Francıs Çeviri Fransızca
259 parallel translation
Serbest atış. Al Gibby.
Coup franc.
Buradan serbest atış.
Coup franc!
- Bay Peters gerçekleri açıklıkla anlatmış.
M. Peters a été très franc à votre sujet.
Oldukça açık sözlüsünüz. Bay Lermontov,... Sizi bir amatörün gösterisi ile sıkmayı düşünmezdim.
Vous êtes vraiment très franc, mais soyez sûr que je n'oserais pas vous ennuyer avec un spectacle d'amateur.
Dürüst davranacağım, ben buna daha fazla dayanamayacağım çünkü bu tür şeylere alışık değilim.
Pour être franc, je vous dirais,... que j'en ai assez. C'est mal de me traiter ainsi.
Kalabalık ve havasız bir odada, günde 10 franka 10 saat çalışıyordum.
Un franc par jour pour dix heures de travail dans un atelier mal aéré.
Artık bu işe tarafsız bakabiliriz. Fausto aşağılığın teki.
Parce que, pour être franc, il s'est très mal comporté.
Bana karşı açık olmalısın.
Soyez franc!
Hollandalı'sı, Fransız'ı, Polonyalı'sı, Norveçli'si! Hepsi!
Hollandais, Franc. ais, Polonais, Norvégiens... tous!
Bana karşı dürüst olsaydı, şu anda yaşıyor olurdu ve ben de katilin adını bilirdim.
S'il avait été franc je connaîtrais l'assassin.
Avukatın olarak sana karşı dürüst davranmaya çalışıyorum.
Je suis votre avocat, j'essaie d'être franc avec vous.
Ordunun kendisine kazık attığını düşünürse bir şeyler kırmaya başlayabilir, albay.
S'il devait sentir que l'armée ne joue pas franc-jeu avec lui, il pourrait se mettre à casser des choses, colonel.
TV'de peruk takmıyorum. Oraya çıkıyorsan iki milyon kişiye karşı samimi olmalısın.
J'ai pas de perruque à la télé, parce que pour paraître... devant deux millions de spectateurs, faut jouer franc-jeu.
Dürüst olmak gerekirse, bayan uluslararası bir öğrenci yarışmasına katılıyorum en çok dergi satışı konusunda.
Pour être tout à fait franc... je participe à un concours d'étudiants... pour voir qui aura vendu le plus de magazines.
Seninle daha da açık konuşayım. Katı yürekli ve para delisi biri olmadığımı göstermek için.
Et je vais être franc, moi aussi, j'ai un coeur qui bat. ll ne s'agit pas seulement de gros sous!
Lamar'ın bu serbest atışı kaçırması imkansız.
Lamar ne peut pas manquer son lancer franc.
Bu kadar hızlı olmak için cesur bir çapkın olmalısınız.
C'est très coquin d'être aussi franc.
Nihayet analistim bana durumu açıkladı.
Finalement, mon analyste s'est montré franc.
Penaltı atışı yapılacak, bire bir.
Il y aura un coup franc.
Şimdi, anlamaya çalış, hayatım.
Sois franc avec moi.
Serbest atış.
Coup franc.
Gösterişsizce konuşmak gerekirse, olay büyük Ormstein Ailesini ilgilendiriyor, Bohemya'nın ebedi krallık soyu.
Pour être franc, il s'agit de la Maison d'Ormstein, les rois héréditaires de Bohême.
Hatırlamak zorundaymışım gibi isminizi bahşettiniz.
Mais en dehors des faits évidents que vous soyez célibataire, juriste, franc-maçon et...
Küstahlığımı bağışla ama birkaç ay akıl hastanesinde, yatak istirahatı yapmalı.
Il a besoin de s'aliter, et puis... si je peux être franc, d'un ou deux mois au sanatorium.
Aslında durum ondan biraz daha karışık.
Pour être franc, c'est un peu plus compliqué que ça.
Nasılsa, olaylardan kolayca sıyrılıyor.
Mais pour être franc, il s'en tirera bien.
Sana karşı olabildiğince açık olmaya çalışıyorum.
Je joue franc-jeu avec vous. Je pensais que vous apprécieriez.
