Elbette isterim Çeviri Fransızca
164 parallel translation
Evlenmemi elbette isterim, bence evlenmelisin de.
Mariez-vous. Qui vous en empêche?
Elbette isterim.
Euh... oui. J'aimerais bien.
Elbette isterim.
Bien sûr.
- Elbette isterim.
Oui, avec plaisir.
- Elbette isterim.
Si, bien sûr.
- Elbette isterim, fakat bahse girerim sen korkarsın.
- Si. Mais vous allez vous dégonfler.
Elbette isterim ama devam edelim.
J'en suis sûr, avancez.
JJ'e gününü göstermeyi elbette isterim.
Je veux coincer JJ.
- Elbette isterim.
- Mais non.
- Elbette isterim.
- Avec plaisir.
Elbette isterim.
Bien sûr que je veux.
İstersem mi? Elbette isterim.
Formidable!
Elbette isterim.
- Bien sûr que si.
Elbette isterim!
Bien sûr que ça me tente!
Elbette isterim.
Avec plaisir.
- Elbette isterim lan.
- Et Guignol a des couilles en bois?
Elbette isterim.
- Bien sûr.
Tabi, elbette isterim.
Bien sûr que oui!
- Elbette isterim.
- Mais, si, bien sûr.
Gelmeni elbette isterim.
Bien au contraire.
Elbette size yardım etmek isterim Dr. Gogol ama izin çıkartmam lazım.
Bien sûr que je souhaite vous aider, mais il me faut une autorisation de sortie.
Bunu da isterim elbette.
Je m'en occupe.
- Elbette yardım etmek isterim.
- Bien sûr que je veux t'aider.
Elbette. Seninle oyun oynamak isterim.
On pourrait jouer ensemble, n'est-ce pas?
Parasını almak isterim elbette.
J'aimerais être payée, bien sûr.
- Elbette, isterim.
- Bien sur.
Bu konuyu seninle daha uzun tartışmak isterim. Elbette.
J'aimerais en parler avec vous.
Elbette, Kaliforniya'ya gittiklerini duyarsam, o avukatı isterim, hem de çok.
Bien sûr, quand je saurai qu'ils sont en Californie, j'aurai sacrément besoin de cet avocat.
- Hayır. Elbette gelmek isterim.
Tu sais bien que si.
- Elbette. Cesedi buzdan çıkarmamıza dair şunu belirtmek isterim ki Ölümden sonra canlı kalan organizmalar mevcuttur ancak soğuk onları öldürecektir.
Pour l'extraction du corps, je dois signaler... que des organismes ayant survécu peuvent être détruits par le froid.
- Elbette isterim.
- Bien sûr.
Dur bir dakika. Acemi birini istiyorsan, elbette gelmek isterim.
Mais si ça ne vous dérange pas, j'adorerais venir avec vous.
Bu bir sır mı? - Hayır, elbette değil. Ama herkesin kendi işine bakmasını isterim, hepsi bu.
Non, mais je voudrais que chacun s'occupe de ses propres affaires.
Elbette, isterim.
Si, bien sur.
Evet, elbette, tabiki, tanışmak isterim.
Oui. Bien sûr, que je veux la rencontrer.
Kendisini üniversitedeki ofisime götürmek isterim elbette sizce bir mahsuru yoksa.
J'aimerais l'emmener dans mon bureau à l'université, si vous le permettez.
Ben de "Elbette onlarla tanışmak isterim." dedim.
Et j'ai dit... "Oh, je veux certainement les rencontrer".
Öncelikle size General Denson'u takdim etmek isterim. Elbette sizler de kendisini tanıyorsunuz. Hem ulusal bir kahraman, hem de eski bir öğrenci olarak.
Je vous présente le Général Denson, que je n'ai pas besoin de vous présenter en héros national et un de nos anciens.
Elbette, her zaman isterim. Fakat her şey sona erdi.
Si, ça m'a fait souffrir, mais... c'est passé.
Aramanı isterim. Elbette.
N'y manque pas.
Yardım etmek isterim elbette. Ama nasıl yapabileceğimi bilmiyorum.
J'aimerais vous aider, mais je ne sais pas comment.
Elbette, ilk tavşanları görmek isterim!
Ça me fera plaisir de voir | vos premiers lapins!
Elbette görmeyeceğim ama şunu bilmeni isterim ki bundan sonra yatacağım güzel kadını sana adayacağım.
Bien sûr, je ne le ferai pas... mais sachez que la prochaine fille que je lève, je vous la dédie.
Elbette duymak isterim.
Bien sûr que si.
Eğer canın sıkan ve sana acı veren bir şey varsa,... elbette bunu duymak, dinlemek isterim.
Si quelque chose vous cause un souci, je veux le savoir. Je veux absolument le savoir.
Elbette onunla görüşmek isterim.
Vraiment? Ils le sont? Bon.
Hizmetçiyle görüşmek isterim. Elbette.
- J'aimerais m'entretenir avec la gouvernante.
- Elbette artık oradan sıkılmadıysanız.. - Çok isterim, efendim.
- Avec grand plaisir, monsieur...
Amerikalı yönetmenlere sırf hikâyeci olmak elbette yeterli gelmez. İkinci ve üçüncü bölümlerde yolculuğumuza devam ederken sizlere ; onların niçin ayrıca illüzyonist, bazen kaçakçı hatta bazen de başkaldıran olmaları gerektiğini de göstermek isterim.
Aussi, en continuant ce voyage en 2e et 3e partie, j'aimerais montrer qu'ils leur faut parfois être illusionnistes, parfois des contrebandiers, et parfois même des iconoclastes s'ils veulent exprimer leur vision personnelle.
Elbette. Ben isterim.
Je veux bien!
Elbette seni hayatta isterim.
Je vous veux en vie.
isterim 243
elbette 13408
elbet 35
elbette var 142
elbette ki 133
elbette istiyorum 43
elbette seviyorum 29
elbette benim 21
elbette yok 101
elbette iyiyim 21
elbette 13408
elbet 35
elbette var 142
elbette ki 133
elbette istiyorum 43
elbette seviyorum 29
elbette benim 21
elbette yok 101
elbette iyiyim 21
elbette öylesin 20
elbette biliyorsun 19
elbette biliyorum 55
elbette canım 17
elbette efendim 146
elbette eminim 36
elbette değilim 21
elbette doktor 21
elbette hayır 359
elbette olmaz 22
elbette biliyorsun 19
elbette biliyorum 55
elbette canım 17
elbette efendim 146
elbette eminim 36
elbette değilim 21
elbette doktor 21
elbette hayır 359
elbette olmaz 22