English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ E ] / Elbette öyledir

Elbette öyledir Çeviri Fransızca

107 parallel translation
Elbette öyledir. Ama sizi sokakta işler çevirirken görmüşler.
Certes, mais on vous a trop vus dans certaines rues.
Tabi, elbette öyledir, eminim.
Ça me fend le cœur.
- Elbette öyledir.
- Bien sûr.
Elbette öyledir ama Morlar hakkında ne çok şey öğrenirsek bunu kimin yaptığını öğrenmeye de o derece yaklaşmış oluruz.
Bien sûr. Plus nous en saurons sur Morlar plus il sera facile d'arrêter le coupable.
- Bana geleceğini ve bizimle çalacağını söyledi. - Elbette öyledir.
- Il a promis de venir bœuffer avec nous.
Elbette öyledir Jean-Luc.
Je vous crois, Jean-Luc.
Elbette öyledir.
Vraiment.
Elbette öyledir. Kim olmaz ki?
Qui ne le serait pas?
Elbette öyledir.
Sans blague...
Elbette öyledir.
Bien sûr que non.
Evet, etrafı biraz kolaçan ettim Aah harika evet elbette öyledir.
Pas de micros ici. Bien sûr que non!
- Elbette öyledir.
- Evidemment.
- Elbette öyledir.
- on n'en doute pas.
Elbette öyledir.
Bien sûr!
Mükemmel. Elbette öyledir.
Tout simplement magnifique
- Kaza hakkında. - Elbette öyledir.
- Ça concerne l'accident.
Elbette öyledir.
- C'est ça, ouais.
- Elbette öyledir.
- Bien sûr : de vie ou de mort?
- Elbette öyledir, Barb.
- Bien sûr que oui, Barb.
Elbette öyledir ufaklık. Elbette öyledir. Ama şuna bak.
Bien sûr, mon gars, mais écoute.
Elbette öyledir.
Ouais. Très bien.
Bunu yaptığın için gerçekten minnettarım. Bu şey benim için çok değerli. Elbette öyledir.
Merci de faire ça pour moi, je tiens tellement à ce panneau...
Elbette öyledir.
Je n'en doute pas.
Elbette öyledir.
Forcément...
Elbette öyledir.
Bien entendu...
Elbette öyledir.
- Ça, c'est sûr. Parfait.
Elbette öyledir.
Oui bien sûr.
- Tabii ki. Elbette öyledir, bayım.
Bien sûr, monsieur.
ELbette öyledir.
Oui, bien sûr.
Elbette öyledir ama boşanmış bir erkekle görüşerek bir sürü kuralımı çiğniyorum.
Bien sûr, je n'en doute pas. C'est que... Je brise mes propres règles en sortant avec un divorcé.
- Elbette öyledir.
En effet.
Elbette öyledir.
Bien sûr.
Öyledir elbette.
C'est très dur. Bien sûr.
Öyledir elbette.
Bien sûr.
Elbette durum üzücü ama boşanma öyledir.
Bien sûr, les circonstances sont un peu tristes, mais c'est ça, le divorce.
- Evet, umarım öyledir efendim. - Elbette, içinde sıkışıp kalmaz.
"cela permet de vous vider..."
- Elbette öyledir.
- Oh, que si.
Elbette beyindeki mikro apselere temiz diyorsan, eminim öyledir.
Ouais, si vous considérez qu'un micro abcès au cerveau, c'est rien.
Elbette ki öyledir.
Bien sûr.
Elbette, eminim öyledir.
Oui, sûrement.
Öyledir elbette ve tam sana göre.
Oui, et ça te va bien.
Elbette, öyledir. Küçük oyununu oynayacağım, Karl.
Je veux bien jouer ton petit jeu, karl.
Elbette hanımefendi, eminim öyledir.
Oui, madame j'en suis sûr.
Elbette, öyledir.
- Naturellement.
- Elbette. Umarım öyledir.
- Je l'espère.
- Elbette, öyledir. - Parlama nasıldı?
Comment ça s'est allumé?
Elbette öyledir, Gus.
Bien sûr.
Uçağa Londra'dan binmediyseniz, öyledir elbette.
Sauf si ce n'était pas à Londres, bien sûr.
"Uçağa Londra'dan binmediyseniz, öyledir elbette."
"Sauf si c'était pas à Londres."
Elbette öyleydi. Her zaman öyledir.
Évidemment, c'est toujours le cas.
Elbette öyledir.
Les téléviseurs ne font pas miroir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]