Gerçekleri söylemek gerekirse burada olanların... sebebi de o.
Pour la même raison que tout ceci, s'il faut être franc.
- Elbette. Siz gördüğüm en dürüst politikacısınız.
Vous êtes à coup sûr le plus franc des hommes politiques.
Şimdi oturup eski gemi arkadaşları gibi güzelce konuşacağız.
On va s'asseoir et parler franc, comme de vieux camarades de bord.
Bütün gün sanki bir şeyler olacakmış hissine kapıldım.
Je vais être franc avec vous.
Burada düzgün bir iş yapmaya çalışıyorum. Gidersen sevinirim.
Je vais être franc, je veux que tu partes.
Bu konuda övünç duyacak kadar dürüst olduğumu söyleyemem. Yine de, açık sözlü bir serseri olduğumu inkâr edemem.
S'il est impossible de dire que je suis un honnête homme flatteur, il sera du moins avéré que je suis un franc coquin.
Açıkcası benim için de sırlarla dolu.
Moi non plus. Pour être franc, c'est un mystère pour moi.
Üretim maliyetleri yarım puan düşerse... isviçre frangı, lire karşısında değer kazanacak.
Si le marcher du travail augmente d'un demi-point... le franc Suisse va dévaluer la lire.
Dobralığımı mazur görün ancak iş hayatımı adadığım evi korumaya geldiğinde kimseye güvenmem.
Pardonnez-moi d'être franc, mais quand il s'agit de protéger la maison à laquelle j'ai consacré ma vie je ne fais confiance à personne.
Yumuşak ve dindar bir bakış, içten, samimi bir gülüş,..... belli belirsiz bir açıkgözlülük, sevimli ve alçakgönüllü duruş.
Un mouvement des yeux sans qu'elle s'en aperçoive, tendre et pieux ; un rire, presque à son insu, tendre et franc un geste, incertain de sa joie, humble et doux
Yumuşak ve dindar bir bakış, içten, samimi bir gülüş,..... belli belirsiz bir açıkgözlülük, sevimli ve alçakgönüllü duruş.
"Un mouvement des yeux, sans qu'elle s'en aperçoive, tendre et pieux " un rire, presque à son insu, tendre et franc " un geste, incertain de sa joie, humble et doux
Sadece dürüst olmaya çalışıyorum.
Je suis franc, c'est tout.
Michaud dürüsttür. Canını sıkan bir şey olursa, bana söyler.
Michaud est franc. ll me dira si quelque chose l'a choqué.
Onu istiyorum... beni kandırmaya çalışıp durma.
- Alors jouez franc jeu avec moi.
Pekala, "Benimle Dürüst Ol" adlı oyununu oynayalım mı?
Le jeu s'appelle "Sois franc avec moi".
Eğer açıklamayı reddedersen, el sıkışması ya da kapı tokmağından örnek alacaklardır.
Si on n'est pas franc, ils prennent un échantillon sur une poignée ou sur une main.
Cinayetleri kanlı ve halka açık yerlerde olur. Bir mesaj olarak da görülebilir.
S'il a fait appel à un franc-tireur... c'est du sérieux.
Lütfen bana karşı dürüst ol.
S'il te plaît, sois franc avec moi!
Haklısın Ampata. Anlatmanın zamanı geldi.
C'est vrai, Ampata. ll est temps d'être franc.
Ben dürüst olmaya çalışırken zırıl zırıl ağlamanda pek olgunca değil.
Ce n'est pas très mûr de te mettre à pleurnicher quand j'essaie d'être franc.
Dürüst olmak gerekirse, bu noktada taşıdığı özel kansere karşı elimde kalan tek yaklaşım oldukça gelenek dışı.
Pour être franc, la seule solution qu'il me reste est d'essayer un traitement inédit.
Size yalan söylemeyeceğim bayan. Çocuklarınızı bulma şansımız sıfıra yakın.
Pour être franc, les chances de retrouver vos enfants sont très minces.
Ama önce bana karşı dürüst olmalısın.
Mais d'abord tu dois être franc avec moi.
Utanmış gibi yapma Veronica, dilinin keskinliğine hiç uymuyor
Ne rougis pas Veronica, ça ne va pas avec ton franc-parler.