mais tout, ma chère...
Kendisini şahsen tanıyorum. Bu tabii ki her şeyi değiştirir.
Dans ces conditions, c'est différent.
Kaldı ki, bu her şeyi değiştirir.
Bien sûr, ça change tout...
Ve bu her şeyi tamamen değiştirir.
Et ça change carrément tout.
Bu onun açısından her şeyi değiştirir.
Ca change tout pour elle.
Bu kadının seni öpeceğini biliyor olman her şeyi değiştirir.
Le fait que tu saches qu'elle va t'embrasser change tout.
Bu dünyada, para her şeyi değiştirir.
Dans ce monde, c'est souvent l'argent qui révèle la vérité.
Bazen bir karar her şeyi değiştirir. Bu yarışlar için de, özel hayat için de geçerli.
En conduite comme dans la vie, certaines décisions peuvent changer notre destin.
Akbaba'nın bu silahı kullanma kararı her şeyi değiştirir.
La décision de Condor d'employer cette arme change tout.
Belki bu yeni ilaç her şeyi değiştirir Abby.
Abby, peut-être que ce nouveau médicament changerait tout.
Bu her şeyi değiştirir.
Ca tend à changer choses.
Bu da her şeyi değiştirir.
- Bonsoir. - Et ça change tout le reste.
Bu da her şeyi değiştirir.
Et ça change tout le reste.
Çünkü bir şeyler ters gidebilir ve bu da her şeyi değiştirir.
Car quelque chose pourrait aller mal et tout changer.