English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bunu yapmalısın

Bunu yapmalısın Çeviri Fransızca

759 parallel translation
Aynen bunu yapmalısın.
Danny, c'est exactement ce que tu dois faire.
Bunu yapmalısın, Mac. Anladın mı?
Il faut les lui donner.
Belki bunu yapmalısın. Ona yardımı dokunabilir.
Dis-le-lui.
Bunu yapmalısın Sam.
Tu dois le tuer, Sam.
Bunu yapmalısın, Rick.
Tu dois le faire, Rick.
O senin canını bağışladı. Bunu yapmalısın.
On ne t'a pas tuée, tu nous dois bien ça.
Hayatım, senden bana itaat etmeni asla istemedim ama bu sefer bunu yapmalısın.
Ma chérie... Je vais te demander de m'obéir, pour une fois.
- Evet, bunu yapmalısınız.
Monte. Oui, Mme Straus.
- Bunu yapmalısınız.
- Vous devez.
Poe'ye geri kaptırmak istemiyorsan, bunu yapmalısın.
Tu n'avais pas le choix si tu voulais garder tes clients.
Hayır, hayır, bunu yapmalısın.
Non. À toi de le faire.
Louis, şansın varken bunu yapmalısın.
Maintenant, tant qu'il te reste une chance.
Bunu yapmalısın, Grace.
C'est ce que tu dois faire.
Toyoji Dinle... ben uyurken bunu yapmalısın.
Je vais dormir. Pendant que je dors, tu me tueras.
Bunu yapmalısın.
II faut le faire.
Bunu yapmalısın artık.
Il faut le faire maintenant.
- Bunu yapmalısın. Oyununu yönetmeyeceğim.
- Mets ma pièce en scène, Morris!
O, Linda, bunu yapmalısın.
Linda, faut que tu fasses ça.
Sen de bunu yapmalısın - emekli ol.
Toi aussi, tu dois prendre ta retraite.
Bunu yapmak zorunda kaldığımda onun içimde nasıl çığlıklar attığını... Yapmalısın! İstemiyorum!
Comment je suis forcé d'agir... comment je dois... je dois... je ne veux pas.
Bunu benim için yapmalısın.
Tu me dois bien ça.
Bekleyin. Hislerinizi anlıyorum ama bunu düzgün şekilde yapmalısınız.
Vous devez laisser faire la justice.
Bunu sen yapmalısın.
C'est ce que toi, tu devrais faire.
Max, bunu benim için yapmalısın, bir tartışma istemiyorum.
Max, s'il te plaît, fais-le pour moi et ne pose pas de questions.
Ama bunu ben yapamazsam benim için sen yapmalısınız.
Mais si j'en suis incapable... vous devrez le faire pour moi.
Ona bunu göstermek için yapabileceğin her şeyi yapmalısın.
Faites votre possible pour le convaincre.
Bunu benim için yapmalısın.
Pour moi. Tu dois le faire pour moi!
Bunu onlar için yapmalısın.
Faites-le pour eux.
Eğer seninle benim aramda olanlar konusunda samimiysen tek kelime bile etme bunu benim için yapmalısın sevgilim.
"Si notre amour compte pour toi, " tu garderas ce secret. "Fais-le pour moi, mon amour."
- Bazen büyük bir hızla yapmalısın Bazen bunu yavaşça yapmalısın
C'est une construction globale où il faut parfois savoir ralentir.
ve bunu yapmalısın.
Et tu y es arrivée.
Bunu, dük çıkarken ve girerken olmak üzere günde iki kere yapmalısınız.
Deux fois par jour. Quand il sort et quand il rentre.
- Bunu yapmalısın.
Tu le dois!
Bunu benim için yapmalısın Maggie.
Fais ça pour moi, Maggie.
Lelia. Duygularını incitmeye çalışmıyorum. Ama bir hikaye yazacaksan bunu profesyonelce yapmalısın.
Lelia, je ne veux pas te faire de la peine, mais si tu veux écrire, il faut le faire en professionnelle.
Hayır, hayır, hayır. Bunu benim için yapmalısınız.
Faites-moi ce plaisir.
Eğer Roma'nın kral istemediğini dünyanın bilmesini istiyorsak bunu özgür insanların şerefli bir eylemi olarak gün ışığında yapmalıyız.
Le monde doit savoir que Rome refuse un roi. Accomplissons ce geste d'hommes libres au grand jour.
Bir erkek işi için hayatını tehlikeye atıyorsa, karısı da aynısını yapmalı. Bunu yapamaz mısın?
Une femme doit consacrer sa vie au travail de son mari.
Ciddiyim, bunu yatakta yapmalısınız.
Vous devriez faire ça sur la couchette.
Tüm yapman gereken yeterince uzun süre hızlı olmaktır ve bunu da en iyi pilotlarla yapmalısın.
Il suffit d'aller vite et de tenir le coup. Et d'avoir les meilleurs pilotes.
Eğer onu öldüreceksem, başına bir ödül koymanız gerekiyor. Bunu kendin için yapmalısın.
Si tu veux que je le tue, offre une prime.
Bak, bunu hemen yapmalısın.
Allez, à toi maintenant.
Sen asıl bir kraliyet fizzbini yapmalısın, ancak bunu yapma şansı imkansız...
Le but, c'est d'obtenir un fizzbin royal mais les chances sont...
Her ne pahasına olursa olsun, bunu yapmalıyız denemekte fayda var. Unutmayın'ki bunu Hocalarımıza borçluyuz.
Si on s'ampute, on n'est pas sûrs de les délivrer mais au moins aura-t-on accompli notre devoir de piété filiale.
Laurie kendi adına karar vermek zorundasın ve bunu bir an önce yapmalısın.
Laurie... Tu dois décider toi-même... si tu veux le faire ou non.
Bir değişiklik yapmak istiyorsanız, bunu düzene uyarak yapmalısınız.
Si vous voulez effectuer des changements, il vous faudra...
Bunu şimdi uyurken yapmalısın, çabuk ol!
Il faut agir maintenant tandis qu'elle dort. Maintenant, vite!
Bunu öyle güzel yapmalısın ki, sahnede parlamalısın.
gauche, droite, gauche, droite.
Bu yüzden bunu sen yapmalısın.
C'est pourquoi ça doit être toi.
Bunu daha çok yapmalısın.
Tu fais bien, tu devrais le faire plus souvent.
Yapmalısınız... Hayır, bunu yapmayın!
Non, ne faites pas ça!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]