Bunların Çeviri Fransızca
39,198 parallel translation
Umarım bunların hepsini görürsün.
J'espère que vous verrez tout ça.
Bunların herhangi birisi konusunda rahat olduğumu mu düşünüyor?
Tu penses que je le suis?
Bunların dışında harikayım.
Mais, oui, je vais bien.
Bunların hepsi kocaman bir hataydı.
C'était juste une énorme erreur.
Bunların ne kadarı yasal?
À quel point c'est légal?
Bunların bir sebebi var.
Ça arrive pour une raison.
Bunların hepsini aştığımı göstermek için.
Pour vous montrer que j'ai dépassé tout cela.
bunların hepsiyle.
faire tout ça.
Hindistan'da bunların tatlıları var.
En Inde, on en a un sucré.
Bunların her birinde 100 farklı çeşit yemek pişirme var.
Dans chacun de ces états, vous avez 100 manières différentes de cuisiner.
Dert derken, işkenceyle öldürmeyi mi kastediyorsan bunların klon bedenler olduklarını unutuyorsun..
Si par "ennuis", vous suggérez mort ou torture, vous oubliez que ce sont des corps de clones.
Diğer iş önemli olmadığından değil umursadığımızdan değil ama eğer Helios 685 gezegenini başarıyla saptırırsak insanlığın gidişatını öylesine değiştireceğiz ki nüyük ihtimalle bizim geldiğimiz zaman o zamanla bu zaman arasındanki her şey salgınlar, kıtlıklar, savaşlar bunların hiçbiri olmayacak.
Pas que l'autre travail n'était pas important ou n'avait pas d'importance, mais... Si nous réussissons à dévier l'astéroïde Hélios 685, nous changerons si profondément le cap de l'humanité qu'il est hautement probable que le temps duquel nous venons, tout entre alors et maintenant, les fléaux, les famines, les guerres, rien de tout n'arrivera.
Bunların hepsi bir sebepten ötürü gerçekleşiyor.
Il y a une raison à tout ça.
Bunların güzel bir macera olduğunu söyleyeceğini sanıyordum.
Je pensais que tu allais dire que ça avait été une belle aventure.
Bayideki adam bunların artık sadece anneler için olmadıklarını söyledi.
Le vendeur a dit qu'ils n'étaient plus réservés aux mamans de nos jours.
Bunların kaldırılmasında biraz yardım fena olmazdı.
Peut-être que je pourrais avoir un peu d'aide pour ranger tout ça.
Bunların hepsi benim suçum.
C'est de ma faute.
Tyrell kaybolduğu için, bunların artık önemli olmadığını düşündün.
Que quand Tyrell a disparu, tu as pensé que tout cela n'avait plus d'importance.
Bizim önemli olduğumuzu düşünmedikçe bunların hiçbiri işe yaramayacak.
A moins qu'elle ne pense que nous sommes dignes, rien de tout cela va voler.
Dinle, annem bana sen ve Trudy hakkındaki gerçeği anlattı, içimde bir his vardı, ve benim seni bulan kişi bulmam gerekiyordu... bunların hepsinin olmasının bir sebebi var.
Ecoute, ma mère m'a dit la vérité sur Trudy et toi, mais j'avais ce sentiment, et je savais que je devais te trouver, que... tout ça arrive pour une raison.
Bunların küpteki çirkin insanlar.
Ce sont les personnes moches du cube ( photo ).
Ama bunların hiçbiri önemli değil, niye biliyor musun?
Mais ça ne compte pas, vous savez pourquoi?
Bunların hiç birini istemedim!
Je n'ai jamais demandé ça!
Bunların hepsi doğru ama işler bütün bunlardan daha karmaşık.
Je sais que tout ça est vrai... mais c'est plus compliqué que ça.
Bunların hiçbiri gerçek değil.
Rien de tout cela n'est réel.
Eğer tüm bunların saçma olduğunu düşündüysen neden geri geldin?
Si tu es tellement convaincue que tout ceci est futile... pourquoi être revenue?
Samson bile, bunları açmaya burnunu sokmaz.
Samson lui-même n'aurait pu ouvrir ces mâchoires.
Pekala. Alın bunları.
Prenez ça.
Burada böyle oturup bunları söylemenin ne kadar mahcup edici olduğunun farkında mısınız?
Vous savez combien c'est embarrassant de venir vous dire ces choses?
Her zaman bulunması gerekenler bunlar, misafiriniz bile gelse, alıştığınızın dışına çıkmayın, anlaşıldı mı?
Et ils doivent toujours y être, même quand des invités viendront, Ne changez pas vos habitudes, compris?
