Dıye Çeviri Fransızca
4,308 parallel translation
Onu bir hafta önce Henry'ye yakınlaştırdım.
Je l'ai davantage immergée dans l'affaire d'Henry il y a une semaine.
- Eğer Kopenhag olaylardan önce Arthur Campbell ve onun terörist oğlu Teo Braga hakkındaki bilgimi bahsediyorsan, o zaman, evet,... o konuyla ilgili bir dosyam vardı ve o dosyayı Annie'ye teslim ettim.
- Si vous parlez de ma connaissance d'Arthur Campbell et de son fils terroriste Teo Braga avant les évènements de Copenhague, alors, oui, j'avais un dossier qui en disait long, que j'ai donné à Annie.
OPCW'a göre ABD, kimyasal silahlarını 2007'ye kadar tamamen imha edecekti.
D'après l'OPCW, les USA devaient avoir fini sa destruction d'ici 2007
- Maggie'ye olan güvenim doğruyu söylemesi haricinde hiçbir şeyden etkilenmiyor.
Ma confiance en Maggie n'a à voir avec rien d'autre que ce qui est juste.
Yaklaşık iki hafta önce Amanda bana Hawaii'ye gitmek için yalvarmaya başladı. Bir kız arkadaşının ailesiyle gideceğini söyledi.
Il y a environ deux semaines, Amanda a commencé à me demander de la laisser aller en voyage à Hawaii avec la famille d'une de ses amies.
Clint Tyree'ye yılan zehri enjekte etmek. Bu da seni terletti, değil mi?
D'injecter à Clint Tyree du venin de serpent... ça vous a fait aussi transpirer, non?
Bu saat erken saatlerde, Washington, D.C.'ye giden özel bir uçak, Burbank Havaalanında düştü.
Tôt ce matin, un jet privé, parti de Washington D.C., s'est écrasé à l'aéroport de Burbank.
Gama fırtınasını Vista Verde'ye kadar takip ettim ve yardım etmemin yararınıza olacağını düşündüm.
J'ai suivi la tornade gamma jusqu'à Vista Verde et je me suis dit que vous aviez besoin d'un coup de main.
Mozzie'ye hiç benzemediği konusunda anlaşabiliriz sanırım.
Et je pense qu'on peut tous les deux être d'accord qu'il ne ressemble pas du tout à Mozzie.
-... kalması konusunda anlaşmıştık. - Amy'ye göre köpek, onun en zor zamanlarında yanındaymış...
- Maintenant, Amy dit que le chien a besoin d'elle pour dépasser cette période douloureuse, donc...
Yılın annesi olmama rağmen ben Christy'ye dünyadaki en mükemmel kız çocuğu olduğu için teşekkür etmek istiyorum.
Et je... je veux remercie Christy d'être la meilleure fille du monde, même si je n'était pas la mère de l'année.
- Ayrıca insülini vurmadan önce yemek ye.
Et manger après vos injections d'insuline.
75. Sokak'taki tren hattında ikinci bir ekip ve Acil Müdahale Planı 2'ye ihtiyacım var.
Code 2-11 et plan d'urgence niveau 2, sur la 75e.
FBI'ın beni işten attığına ve hükümet temsilcisinin alımları durdurduğu için NYPD'ye de geri dönemediğime inanamıyorum.
Je peux pas croire que le F.B.I. m'ait virée, et que je ne puisse pas retrouver mon ancien travail au N.Y.P.D. À cause du commissaire et de ses stupides coupes budgétaires.
O zaman belki de Hank Charlie'ye kancayı takmıştır.
- Alors peut-être que Hank a tiré d'affaire Charlie.
Ramon bize yeni projelerin olduğunu söylemiştin. Hatta bu filmi de Charlie'ye iyilik olsun diye çektiğini söylemiştin.
Ramon, vous nous avez dit que vous aviez d'autres projets en cours, que ce film de réunion était une faveur envers Charlie.
Carrie'ye anlatmayı düşünüyorsan artık bir anlamı kalmadı.
Donc si tu pensais le dire à Carrie à propos d'elle, il n'y a plus aucune raison maintenant.
