Eğer olmazsa Çeviri Fransızca
965 parallel translation
- Eğer olmazsa, sızlanmalarımı dinlersin.
- Si je ne gêle pas.
Sam Hall bugün hapisten kaçırılmayı bekliyor. Eğer olmazsa, kendini kim kiraladıysa ismini verecek.
Si on ne fait pas évader Sam Hall, il dénoncera celui qui le payait.
Bir şeye başlayacağım eğer olmazsa kaçacağım.
Je commençais quelque chose, si ça ne marchait pas, je partais.
Ama eğer olmazsa, birbirimizi daha da iyi tanıyacağız.
Sinon, nous allons faire connaissance.
"Eğer bir aksilik olmazsa bir dakika içinde çalıştırırım."
Je vais bientôt le faire démarrer... Si rien n'arrive...
Eğer çok kişisel olmazsa, parayı nasıl toparlayacaksın, sorabilir miyim?
Comment aIIez-vous faire?
Eğer üzerinde taşıyacağım kolum olmazsa şerit ne işe yarar?
Ça ne vaut pas un bras en moins.
Yani eğer uygunsuz bir şey olmazsa.
- Sauf incident fâcheux.
- Eğer komplikasyonlar olmazsa. - Evet, tabii.
- À moins qu'il y ait des complications.
Eğer akşamları yapacak bir şeyin olmazsa nerede yaşadığımızı biliyorsun.
Si un soir tu n'as rien a faire, tu connais mon adresse.
Eğer dediğim gibi olmazsa... eğer istemediğiniz bir şeyi yapmanızı söylersem, Tony'nin dediği gibi benimle bozuşabilirsiniz.
Si ça ne vous convient pas,... si vous pensez que j'essaie de vous berner,... vous pouvez me laisser tomber comme une vieille chaussette.
Eğer sorun olmazsa içeri kendim girmek istiyorum.
Je préférerais rentrer tout seul.
Eğer sorun olmazsa seni bizzat buldum ve bizzat teslim edeceğim.
Puisque je vous ai trouvé, je préfère vous ramener moi-même.
Eğer bana bir şey olmazsa, Ben hala bu elbiseleri giymiş olacağım.
S'il m'arrive quelque chose, je porterai encore cette chemise.
Ve bilmeni isterim ki eğer sonuç tatmin edici olmazsa daima başımızın üstünde yerin var.
Et sachez que si les choses ne vont pas comme vous le voulez, vous serez toujours la bienvenue ici.
Biryerlerde gözaltına alınmış olmalı 5 dakika içinde burada olmazsa eğer yakalanma kararı alıp, kefaletini kaldıracağım.
Il a dû être retenu quelque part. S'il n'est pas là d'ici quelques minutes... j'écrirai un mandat d'arrêt et j'annulerai sa caution.
Eğer hiçbir şey olmazsa beni arayabilirsin.
Si ça va, appelle-moi.
Eğer sizin için sorun olmazsa, sizinle birlikte o gecenin üzerinden bir daha geçmek istiyorum.
Si vous permettez, nous allons revoir les événements de la soirée.
Eğer ellerine sahip olmazsa ona yapacağımı biliyorum.
Je vais devoir le remettre à sa place, s'il continue.
Biraz suyla bir bardak viski alırım, eğer sorun olmazsa.
Je préfère un peu de whisky et beaucoup d'eau.
- Eğer birşey olmazsa... - İyi geceler, Bay Bronson.
- S'il y a quoi que ce soit...
Eğer sizin için sorun olmazsa, burada bekleyeceğim.
Si ça gêne pas, je vais l'attendre.
Eğer rekabet olmazsa basın özgürlüğünden bahsedemeyiz.
Sans concurrence, pas de liberté de la presse.
Ne olursa olsun bu gece bir kralı kaybedeceksiniz. Eğer ona bir zarar gelir ve bana birşey olmazsa oyun zaten bitmiş demektir.
Vous en perdrez un cette nuit... quoiqu'il arrive.
Ya bu aşk karşılıklı değilse evladım? Eğer sana aşık olmazsa ne yapardın?
Bien, mon fils, mais si elle ne répond pas à ton amour?
Ama eğer öyle olmazsa bilmeni istediğim bir şey var.
Mais si ce n'est pas le cas, il y a une chose que je voudrais vous dire.
Profesör, eğer sorun olmazsa, aşağı inmenizi, ve Kaptan Farragut ile tanışmanızı istiyorum.
Professeur, si vous le voulez bien, j'aimerais que vous veniez rencontrer le Capitaine Farragut.
