English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bunu da

Bunu da Çeviri Fransızca

19,183 parallel translation
Suçlular genelde hapisteyken kendilerini evlerinde hissederler ve bunu da herkesten daha iyi bilirler.
Les criminels se sentent d'habitude plus chez eux en prison, et ils s'y connaissent mieux que n'importe qui.
Ki bunu da sizsiz yapamam efendim.
Ce qui me sera impossible, sans vous, monsieur.
Bunu da iş olmadan yapamayız.
Mais c'est impossible sans travail.
Evet, zaten bunu da Radley'de yapacaklardi.
Parce qu'ils font ça au Radley.
Bunu da silah çekip benden 1 metre ötede kafasına sıkarak yaptı.
Il l'a fait en sortant une arme et en se tirant une balle dans la tête à 2 mètres de moi.
Gözlem haritalarıyla birlikte bunun üzerindeki yazıları çözebildim. Ki bunu da sen getirdin.
Avec les détails de la carte, j'ai été capable de déchiffrer les éléments que vous m'avez également fournis.
Ki bunu da basına yansıtmamaya çalışacağım.
Ce que j'essaierai de ne pas mentionner à la presse.
Salgını atlattık ve bir şekilde, bir yolunu bulup bunu da atlatacağız.
On a survécu à l'Explosion, et d'une façon ou d'une autre, on survivra à ça.
Bunu da alayım.
Henrik a fait quoi?
Bunu da ekleyeceğiz... - Evet. -... onlarda birisini seçecekler.
On va le rajouter... pour qu'ils choisissent le mien.
Bunu da yaz.
Ecrivez-le. Paul McCartney?
- Çocuklara bunu da anlat.
- Dis ça aussi aux enfants.
Ya da bunu her an yapabilir.
Ou n'importe quand.
Ben, ben başkalarının da bunu yaptığının farkında değildim.
J'ignorais que quelqu'un d'autre l'avait fait.
O da bunu bana sormayı istiyordu, ama...
Elle a voulu me demander la même chose, mais...
Bize karşı bunu pazarlık kozu olarak kullanmak isteyebilir. Artık para aklama suçu da ortaya çıktı.
Elle va vouloir l'utiliser pour négocier... avec nous, maintenant que les fraudes la tiennent pour blanchiment d'argent.
Bunu yapamam ama sana zarar da vermeyeceğim.
Je ne peux pas. Mais je ne vais pas te faire de mal.
Bunu nasıl olur da yaparsın, gerçekten aklım almıyor.
Je ne comprends pas ce que tu as l'intention de faire.
Dinle. Tüm gün bunu yapmaya devam edebiliriz Jane. Ya da kendine bugünlerde her ne diyorsan.
On peut continuer comme ça toute la journée, Jane... ou quelque soit votre nom en ce moment.
Bunu nereden çıkardıklarını sorunca da emrin senden geldiğini söylediler.
J'ai demandé où ils avaient eu cette idée, Ils ont dit que ça venait de toi
Bunu ya kolaylaştırabilir, ya da zorlaştırabilirsin.
Vous pouvez rendre cela facile, ou vous pouvez rendre cette tâche difficile.
Sonra da bunu yapacak metanetinin olması gerekiyor.
Et ayez le cran d'aller au bout de votre geste.
Son birkaç saat en iyi olduğun zamanlar olmasa da bunu çözmenin yolu bu değil.
C'est dernières heures, tu n'étais pas dans ton état normal. Il n'y aucun moyen d'arranger ça.
Bana Scott'ı öldürtmeye çalışan sonrasında da bunu kendi deneyen bir psikopatla takılmandan mı bahsediyorsun?
Tu veux dire comment tu traines avec un mec détraqué qui a essayé de me faire tuer Scott et l'a ensuite fait lui-même.
Ne zaman olduğunu ya da bunu neyin tetiklediğini bilmiyorum. Ama her gece bir noktada evden çıkıyorum.
Je ne sais pas quand et je ne sais pas ce qui la déclenche, mais à un moment tous les soirs, je laisse.
Bunu yaptığımız için ne kadar da aptalız.
Est-ce qu'on est idiots de faire ça?
Ve bunu yapmanın tek yolu da Zoom'u durdurmak.
Et le seul moyen de faire ça est d'arrêter Zoom.
Yok. Dışarıda bunu buldum da.
Non, j'ai trouvé ça dehors.
Dün Lorenzo'ya yalan söyledim ve o da bunu biliyor.
J'ai menti à Lorenzo hier, il le sait.
Bu da bunu oldukça garip yapar.
Ce qui rend ça particulièrement étrange.
Bunu çözersek sıradaki hedefin kim olduğunu da anlarız.
Si on arrive à déterminer ça, on pourra découvrir ses potentielles prochaines cibles.
Hayır, bunu ilk saldırıda halletti çoktan.
Non, il a déjà fait ça avec la première attaque.
Hadi bunu yapıp da kurtulalım.
Finissons-en vite.
Sanırım bunu tüm izleyici kitlemizin adına da söylemiş oluyorum :
Je pense parler pour tous nos spectateurs en disant :
- Bunu yapsam da olmaz mı?
Oh, même si je fais ça?
Bunu o kadar çok kelime kullanmadan da söyleyebilirdiniz değil mi?
Vous ne pourriez pas dire les choses simplement?
Ama bunu yukarıda mayalayamazsın.
Mais, euh, on ne peut pas fabriquer ça là-haut.
Bunu yapınca da bana ihtiyacın kalmayacak.
Et une fois que ce sera fait, je ne te serai plus d'aucune utilité.
Başka firmalar da bunu istiyor.
Une autre société pourrait la vouloir aussi.
Ve şunu da söylemem gerek... Sanırım bunu bilmen lazım... Sol ile yattık, olan oldu kararsız olduğumuz şey içinse kararlıyım.
Tu dois savoir que... j'ai couché avec Sol, et tout ce qui n'était pas réglé, l'est.
Bunu da diriltebilir misin?
Est-ce que tu peux le ranimer?
- Ajan Dao da bunu arıyor.
L'agent Dao le cherche aussi.
O da bunu benim gibi öğrenecektir.
Elle va le découvrir comme je l'ai fait.
Togo'da bunu yapmak için bolca vaktiniz olacak zaten.
Vous aurez du temps pour ça au Togo.
Hatta Togo'da sırf bunu yaparsınız.
En fait, c'est tout ce qu'il y a à faire au Togo.
Sonra da bunu sorardım :
Alors je me demanderais :
Bunu nasıl oluyor da durduramıyoruz?
Comment n'a-t-on pas pu arrêter ça?
Bunu küçük tutmak istiyorum ve ve onlar da arkadaşımız Sarah ile konuşman gerekiyor dediler.
Cette personne veut un mariage intime, et je lui ai conseillé de te voir.
Seth, baban da bunu istemiyor artık.
Seth, ton père ne veut plus ça maitenant.
- Bunu hazırım da.
- J'y suis préparé.
İkimizden birinin bunu anlayabileceğini düşünmen ne kadar da tatlı.
C'est sympa de croire que l'un d'entre nous a compris un mot de tout ça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]