Özel müfettişim, Bayan Byrne'ün Count of Aquino olayında kullanılan silahı Byz-lats ile Sons of Anarchy'ye bağlayabileceğine inanıyordu.
Mon enquêteur croit que Mlle Byrne pourrait lier les Byz-lats et les Sons of Anarchy à l'arme utilisée lors de la fusillade du Comté d'Aquino.
Yani merakın MC'ye mi? Erin'ın katiline değil.
Toute cette curiosité, c'est pour le MC, mais ça ne concerne pas le meurtre d'Erin?
Bu mükemmel tasarı, seçimlerde sadece kimliği Pawnee'ye kayıtlı olanların oy kullanabilmesini sağlayacak. Örneğin önümüzdeki geri çekme seçimlerinde.
D'accord, cette excellente loi autorise seulement quelqu'un à voter dans une élection à Pawnee, par exemple, la prochaine réélection, s'ils possèdent une adresse officielle à Pawnee.
Rigsby'ye söyle gömleğini sıyırıp omzunu kontrol etsin.
Dis à Rigsby d'enlever son tshirt et de regarder son épaule.
Özel müfettişim, Count of Aquino olayında kullanılan silahı Bayan Byrne'ün Byz-lats ile Sons of Anarchy'ye bağlayabileceğine inanıyordu.
Mon enquêteur personnel pense que Melle Byrne pourrait relier les Byz-lat et les Sons Of Anarchy à l'arme utilisée lors de la fusillade dans le comté d'Aquino.
Kardeşine yaptıkları yüzünden cezalandırmak için Otto Delaney'ye her gün tecavüz ettirtiyormuş ve Clay'yi de aynısını yaptırtacağını söyleyerek tehdit etmiş.
Il commandité des viols d'Otto Delanay tous les jours pour le punir d'avoir tué sa soeur, puis il a menacé Clay de la même chose.
12.01 itibarı ile Eagleton diye bir yer olmayacak ve Pawnee'ye tekrar katıImış olacak.
À 12 h 01, la ville d'Eagleton a disparu pour être réabsorbée par Pawnee.
JT'ye araştırmasını söyledim.
J'ai dit à JT d'examiner ça.
Biraz kek ye. - Altı yaşında mıyım ben?
J'ai l'air d'avoir six ans?
D.C.'ye çağrıldım ama şu an güvenlik elemanlarım biraz eksik.
- Je dois aller à la capitale.
Pekala, Abby ye göre,
D'accord, donc selon Abby,
Neden bir antikacı HR'ye para aklama konusunda yardım etsin ki?
D'ailleurs, quel intérêt aurait un antiquaire à blanchir l'argent de HR?
Fiona, Anna Leigh'ye kötü bir şey yaptıysa Spalding'in haberi vardır.
Si Fiona a fait quelque chose d'horrible à Anna Leigh, Spalding le sait.
Hanginiz kucak dansı istiyor? Çünkü WB biraz önce ATM'ye uğradı.
Oh, lequel d'entre vous veut une lap dance, parce que WB vient de frapper le distributeur de billets.
Ayrıca, Omagi'ye bırakmadan önce, tüm dersleri ona öğretmem gerekiyor.
D'ailleurs, j'ai eu tout un tas de leçons à enseigner à Omagi avant de le laisser prendre le dessus.
Bunu Varolmayan Ülke'ye götürdüğümüzde Pan'ın endişelenmesi gereken daha büyük dertleri olacak.
Si on rapporte ça au Pays Imaginaire, Pan aura d'autres chats à fouetter.
Evet ama önce Alex'i Lily'ye bakması için oraya bırakacağım ama hâlâ hazırlanmadı.
Je dois d'abord déposer Alex qui garde Lily, et elle n'est toujours pas prête.
Çünkü bir zamanlar tanıdığım Elena, Jesse'ye bir şans tanırdı.
Parce que la Elena que je connaissais aurait laissé une chance à Jesse.
Ve dün gece Jesse'ye olanlar konusundaki hislerini dışarı vurmadığına emin misin?
Et tu es sûre que tu n'es pas en train de transposer tes sentiments sur ce qui est arrivé à Jesse hier soir?
