Böyle giderse Çeviri Fransızca
376 parallel translation
Böyle giderse, bu saldırıya hazırlıksız yakalanacağız.
nous allons finir saturé par les bombardements.
Böyle giderse günün birinde burnunu dagitacagim.
Un jour, tu vas morfler, tu sauras pas pourquoi.
Böyle giderse, kitap satıcısı bile olabilirim.
À l'heure qu'il est je pourrais être libraire, si je voudrais.
Böyle giderse olmaz.
J'aimerais bien voler autour de la Lune.
Yarari yok, Tony. Iºler böyle giderse, arabayi kendim sürmek zorunda kalacagim.
Tony, si ça continue, je n'aurai plus qu'à prendre votre place.
Böyle giderse yufka yürekli olacağız. Devam edin.
Ça nous dispense de nous attendrir...
- Böyle giderse dükkan açacaksın.
Il ne te manque plus qu'un magasin.
Ancak vaziyet böyle giderse yarın sabah Batum'a ayak bastıktan kısa süre sonra ölmüş olacaksın.
Mais les choses étant ce qu'elles sont, vous mourrez peu après votre arrivée à Batoumi demain.
Böyle giderse dokuz günlük desteği iki saatte bitireceksiniz..
À ce train-là, vous allez épuiser nos réserves de 9 jours en 2 heures.
Böyle giderse, yakında annem kadar iyi bir aşçı olacaksın.
Tu seras bientôt aussi bon cuisinier que notre mère.
Böyle giderse, ak saçlı halimle beni ister misin?
Je te plairais avec des cheveux blancs?
Bu iş böyle giderse para falan kazanamayız.
Tu verras, on sera même pas payés.
Tek bildiğim, böyle giderse kazanamayacağım gibi görünüyor.
Vu Ies circonstances, je ne vais pas gagner.
Eğer böyle giderse taşınmak zorunda kalacağımızı söylediler.
Ils ont menacé de nous mettre à la porte.
Böyle giderse belki bir gün seni geçmeyi bile başarırım.
Si je continue, je te dépasserai peut-être.
Böyle giderse sen sadede gelene kadar 60 yaşımda olacağım.
À ce rythme, j'aurais 60 ans avant avant l'heure.
Böyle giderse, belki Shuichi ile Kikuko da ayrılacak.
Qui te dit que Kikuko n'en fera pas autant. si elle découvre le pot aux roses avec Shuichi?
Böyle giderse bir aşçı ve fırıncıya dönüşeceğim. Başka da neye ihtiyaç varsa.
Ces jours-ci, je suis chef cuisinier, pâtissier... je fais tout, par ici.
Bu yazın sonuna sağ kalmayacaksın. Böyle giderse değil.
Tu ne passeras pas l'été... si tu continues à ce train.
Böyle giderse denizi boylayacak.
S'il continue, il va s'envoler!
Hepsi gelir. Böyle giderse her çiftlikte bir kadın ve her ağılda bir'dana'sahibi olacaksın.
Tu as tellement d'amies.
Böyle giderse sonu babasınınki gibi olacak. Sığır çaldığı için vurulacak.
Il est en train de suivre le même chemin que son père, le revolver au poing pour voler du bétail.
- Böyle giderse sonunda o da bunu kabul edecek.
- Il y a vite mis un terme.
Hava böyle giderse yarın size iyi bir şey kazandırabilirim.
Si ça se maintient, je pourrais vous donner un gagnant, demain.
Ve böyle giderse bakmak zorunda kalacak. Ne baba ama.
Et c'est pas impossible, étant donné le père que je suis.
Böyle giderse hiç ilerleyemeyiz.
On n'y arrivera pas.
İyi de böyle giderse çocuklara kim bakacak?
Qui va nourrir ces sept gosses?
İşler böyle giderse Bay Goldfinger turnayı gözünden vuracak.
Encore un peu et Goldfinger aurait fait un tabac.
Böyle giderse doğum işini halletmek epey zor olur. Eğer doğum başlarsa, hiç şansınız olmayacak.
Ça s'annonçait déjà difficile ici, mais en route, elle n'a aucune chance.
Böyle giderse buradan cenazen çıkacak.
Fais gaffe, ou tu sortiras d'ici les pieds devant.
Böyle giderse, hanın itibarı tam olarak boşa gidecek.
À cette allure, il en va de la réputation de l'auberge.
Para böyle giderse eyerimi satmam gerekir.
À ce train-là, je vais finir par vendre ma selle.
Böyle giderse bitkisel hayata girecek fakat sonuçta bana öğrenmek istediklerimi anlatacak.
Il va devenir un légume, mais il finira par me dire ce que je veux savoir.
Böyle giderse, Hitler'den sonraki en ünlü Onbaşı o olacak.
Il est parti pour être le cabot le plus célèbre depuis Hitler.
Böyle giderse bebeklerden oyuncak ayıları da alacaklar.
Pourquoi ne pas enlever leur nounours aux bébés!
Böyle giderse ölebilir!
Si on le laisse, il risque de mourir.
Böyle giderse, ayakta kalamayız.
On ne pourra pas tenir longtemps comme ça.
Bir kaç gün daha böyle giderse onları indirecek yer bulamayız.
Un autre jour comme celui-ci et nous ne pourrons les faire poser nulle part.
Böyle giderse yağmur dansı yapacağız.
Il va falloir faire une danse.
Bay Calvert böyle giderse ya arabayı parçalar ya da boynunu kırar.
Je suis Calvert pour le remorquer s'il versait.
Böyle giderse yeterli basınca ulaşamayız.
Actionne ta pelle. On n'aura jamais assez de pression.
Biliyorsun böyle giderse sağlık müfettişleri peşinden ayrılmaz.
Si le service de santé le savait...
Böyle giderse ya hastane de ya mezarda.
Si tu continues ainsi, ça sera à l'hôpital ou au cimetière.
Böyle giderse hepsini öldürecek sonunda.
Ils vont bientôt tous être massacrés.
Eğer böyle giderse bir deri bir kemik kalacağım.
T'avoir connu va faire de moi un squelette.
Küçük paraları da almayı. Sıçacak kabın olmayacak böyle giderse.
Et d'encaisser sou par sou... ou tu te retrouveras sans rien!
Böyle giderse düzelmez de.
Pas de la façon dont ça va.
Sanırım, çatlak biri daha. Böyle giderse, hepten kilitleneceğiz.
- Bientôt, nous ferons pareil.
Kulaklarına böyle bir söylenti giderse bizden onları dağıtmamızı isteyebilirler.
Si elle avait vent de ces troubles, elle pourrait ordonner notre dissolution.
Böyle giderse, gülmekten kırılacağız.
- Je me permet d'insister.
İki sene içinde eğer işler böyle iyi giderse kendimiz için bir dükkan açacağız.
Dans deux ans au plus, nous aurons notre boutique, s'il n'arrive plus rien.
gidersen 28
gidersem 23
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böyle bir şey yok 21
böylece 530
böyle devam et 79
böyle şeyler söyleme 28
gidersem 23
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böyle bir şey yok 21
böylece 530
böyle devam et 79
böyle şeyler söyleme 28
böyle yapma 93
böyle bir şey olmayacak 25
böylelikle 44
böyle konuşma 236
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böyle gelin 49
böylesi 17
böyle bir durumda 32
böyle söyleme 179
böyle bir şey olmayacak 25
böylelikle 44
böyle konuşma 236
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böyle gelin 49
böylesi 17
böyle bir durumda 32
böyle söyleme 179