Eğer Rotenon'un etkisinden kurtulursa ve su dışında bunca süre kalmakla bir şey olmazsa kurtulur.
Il faut qu'il supporte la roténone et le fait d'être hors de l'eau.
Eğer siyah olmazsa.
Sauf s'il est noir.
Eğer benim için olmazsa, vadi de olmaz, depo da olmaz.
Sans moi, il n'y aurait ni vallée ni bétail.
Eğer sorun olmazsa.
Si tu n'y vois pas d'inconvénient.
Eğer başarısız olmazsa.
A moins qu'il n'ait échoué!
Eğer ihtiyacını karşılayacak yeteri kadar şey olmazsa, biraz daha yatırım yapacağız.
S'il n'y a pas assez pour remplir une soirée, on en inventera d'autres.
Senin ihtiyara, benim ihtiyarın ne dediğini söyleyeyim. Eğer bu baskı elinde olmazsa bu binayı havaya uçururmuş.
Dites-lui que mon chef a dit que s'il n'avait pas le film il ferait exploser votre immeuble!
- Eğer o olmazsa, kurtulamayız.
- Sinon, nous mourrons.
Öyle olması gerek. Eğer şirket başkanının ofisi sponsorları etkileyecek kadar büyük olmazsa,... o zaman aşağıdaki Araştırma'da kızların araştıracakları bir şey de kalmaz.
C'est parce que mon bureau épate les commanditaires que toute la maison a du travail.
Ama eğer para sabaha kadar burada olmazsa, biz gideriz!
Mais si l'argent n'est pas là au matin, on s'en va!
Eğer sizin için sorun olmazsa yüzmeye gideceğim. Oldukça zamanımız var. Evet, tabii ki.
Je vais me baigner, comme nous avons le temps.
Eğer size yük olmazsa, Bana biraz lolipop almanızı rica edecektim.
Si ça ne vous ennuie pas, j'aimerais beaucoup que vous me rapportiez du sucre d'orge.
Eğer yakında bir şeyler olmazsa, buradan kurtulamazsak, buna daha fazla dayanamam.
S'il n'arrive pas quelque chose bientôt... Si on ne part pas d'ici... Je n'en peux plus de tout?
Eğer savaş olmazsa.
Si la guerre n'éclate pas,
Eğer sorun olmazsa, bana ilk üç boyuttan bahseder misin?
S'il vous plaît, rappelez-moi les trois premières dimensions.
Eğer küstahça olmazsa, Ben çiftimizin geleceğine kadeh kaldıracağım.
Je porte donc un toast aux jeunes mariés.
Eğer savaş olursa. ipek panayırı olmaz. İpek panayırı olmazsa, kumar da olmaz.
Pendant la foire à la soie, on ne joue pas.
Eğer tabancam olmazsa kendimi çıplak gibi hissediyorum.
Sans mon pistolet, je me sens nu, déjà détaché de tout.
Ferdinando, sevgilim. Eğer senin aşkın olmazsa hiçbir şey olmaz.
Ferdinando, mon adoré, si notre amour est impossible, rien ne pourra le remplacer.
Eğer anlaşma olmazsa, başarısız olurum, ve o üç adam bunu kutlar.
Si l'affaire échoue, je chute et ça fait trois heureux.
Sizi yaşatan, bu. Eğer bir cinayet, bir suç olmazsa, işsiz kalırsınız!
Sans meurtres vous tireriez le soutien.
Eğer olmazsa da, başka zaman artık, değil mi?
Carrément super génial. Mais ça durera pas.
Eğer sis olmazsa göreceğin muhakkak.
Bien sûr... s'il n'y a pas de brouillard.
Bay Anderson, eğer sen bu savaşın ortasında kalır ve sana bir şey olmazsa, seni kutlarım.
M. Anderson... si vous pouvez vous trouver au centre de cette guerre sans ìtre touché... je vous félicite.
olmazsa 30
eğer istersen 206
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer beni seviyorsan 30
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer bilseydim 25
eğer izin verirsen 26
eğer istersen 206
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer beni seviyorsan 30
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer bilseydim 25
eğer izin verirsen 26
eğer o 55
eğer yanılmıyorsam 39
eğer sakıncası yoksa 54
eğer öyle olsaydı 20
eğer ben 51
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer isterseniz 86
eğer varsa 60
eğer mümkünse 45
eğer yanılmıyorsam 39
eğer sakıncası yoksa 54
eğer öyle olsaydı 20
eğer ben 51
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer isterseniz 86
eğer varsa 60
eğer mümkünse 45