Sanırım şu an toplandın ve Kore'ye dönmek üzeresin.
= Je pense qu'il est grand temps pour toi d'emballer tes affaires et de retourner en Corée. =
Diane'i görüyorum ve Jackie'ye arttırıyorum.
J'ai vu ta Diane et j'ai relancé d'une Jackie.
Liste böyle uzayıp gidiyor, ta ki 1972'de A.B.D'ye Maya Lewis olarak gelip, kısa süre sonra da Maya Pope olana kadar.
Et ainsi de suite jusqu'à ce qu'elle arrive ici. En 1972, comme Maya Lewis puis très vite Maya Pope.
JJ, Henry'ye hamileyken, sahada doğum sancısı çekerse diye doğum el kitabını ezberlemiştim.
Quand JJ attendait Henry, j'ai mémorisé les manuels d'accouchement au cas où elle accoucherait sur le terrain.
Çeki göndermeden evvel David Lee'ye danıştın mı?
Tu as consulté David Lee avant d'expédier le chèque?
Ruby'ye kız arkadaşım olur mu diye sorma niyetim var.
J'ai l'intention de demander à Ruby d'être ma petite amie.
Rudy'ye onu kutlamak için dışarı götüreceğimizi söyledim.
J'ai dit à Rudy qu'on le sortirait pour aller fêter.
Bunu Barney'ye verecek ve bir koleksiyoncudan yenisini almak için bir saat yol gittigimi söyleyecektim.
J'étais sur le point de donner ça à Barney et de lui dire que j'ai conduit pendant une heure pour le remplacer par un faux acheté à un dealer d'autographe.
D'ye seni bu işin dışında bırakmamız gerektiğini söylemiştim.
J'ai dit à D que nous devrions te laisser en dehors de cette conversation.
Bitir şunu! Annenizin sözleri çok teşvik ediciydi. Apollo'nun soğuk nevale Clubber Lang'e karşı Rocky'ye koçluk yapması gibiydi.
Les conseils de ta mère retentirent comme ceux d'Apollo pour Rocky contre un Clubber Lang ( boxer ) givré.
Hava akımı % 20'ye düşmüş.
Le flux d'air est en baisse de 20 %.
Mary'ye, Olivia hakkında tam olarak ne anlattın?
Qu'avez-vous dit exactement à Mary à propos d'Olivia?
Bir parçanızı Tanrıça Persephone'ye adak olarak sunmalısınız.
Vous avez l'obligation d'offrir une part de vous-même en offrande à la déesse Perséphone.
Pilotun rotasını Kansas City'ye çevirin.
Demande au pilote d'aller vers Kansas City.
Tabii ki onun tanınmasını istersiniz ama anlamalısınız ki, Papa'nın Mary ve Francis'in evliliğini kutlaması İngiltere'ye olan inancının bir ürünüydü.
Vous voudriez qu'il soit reconnu, mais... vous devez comprendre, avec la bénédiction du Pape pour le mariage de Mary et François, et son désir pour servir les fidèles d'Angleterre...
diye 186
diyeceğim 131
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyen 31
diye sordu 116
diyeceğim 131
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyen 31
diye sordu 116
diyebilir 25
diye soruyor 47
diyecektim ki 23
diyebilirsin 75
diyebiliriz 36
diye sordum 119
diyeceğim ki 17
diyebilir miyim 22
diyeceksiniz 34
diye sorar 20
diye soruyor 47
diyecektim ki 23
diyebilirsin 75
diyebiliriz 36
diye sordum 119
diyeceğim ki 17
diyebilir miyim 22
diyeceksiniz 34
diye sorar 20
diye bir şey yok 27
diyelim 115
diyebilirim 52
diyebilirsiniz 30
diyemem 38
diyeceğiz 40
diyebilir misin 32
diyebilirim ki 46
diye düşündü 47
diye düşünüyordum 22
diyelim 115
diyebilirim 52
diyebilirsiniz 30
diyemem 38
diyeceğiz 40
diyebilir misin 32
diyebilirim ki 46
diye düşündü 47
diye düşünüyordum 22