English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ H ] / Heyecan

Heyecan Çeviri Fransızca

7,336 parallel translation
Sanırım heyecan yaratmayı seviyorum.
Et bien, je suppose que j'aime la construction.
Heyecanı gitgide artırmayı seven biriyim.
Je suis plutôt le genre de gars qui y va crescendo.
Ayrıca Dr. Brennan tüm yaralanmaları görmekten çok heyecan duyacak.
Et Dr. Brennan sera tellement excitée de voir toutes les blessures.
Her anın heyecan dolu olur.
On ne s'ennuie jamais.
Heyecan verici.
Touchant.
Heyecan vericisin.
Wow, tu es électrique!
Alışmamız gerek, biliyorum ama heyecan verici, değil mi?
Ecoute, je sais que c'est un ajustement Mais c'est plutôt excitant, non?
Senin için heyecanını kaçırmak istemiyorum tamam mı?
Je ne veux pas te gâcher ce moment.
- Bu heyecan konuştuğumuz gibi köpürüyor.
- Les champignons se multiplient en ce moment même.
Bence heyecan verici.
C'est excitant.
Heyecan verici, değil mi?
C'est excitant non?
İşin aslı, o kadar heyecan verici olmalarının sebebi de budur.
Et c'est exactement ce qui les rend si excitants.
Kendine ait bir şey yapmak için 10 milyon dolara hayır dediğini görmek oldukça heyecan vericiydi. Hop! Hop!
C'est juste que... te voir refuser 10 millions de dollars pour faire ton propre truc, je trouve ça très excitant.
Sen heyecan vardı 81. katılma konusunda dün yanıt
Ecoute,... Je me rends compte que j'ai été plutôt rapide hier pour répondre à propos de mon entrée au 81.
- Çok heyecan verici bir haberimiz var.
On a de super bonnes nouvelles.
- Evet. Evet, var zaten. Çok heyecan verici bir haber hem de.
Oui, j'ai de très bonnes nouvelles.
- Heyecan yaratıyoruz işte!
C'est ce qu'on appelle l'effet dramatique!
Kariyerimizdeki en büyük şey olacaktı bu ama sen hepsini basit bir cinsel heyecan yüzünden bok ettin!
Cela devait être la plus grande chose de nos carrières et tu l'as foutu en l'air pour un frisson sexuel au rabais.
Sanırım fazlaca heyecan duymaktan.
J'étais trop enthousiaste, je suppose.
Ben değişimden nefret etmiyorum. Heyecan verici buluyorum.
Je ne déteste pas le changement, je le trouve excitant.
Baya heyecan verici şeyler oluyor burda.
Des choses excitantes ont lieu ici même.
- Bu kadar heyecan verici bir şeye imza atmak üzere olup da kimseyle paylaşamamak çok zor gerçekten.
Il est difficile d'être sur le point de quelque chose d'aussi excitant et ne pas partager les bonnes nouvelles avec quelqu'un
İlk günkü heyecanı geri geldi.
- C'est la reprise.
Heyecan verici, yeni ve farklı.
C'est excitant, nouveau et différent.
Biliyor musun, gabi, Sana dürüst olacam, seninle şu anda daha az heyecan duyuyorum.
Tu sais, Gabi, je vais être honnête, je suis moins que ravi pour toi.
Ne kadar heyecan verici... Oğlumla birlikte çalışıyorsunuz.
C'est excitant... toi et mon fils travaillant ensemble.
Heyecan için hazırlıksızca birini kaçırmak gibisi yoktur ve bum, Cairo, New York'tayız.
Rien de tel qu'un petit enlèvement pour fouetter le sang. Et nous voilà partis pour Cairo.
Nasıl hissettirdiğini unutmuşum. Bu kadar heyecanı.
J'avais oublié ce que ça faisait, le frisson de tout ça.
Ancak en çok heyecan duyduğum adam Jay Kulina.
Mais celui qui m'excite le plus, c'est Jay Kulina.
