Genç bir adam Çeviri Fransızca
1,611 parallel translation
Genç bir adam görüyorum.
Je vois un jeune homme.
Çünkü büyük bir baskıya maruz kalan genç bir adam görüyorum.
Parce que j'ai vu un jeune homme soumis à une forte pression,
Daha genç bir adam.
Plus jeune.
Southwest, senden genç bir adam... yeni iç çamaşılar, Tucson, Holiday Inn.
Southwest, un homme plus jeune, nouveaux sous-vêtements, Tucson. Où tu veux en venir?
- "Nantucket'den genç bir adam vardı..."
- "Quand je pense à Fernande..."
Babasını kaybetmek genç bir adam için kötü olmalı.
Il est triste de perdre son père aussi jeune.
Choungchung vilayetinde bir yerde, genç bir adam yaptığınız şahin resimlerinden birine sahipti.
Quelque part dans la province de Choungchung, un jeune homme possédait une de vos peintures de faucon.
Genç bir adamın deliğine davet edilmeyeli epey zaman olmuştu.
Ça fait un sacré bail... qu'un jeune homme m'a ouvert sa niche.
Genç bir adam için hiç mantıklı değil?
Mais pourquoi? II était jeune.
Ama mezara girmek üzereyken, sağ tarafımda oturan genç bir adam gördüm, beyaz cüppe içindeydi.
Lorsqu'ils ont ouvert le tombeau, j'ai vu un jeune homme assis à droite, vêtu de blanc.
"Satır" ın galasına hoş geldiniz. Parçalara ayrılan genç bir adamın, tekrar kendini bulma başarısının hikayesi.
Bienvenue à la première de "Cleaver", l'histoire d'un homme qui tombe en miettes, mais qui finit par se remettre d'aplomb.
İyi, üretici genç bir adam.
C'est un garçon gentil et débrouillard.
Belki dünyayı korumak genç bir adamın oyunudur.
Laissez l'esprit chevaleresque aux jeunes hommes.
Sizin için çalışan genç bir adam
Un jeune homme travaillait pour vous.
Genç bir adamı odasına çıkardı
" Qui a invite un homme sur son île
Bu, hayatı boyunca sokaklarda tek başına dolaşmış genç bir adam.
Ce jeune homme a passé presque toute sa vie... à errer dans les rues, livré à lui-même.
Yüce Tanrım, gelecek kez lütfen daha genç bir adamla karşılaşayım. gelecek kez daha genç bir adam
Seigneur par pitié laisse-moi rencontrer un homme plus jeune la prochaine fois
Eğer köyde yaşasaydık, Genç bir adam gelir ve.. çoktan onu benden alırdı.
Si on vivait au village... un jeune homme me l'aurait prise depuis longtemps.
Duygularımı seninle paylaşmamın nedeni, Efendi In-ho, genç bir adamın en güzel çağında ilk aşkını bulmasıdır. Ama maalesef bunun bir geleceği yok.
Un jeune homme dans la fleur de l'âge qui a trouvé son âme soeur, mais il se trouve que cela ne peut se faire.
Koca suratlı, genç bir adam değil miydi?
Pas un jeune avec une tête de brute?
Bir şeyi hatırla genç adam- -
Souvenez-vous d'une chose.
- Eğer burada yaşayan daha genç bir adam olsaydım...
Bon, alors...
Bir genç adam.
Un jeune homme.
Başka bir iş genç adamın görünüşüne veya yetiştirilişine hitap etmiyor mu?
Un autre métier ne conviendrait-il pas à un jeune homme de votre prestance?
Burası iki genç adamın.. .. kötü kararlar alıp, yaptıklarından sonra.. uluslararası tanındıkları bir yer.
C'est juste une ville où deux jeunes hommes ont pris une décision extrêmement grave, et qui depuis est mondialement connue.
Bu genç adam, senin hiç bitmeyen sevginle dolu yeni bir başlangıç arıyor.
Cette jeune âme aspire à renaître dans Votre amour éternel.
Bu genç adam, geçen hafta bizim burada saldırıya uğradığımız saatte FTL'nin karargahına giren bir komanda biriminin başındaydı.
- Cet homme conduisait un commando au siège du FTL au moment même où on nous a attaqués ici.
Şimdi size bir adamı tanıtacağım, bu genç adam... yeni kuşağın ümidi.
A présent, je voudrais vous présenter un jeune homme qui représente l'espoir des prochaines générations.
Bir adam öldü, genç bir kadının ise hayatı karardı.
Oui, je me souviens de Shauna Christy, c'était une enfant adorable..
Bu ciddi bir suçlama genç adam, düşüncelerini açıklaman gerekiyor.
C'est une accusation très grave. Explique-toi.
Ben altın bir kalbi olan, genç ve bekâr bir adamım.
Je suis un jeune tombeur célibataire au cœur d'or.
Bayan Carlson, lenf düğümünüzü kesecek olan cerrah, yakışıklı bir genç adam bu yüzden beni unutmayın, tamam mı?
Mme Carlson, le chirurgien qui va venir vous faire le curage ganglionnaire est un très bel homme, alors ne m'oubliez pas.