Bugün buraya gözlerinin içine bakıp, bunları söyleyip, sonra da lüks arabama binip gitmek için geldim.En nihayetinde sana ihtiyacım olmadığını, kendime, sana ve beni seven aileme ispatlamak için geldim. Kim olduğunu bildiğim halde, senden gelecek bir şeye ihtiyacım olmadığını göstermek için geldim.
Je suis venu aujourd'hui pour vous regarder dans les yeux, vous dire ça remonter dans ma belle bagnole et enfin me prouver, vous prouver et prouver à ma famille que je n'ai aucun besoin de vous, même en sachant qui vous êtes.
- Ama burdasın. - Sadece sana bunları söylemek için.
- Mais vous êtes là...
- Bütün bunları sen başlattın.
Tu commences quelque chose là.
Bunların hiç birini ödemeyeceğiz!
Excusez-moi.
Daha önce bunları görmemiştim.
Je n'ai jamais vu un truc pareil.
Bunlar acı gibi görünmüyor.
- Ils n'ont pas l'air si épicé.
Yani biz bütün işgalleri almışız. İngilizlerin, İngilizlerden önce Babürlerin... Bunlar ülkenin mutfağını değiştirmişler.
Donc ce qu'on a fait c'est prendre chaque invasion qui s'est produite... les anglais, avant les anglais c'était les moghols... ils ont en fait changés la cuisine du pays.
- Bunlar yetersiz.
- Ce n'est pas assez...
Bunları alın, yaşlı adamdan almıştım.
Tiens, je les ai prises au vieux.
Bunlar senin adamların mı?
C'est vos gars?
Ve bunların neredeyse hepsi
Et tenez-vous bien.
Algıladığımız şeyler, hiç de gerçek dünya gibi değil. O zaman bunlar sadece, aklımızın yaptığı en iyi tahminler mi?
Que ce qu'on perçoit n'est pas du tout le monde réel mais uniquement une vue de l'esprit?
Bunlar bir binanın planları. Kesintisiz bir güç kaynağı için etkisiz hale getirilmiş yazılım. Ama bunlarla olayı çok da anlayamam.
Ce sont des plans de bâtiment et le firmware desassemblé d'un onduleur, mais je ne comprends pas beaucoup plus que ça.
Polislere hikayeni anlattıktan sonra, neden aylar boyu sessiz kaldıktan sonra bunları itiraf ettiğini soracaklar.
Quand tu raconteras ce que tu as vu aux policiers, ils vont te demander pourquoi ce n'est que maintenant que tu témoignes, après des mois de silence.
Bütün bunları onunla mı planladın?
Tu as tout planifié avec lui?
Size kampüsünüzün kutsal koridorlarında bunları öğretmiyorlar ve bir polis olarak, basına da bunu söyleyemem ama gerçek bu.
Ce n'est pas ce qu'ils vous enseignent dans les amphis sanctifiés du campus, et en tant que flic, ce n'est pas ce que je dirais à la presse, mais c'est la vérité.
Geleneksel zihinlerinizin bunları nasıl açıklayacağını düşünüyorsunuz?
Comment votre esprit conformiste pourrait-il expliquer ce que vous avez vu?
Bunları dünyevi bir düşünce ile anlayamazsınız.
Ce que vous ne pouvez expliquer avec un raisonnement logique.
Çaresiz bir adamın sözleri bunlar.
Paroles d'un homme désespéré.
Bunlar rezil bir duruma düşmüş spiker Kent Brockman'ın güvenlik tarafından dışarı atılıp yerine ben Arnie Pye, geçmeden önceki son sözleriydi.
C'était les dernières paroles du déshonoré présentateur Kent Brockman avant qu'il soit raccompagné par la sécurité et remplacé par moi, Arnie Pye.
İçinde, beni gördüğüne sevinen ufacık bir parça bile yok mu? Tüm bunlar mantıklı olmasa da.
N'y a-t-il pas une petite partie de toi qui est contente de me voir... même si cela n'a aucun sens?
bunların hepsi 36
bunların hiçbiri gerçek değil 16
bunları 71
bunlar 630
bunlar nedir 69
bunlar kim 49
bunlar harika 40
bunlara 19
bunlar onlar 52
bunlar ne 151
bunların hiçbiri gerçek değil 16
bunları 71
bunlar 630
bunlar nedir 69
bunlar kim 49
bunlar harika 40
bunlara 19
bunlar onlar 52
bunlar ne 151
bunlar benim 43
bunlar da ne 95
bunları nereden aldın 21
bunlar senin mi 36
bunlar sahte 19
bunlar senin 30
bunlar çok güzel 39
bunlar senin için 38
bunlar kimin 18
bunlar da kim 47
bunlar da ne 95
bunları nereden aldın 21
bunlar senin mi 36
bunlar sahte 19
bunlar senin 30
bunlar çok güzel 39
bunlar senin için 38
bunlar kimin 18
bunlar da kim 47