English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Izin verin

Izin verin Çeviri Fransızca

5,652 parallel translation
Hayır, izin verin ben yapayım.
Non, laissez-moi faire.
Yüzbaşı adına özrünüzü kabul etmeme izin verin, Bay Palmer.
Permettez moi de vous pardonner de sa part, Mr Palmer.
Bizim buradan gitmemize izin verin... Sizde buradan yürüyerek gidersiniz.
Tu nous laisses filer d'ici... et vous les gars vous partez d'ici.
Gitmeme izin verin.
Laissez-moi partir.
Kendi iyiliğiniz için adamın gitmesine izin verin.
Vous devriez le laisser y aller.
Hatırlatmama izin verin. Oksana, Rus Gizli Servisi Karşı-İstihbaratının başı.
Laissez moi vous rappeler, elle est à la tête du contre-espionnage pour le GRU.
Lütfen birine söylememe izin verin. Lütfen, Tanrım.
S'il vous plaît, laissez-moi le dire à quelqu'un.
Bir saniye izin verin lütfen.
Excusez-moi une seconde.
Tamam, bir dakika izin verin lütfen.
D'accord, donnez-moi une minute.
Açıklamama izin verin- -
Laissez-moi vous expliquer.
Bunu doğru şekilde yapmamıza izin verin.
Laissez-nous nous en occuper.
- Sizi amirimle tanıştırmama izin verin.
Laissez-moi vous présenter mon chef.
Bir dakika izin verin!
Donne-moi juste une seconde.
Size teşekkür eden ilk kişi olmama izin verin o halde. Bu kocaman, iğrenç dosyayla uğraşmamıza neden olduğunuz için.
Je vous remercie de toutes les emmerdes qu'on doit maintenant gérer.
Yardım etmeme izin verin.
Laisse-moi te donner un coup de main.
Herkes yavaşlasın ve konuyu yakalamama izin verin çünkü ben de buradayım der gibi.
Que tout le monde se calme et me laisse me rattraper.
Bir dakika izin verin.
Veuillez m'excuser un instant.
Gelmeme izin verin, efendim.
Permettez moi de venir aussi, Monsieur.
Çocuklar dinleyin, izin verin de sorayım :
Laissez-moi vous poser une question.
Briana'nın benim için ne demek olduğunu göstermeme izin verin.
Laissez moi vous montrer ce... ce que Briana représentait pour moi.
İnsanların çıkıp gitmesine izin verin.
Tu peux laisser ces gens s'en aller.
Lütfen izin verin.
Excusez-moi, s'il vous plait.
Amerikan Frenoloji dergisinin son sayısından bir şey okumama izin verin.
Puis-je citer un article de l'American Phrenological Journal.
Lütfen bir dakika izin verin. Bir dakika.
Laissez-nous un moment, s'il vous plaît.
izin verin de iteyim, tamam mi?
Je vous mets sur le côté, d'accord?
Kazandığını düşünmesine izin verin, ve sonra hamlenizi yapın.
laisse les croire qu'ils t'ont eu et puis attaque les.
İlişki kurmasına izin verin.
Mais laissez-le amorcer le contact.
Herkesin sizin gibi olayları keşfetmesine izin verin.
Laissez les autres avoir la même surprise que vous.
Los Angeles şehri, Hancock Parkı kaynaklı depremin şokunu hâlâ atlamadı. Bir saniye izin verin.
La ville de Los Angeles se remet d'un tsunami qui a frappé dans les environs du Hancock Parc.
Pekâlâ, izin verin müvekkilimle konuşayım.
D'accord. Laissez-moi parler à ma cliente.
Sporların içinize girmesine izin verin.
Laisse juste les spores en toi.
Yardım etmeme izin verin.
Laissez-moi aider.
Siz ne istediğimi yapmama izin verin, 40 $ da bende aslında o kadar var zaten, sizin olsun.
Laissez moi faire ce que je veux, et les 40 dollars... C'est la somme que j'ai en réalité... sont à vous.
Ama izin verin bu yolda devam ederseniz ne olacağını göstereyim.
Mais laissez moi vous montrer ce qui peut arriver si vous continuer sur cette voie.
Bize biraz izin verin.
Laissez-nous un instant.
Bu elbiseyle pisuarı kullanmak gerçekten zor olmalı. Lütfen izin verin işimi yapayım sonra gideceğim.
Si c'est pas le "Q" dans LGBTQ-XYZ-tout-le-monde-s'en-tape.
İzin verin bitireyim.
Laissez moi finir.
İzin verin onunla konuşayım.
Laissez-moi lui parler.
Ölmeden önceki şu son anlarımda onun stratejik önemini anlatmama izin verin!
Je souhaite la gloire de l'humanité!
İnsanlığın zaferi adına size yalvarıyorum! Ölmeden önceki şu son ânlarımda onun stratejik önemini anlatmama izin verin!
Eren et ses amis, ne pouvant qu'affirmer leur bonne foi, furent sauvés par Dot Pixis, le plus haut responsable des territoires du sud.
- İyi gelecek. - İzin verin.
ç ‡ a va vous aider.
İzin verin göstereyim.
Laissez-moi vous montrer.
- İzin verin hafızanızı tazeleyeyim.
Laissez-moi vous rafraîchir la mémoire.
İzin verin bunu size kanıtlayayım.
Laissez moi le ramener à la maison
İzin verin.
Permettez-moi.
İzin verin.
Excuse-moi.
İzin verin.
Désolé.
İzin verin yükünüzü alayım.
Laissez-moi vous débarrasser.
İzin verin bunu bir düşüneyim.
J'y réfléchirai.
İzin verin katili bulayım.
Laissez-moi trouver le meurtrier de Lavinia.
İzin verin burada kalıp hepsini inceleyeyim.
Laissez moi rester et les regarder.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]