- Diğer türlü söylersen daha heyecan verici.
Dans l'autre sens, c'est plus excitant.
Ben de burada kalacağın için pek heyecan duymuyorum.
Et ça ne m'enchante pas non plus ravi que tu sois là.
Hayır, heyecan vericiydi.
Non, c'était excitant.
Karakterlerin efsanelerine bayılıyorum bu yüzden Penguen'in ve Bilmececi'nin ve tüm bu karakterlerin nasıl başladıklarını görecek olmak gerçekten heyecan verici.
J'adore la mythologie des personnages, et donc, pouvoir voir comment le Pingouin et l'Homme Mystère et tous ces personnages sont nés est très excitant.
Wilson hanesinde heyecan asla durmuyor.
On s'éclate comme des fous chez les Wilson.
- Herhangi bir şey duyarım diye. Hiçbir şeyin heyecanımı mahvetmemesinden emin oldum.
Au cas où j'entendrais des choses et qu'on me gâche la fin.
Dedektif John Graft teşekkür ederim, yaşamımıza biraz olsun heyecan getirerek Yorkshire'ın sıkıcılığına ilaç gibi geldiniz.
Capitaine John Graft, merci à vous, le beau ténébreux du Yorkshire, de mettre un peu de piment dans notre vie.
Çok heyecan verici değil mi?
C'est pas excitant, ça?
Kişisel görüşüm ne biliyor musun, bence seneye çalışanlarına... -... daha heyecan verici bir şeyler almalısın.
Je pense que vous devriez donner à votre personnel quelque chose de plus excitant l'année prochaine.
Dr. Morgan, söylemem gerekiyor, sizinle konuşmak hayatımdaki en heyecan verici şey şu an.
C'est bien moi. Dr Morgan, je dois vous dire, que parler avec vous est probablement la chose la plus excitante qui me soit arrivée dans ma vie.
Burası dünyadaki en heyecan verici şehir.
C'est la ville la plus excitante du monde.
Hadi itiraf et...'pul'çok heyecan verici bir görev.
Tu dois admettre, que le timbre est une vraie mission exaltante.
Daha önce bu kadar kısa sürede elde edilen başarı için,'pul've'heyecan verici'sözcükleri, bir arada kullanılmamıştı.
Je ne pense pas qu'exaltant et timbre aient jamais été associés.
- Heyecan verici değil mi?
N'est ce pas excitant
Eğer saat 11 : 30'a kadar ayakta kalabilirsen Sanırım takvimimde heyecan verici sex için yerim var.
Si tu peux rester éveillé jusqu'à 23h30 je pense que j'ai une place dans mon calendrier pour du grand sexe.
Ba Sing Se'de diplomatik bir görevle bulunmak o kadar heyecan verici ki.
C'est palpitant de mener une mission diplomatique à Ba-Sing-Sé.
Kesinlikle heyecan verici bir şeyler dönüyor olmalı.
Quelque chose d'excitant doit s'être passé.
Ne kadar heyecan verici. Yeni arkadaşlarla tanışmak.
des nouveaux amis!
Bak Wendy, şu olanlar hakkında, olayın heyecanıyla aptalca şeyler söylemiş olabilirim ve... acaba bunlar hiç yaşanmamış gibi davranabilir miyiz?
Écoute, Wendy, à propos de tout à l'heure, dans le feu de l'action J'ai peut-être dit des trucs stupides et- - Est-ce qu'on peut juste faire comme si rien de ça n'était arrivé?
Bu davada neden bu kadar heyecan yaptın ki?
Pourquoi es-tu si impliquée dans cette affaire?
Kız yurdundan heyecan arayan şımarık bir kızdı uyuşturucu satışında yardım edip edemeyeceğimi sordu.
Elle venait d'une sororité de petites filles gâtées qui voulait des frissons, alors elle a demandé si elle pouvait m'aider à dealer.
Heyecan verici değil mi? - Bu gördüğüm de ne?
Qu'est-ce que c'est?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]