English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ C ] / Carnegie hall

Carnegie hall Çeviri Fransızca

90 parallel translation
Evet ama benim Carnegie Hall'e gidip Bayan Swallow ile buluşmam gerekiyor.
J'ai rendez-vous au Carnegie Hall avec Mlle Swallow. Mlle Swallow?
Carnegie'deki Bob Roller'ın şefliğini yaptığı konser.
Carnegie Hall. Chef d'orchestre, Bob Roller.
Araç 629 Carnegie Hall sahne girişine.
Jive 629, tu es attendu à Carnegie Hall.
Carnegie Hall ve Nashville, bir arada olmaz.
Carnegie Hall et Nashville, ça ne colle pas.
Şimdi Carnegie Hall'da bir dairede yaşıyor ve artık çok yaşlı.
tu te souviens de dahkarova?
Giselle olarak çekilmiş fotoğrafları etrafa serpiştirilmiş. Hali olduğunda ders veriyor.
son appartement de carnegie hall est aussi vieux qu'elle et rempli de ses photos dans "giselle".
Carnegie Hall'da kalıyoruz. Karın nasıl, Joe?
où allez-vous comme ça?
Hangisi? Seninle son görüşmemizden beri iki kez evlendim.
là. a carnegie hall.
- Carnegie Hall'da bir resital için.
Pour un récital à Carnegie Hall.
Gelecek yıl Philly, bak buraya yazıyorum, Carnegie Hall'da çalacak.
Dans un an, elle sera au Carnegie Hall. J'en mets ma main au feu.
Carnegie Salonunda?
Au Carnegie Hall?
Her şeyi onunla paylaşacağım biri.
Quelqu'un qui pense à moi Où te crois-tu? À Carnegie Hall?
Carnegie Hall'da onu dinledim. 22 yaşındaydım.
Je l'ai vu jouer à... Carnegie Hall. J'avais 22 ans.
- Carnegie Hall'a gidiyorsun.
- Vous allez à Carnegie Hall, je vois.
- Carnegie Hall'a nasıl gidersin?
- Vous me voyez déjà sur l'affiche?
Carnegie Hall'a nasıl gidersin?
Tu portes bien ton nom, Père Sévère.
- Carnegie Hall'da çalabilirdim.
- J'aurais pu jouer à Carnegie hall!
Dolaşıyordum sadece. Carnegie Hall'de bir randevum var.
J'avais rendez-vous avec des gens à Carnegie Hall.
Eğer Carnegie Hall oynayacak olursam, sizi arayacağım.
Si je passe un jour au Carnegie Hall, je vous appellerai.
Size söyleyeyim Bayan Doyle, henüz Carnegie Hall'u rezerve etmedim.
Je vais vous dire, Mrs Doyle, je ne suis pas prêt de remplir le Carnegie Hall.
Böyle bir sesle Carnegie Hall'da çıkmanıza izin vermezler zaten.
Ils ne vous laisseraient pas chanter au Carnegie Hall avec une voix comme celle-là.
Carnegie Hall.
Carnegie Hall.
Carnegie Hall'a nasıl gidebilirsin?
Comment aller au Carnegie Hall?
Eski bir şakadır ; " Carnegie Hall'a nasıl gidebilirsin?
La vieille blague - " Comment aller au Carnegie Hall?
Beni "Hulaed En İyi Hikâye" ve "Malikâneyi Soyup Soğana Çevirmeye Geldiler" gibi filmlerden hatırlayacaksındır.
Vous m'avez vu dans les films La grande histoire de Hula et Ils ont cambriolé Carnegie Hall.
Şey, her zaman Carnegie Hall'da oynamak istemişimdir.
J'ai toujours voulu faire Carnegie Hall
Patrick lütfen, burası Carnegie Salonu değil.
Patrick, on n'est pas au Carnegie Hall
! Çoktan Carnegie Hall'da olacağını düşünüyordum.
Qu'est-ce que tu fais là?
- Neresi?
Carnegie Hall.
- Bu muhteşem!
Carnegie Hall?
- Ne? - Carnegie Hall'da çalamayız.
On ne peut pas jouer à Carnegie Hall.
Keman çalıyor olacağım. - Carnegie Hall'da.
Trouve-moi deux violons...
- O kadar güzel ki!
C'est Carnegie Hall.
1993'de Carnegie Hall'da yapılan orijinal Keman Festivalinde toplanan bağış...
Le concert de 1993 permit de financer le Programme de violon pendant 3 ans.
Herkes Carnegie Hall'un konser için en iyi yer olduğunu biliyordu.
Mais le rêve, c'est Carnegie Hall.
Bana "New York'a, Carnegie Hall'a ne zaman gidiyoruz?"
Les Cubains insistaient : "Quand va-t-on à Carnegie Hall?"
Rus Filarmoni Orkestrası'ndan ünlü bir kemancı. Carnegie Hall'dendir.
- Carnegie Hall.
Heifetz, Carnegie Hall'da çaldığında konser olur.
Heifetz à Carnegie Hall, c'est un concert.
1961'de Pearl, bir reklam sesinden gerçek sanatçılığa geçiş için... Carnegie Hall'da bir konser verecekti.
En 1961, Pearl profite d'une apparition à Carnegie Hall pour passer de chanteuse à artiste.
Pekâlâ, çocuklar şimdi sıra piyanoya bakarak Carnegie Hall'de çaldığınızı hayal etmede.
C'est l'heure de fixer le piano et de vous imaginer jouant au Carnegie Hall.
Falk, Carnegie Hall'da bir adam sahneye çıkıp kusarsa, her zaman buna sanat diyecek birkaç kişi bulursun.
Falk, si un mec vomit sur scène à Carnegie Hall, on trouvera toujours quelqu'un pour appeler ça de l'art.
Bir sonraki durak Carnegie Hall!
Bientôt Carnegie Hall!
Carnegie Hall'u bilir misiniz?
Vous connaissez Carnegie Hall?
Bütün büyük müzisyenler Carnegie Hall'da çalmak isterler.
Tous les grands veulent jouer à Carnegie Hall.
Bizi Carnegie Hall'daki galasına davet edecektir.
Peut-être qu'il nous invite à sa première au Carnegie Hall.
Sizin başarıya ulaşmanız gibi, dedektif.
De la même manière qu'on arrive au Carnegie Hall, Inspecteur.
Amacım şu : Büyük ve itibarlı bir yerde adım okunduğunda... mesela Carnegie Hall'da... üzerimde bu elbiseyle çıkacağım.
L'idée, c'est qu'on m'annoncera, dans un lieu grandiose et respecté comme le Carnegie Hall.
Carnegie Hall'un önündeki kaldırımda.
L'an dernier, un peu plus de 5000 $, non imposables.
Müthiş.
Et ça, sur le trottoir devant Carnegie Hall.
Carnegie Hall!
Carnegie Hall!
- Carnegie Hall. Biliyorum.
Merci d'être arrivé à l'heure.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]