Heyecanlı Çeviri Fransızca
9,128 parallel translation
Yarın The Big Old Jugs'la rock'layacağın için heyecanlı mısın?
Tu es prêt a te déchainer avec The Big Ol'Jugs demain?
Oldukça heyecanlı geçen altı haftadır.
Six fabuleuses semaines.
Heyecanlı gibi görünmüyorlar.
Ils n'ont pas l'air contents.
Çok heyecanlıydım.
J'étais si excité.
Ben de balom için heyecanlıydım.
J'étais aussi excitée pour mon bal.
Sadece babamla takılacağınız için çok heyecanlıyım.
Je suis juste excitée que mon père et toi traîniez ensemble.
Rebecca ile yeni hayatımıza başlarken siz değerli dostlarımızın burada olması bizi çok heyecanlıdırdı.
Rebecca et moi sommes ravis de vous avoir tous ici pour célébrer avec nous notre engagement dans cette nouvelle vie ensemble.
Heyecanlı görünüyorsun.
Vous avez l'air excité.
- Çok heyecanlıyız.
- Oui, on est ravis. - Justement.
Çok mutlu ve heyecanlıyım.
Je suis super heureux.
Aynen. Aşırı heyecanlıyım.
Je sais, je suis super content.
Tanrım, çok heyecanlıyım.
Mon Dieu! Désolée, j'ai pas pu m'en empêcher.
- Çok heyecanlıyım.
- Je suis tout excitée.
Heyecanlı olmalısın.
Tu dois être excitée.
Çok heyecanlı, değil mi?
Excitant, non?
Bunun için çok heyecanlıyım.
J'ai trop hâte!
Drama ve zıtlaşmalar, heyecanlıdır ve kolaydır.
C'est ce que je disais au déjeuner hier. Drame et conflit sont excitant.
Sonunda emekli olacağı için çok heyecanlı
Très impatiente d'être enfin titularisée
- Çok heyecanlıydım.
- J'étais trop contente.
Ve ben inanılmaz heyecanlıyım bu ilişkinin gidişatı hakkında.
Et j'ai vraiment hâte de voir ce que tout ça va donner
Teşekkürler. Çok heyecanlıyız.
Merci, on est si excités.
Geri döndüğüm için çok heyecanlıydım, bilirsin.
Je suis juste contente d'être là.
Denemelerle ilgili çok heyecanlıyım.
Je stresse beaucoup pour les qualifications.
Çok heyecanlıyım ve bunu gizleyemiyorum.
Je suis excité. Et je ne peux pas le cacher.
Heyecanlı bir 40 saniyeydi.
C'était 40 secondes très excitantes.
Ben senin için hep heyecanlıyım!
Je suis toujours excité pour toi!
Epey heyecanlıyım.
C'est assez excitant.
Sana etrafı gezdireceğim için çok heyecanlıyım.
Je suis excité de te faire visiter.
Fakülte üyeleri, öğrenciler bugün sizinle konuştuğum için çok heyecanlıyım.
Chers membres de la faculté, chers étudiants, Je suis très excité de vous parler aujourd'hui.
- Heyecanlı mısın?
T'es pas excité?
Burada yeni ailemle birlikte olduğum için çok heyecanlıyım.
- Super bien, Grant. Je suis super content d'être ici avec ma nouvelle famille.
Uyandım işte, yeni bir güne, yeni bir hayata başlayacağım için heyecanlıyım. - Nasılsın?
Eh bien, je suis juste réveillé, excité de démarrer un nouveau jour, vie.
- Şu anki durumla ilgili heyecanlı gibi.
Eh bien il a l'air excité à propos de l'évènement.
Heyecanlı mıydın?
Ou impatiente?
Söylemek zorundayım bu Glee Kulübü'nün en heyecanlı ilk günü.
Je dois dire que c'est la plus excitante première journée du Glee Club qu'on ait jamais eu.
Burada olmaktan çok heyecanlıyız.
Nous sommes si contents d'être ici.
Seni heyecanlı görmek beni mutlu ediyor.
Je suis contente de te voir surexcité.
Yani Washington yada New York itibarlı olurdu. Deniz aşırı olsa heyecanlı olurdu.
Washington ou New York aurait été prestigieux, l'étranger aurait été excitant...
- Çok heyecanlısın.
- Tu es trop excité.
Heyecanlı mısın?
Êtes-vous excitée?
Ben, dün akşam için çok heyecanlıydı...
Tu sais, Ben était vraiment excité à propos du groupe hier soir.
Kızına kavuşacağı için çok heyecanlıydı.
Elle était tellement contente de récupérer sa fille.
- Bu bebeği heyecanlı ergenler gibi kendim getirmek zorundayım!
- Je vais accoucher de ce bébé moi-même comme une adolescente de la cambrousse si j'y suis obligée!
- Kimseyi heyecanlı olduğunu için tenkit etmedim şu ana kadar.
- Je ne critique jamais quelqu'un d'être entthousiaste.
Bebek için çok heyecanlıyım.
Je suis super heureuse que vous ayez un bébé!
Küçük bir yer ama içinde çok sayıda heyecanlı hayranın olacak.
Il est petit, mais il a beaucoup de fan.
Çok heyecanlı. Çok eğleneceksin.
Tu vas t'éclater.
Heyecanlı görünüyorsun.
Vous semblez nerveuse.
Çok heyecanlı olacak.
ça va être vraiment excitant.
- Çok heyecanlı gözükmüyor.
Et bien, il ne parait pas vraiment excité.
İşler eski hâline döndüğü için çok heyecanlıyım millet.
Je suis tellement content que tout soit rentré dans l'ordre.