Çok ilginç bir genç adam o.
C'est un jeune homme très intéressant...
Jason her zaman dengeli bir genç adam olmuştur.
Jason a toujours été un jeune homme bien adapté.
Hiç bir yere. Gerçek şu ki, ben sea men ( deniz adamı ) konusunda tamamen eğitimli birisiyim. Ve genç görünmeme rağmen, sea men ( deniz adamı ) konusunda OrtaBatı'nın önde gelen otoritelerinden birisiyim.
Je suis un spécialiste de la semence, je fais autorité en la matière, dans le Middle West.
Ben de Gülen Adamı daha genç biri olarak hayal etmiştim. babası polismiş ve normal bir çocukluk geçirmiş...
Eh oui. L'image que j'avais du rieur... c'était plus celle d'un adolescent, je dirais. D'après les rapports, notre lascar a trente-six ans.
Örneğin bu genç adam iyi bir yüzme hocasıdır, ama arabayı sanki ehliyeti yokmuş gibi kullanıyor...
par exemple, ce jeune garçon ferait un excellent maître nageur, alors qu'il se retrouve en course poursuite policière sans le permis!
- Bir saniye..... Yüzbaşı Franchise'in bahsettiği genç adam siz misiniz?
- un instant. C'est vous que le sergent a tiré d'affaire?
Genç bir kızdan faydalanan yaşlı adam demek.
C'est un homme plus âgé qui cherche à prendre avantage d'une jeune fille.
Tutarlı niteliklere sahip 51 yaşındaki bi adam ve... genç ve başarılı... bir doktorla..
Un homme de 51 ans. L'excellente histocompatibilité des greffons et la présence d'un jeune chirurgien remarquable nous ont permis de relever le défi.
Bir çift genç adam....
Deux petits gars...
O genç adam bir savaş kurbanıydı.
Ce jeune homme est une victime de la guerre.
Bu bölümde St Petersburg, Florida'da 52 yaşındaki bir adam 2 genç kızı telefon etmeleri için eve çağırır. Genç kızlar kapıyı çalarlar...
En Floride, un homme de 52 ans laisse entrer chez lui deux jeunes filles qui veulent téléphoner.
Noel günü, o genç popçular çırılçıplak uzandıklarında hepsinin aletinin üzerinde bir piliç olacak. Bense, dünyanın en çirkin adamı menajerim Joe'yla pis bir dairede, kahrolası kumardan, hiçbir şey kazanamadığımız için mutsuz olacağım.
Ces jeunes boutonneux se retrouveront à poil le soir de Noël avec une belle gonzesse sur les couilles tandis que je croupirai dans une piaule avec mon manager Joe, l'homme le plus moche au monde, et on sera dégoûtés parce qu'on se sera plantés.
Ne tatlı bir genç adam.
Quel jeune homme charmant!
Yakup, genç ve çok güçlü melek de güzel bir adam altın sarısı saçları ve kanatları olan, tabiî.
Jacob est jeune, et très fort... Et l'ange est un bel homme... Avec des cheveux dorés et des ailes, bien sûr.
Aklı başında bir genç adam olduğunu gördü.
Et elle en est venue à dire que c'est un jeune homme très bien.
Mükemmel genç adam. Mükemmel bir kariyer. Mükemmel bir nişanlı.
- Ah, jeune homme parfait, carrière parfaite, fiancée parfaite...
Senin yerin, filonun yanıdır genç adam, Şehir sokaklarında bir gemiyi takip etmek değil.
Ta place est avec tes escadrons, petit, et pas à chasser un vaisseau dans les rues de la ville.
Genç, yanık tenli Saami yirmi'li yaşlarında namuslu bir adam için ellisindeydi.
Jeune Lapon bronzé, la vingtaine cherche - homme honnête, la cinquantaine.
Bir sapanla taş fırlatan bir genç adam için de ben ayni şeyi söyleyebilirdim.
Autant que lancer des cailloux avec une fronde.
genç bir kız 20
genç bir kadın 21
genç biri 17
bir adam var 42
bir adam 202
bir adam vardı 32
bir adamın 26
bir adam öldü 19
bir adam öldürdüm 17
adam 944
genç bir kadın 21
genç biri 17
bir adam var 42
bir adam 202
bir adam vardı 32
bir adamın 26
bir adam öldü 19
bir adam öldürdüm 17
adam 944
adamı 23
adams 109
adama 80
adamım 2484
adamim 23
adamın 29
adam ol 18
adamlar 55
adamım benim 32
adam deli 37
adams 109
adama 80
adamım 2484
adamim 23
adamın 29
adam ol 18
adamlar 55
adamım benim 32
adam deli 37
adamlarım 38
adamın biri 39
adam haklı 53
adamımsın 21
adam kim 19
adam öldü 39
adam nerede 23
adama bak 17
adamımız o 17
adam kaçırma 35
adamın biri 39
adam haklı 53
adamımsın 21
adam kim 19
adam öldü 39
adam nerede 23
adama bak 17
adamımız o 17
adam kaçırma 35