English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Izin vermiyorum

Izin vermiyorum Çeviri Fransızca

537 parallel translation
- Gitmesine izin vermiyorum, Bob.
- Ne la laisse pas y aller.
- Hayir, izin vermiyorum.
- Non, monsieur. Je ne la cède pas.
Bunu planlamamıştım, ama buradasın ve gitmene izin vermiyorum.
Je ne l'avais pas prévu, mais vous voilà. Et vous ne partirez pas.
Kimsenin dokunmasına izin vermiyorum.
Pardon. Je ne laisse personne y toucher.
Yaşı gelene kadar benim rızam olmadan evlenemez ve ben de kesinlikle buna izin vermiyorum.
Je suis fiancé à Gwendoline, Lady Bracknell! Vous n'êtes rien de ce genre.
Bu yüzden senin gitmene izin vermiyorum ya.
Aussi, je ne sévirai pas.
Öyle bile olsa bu çiçekleri üzerinde bulundurmana izin vermiyorum.
Ôte au moins ces fleurs.
Ve bu serseri ile çalışmasına izin vermiyorum.
Et je ne l'autorise pas à jouer avec ce vagabond!
- Kapıyı açmana izin vermiyorum!
Elle n'ouvrira pas!
Benim isteğime uymayan hiçbir şeyi yapmasına izin vermiyorum.
Elle rien pouvoir contre volonté à moi.
Doğumgünün bile olsa böyle konuşmana izin vermiyorum.
Ne parle pas comme ça aujourd'hui.
Sana izin vermiyorum.
Je ne veux pas.
Ben de sana nasıl yaşayacağını söylüyorum ve kendin olmana izin vermiyorum.
Je te dis toujours de vivre et je t'empêche d'être ce que tu es.
Burada olmasına izin vermiyorum, beni duydunuz mu?
Je ne le tolérerai pas ici, vous m'entendez? Jamais!
Gitmene izin vermiyorum Leo!
- Je vous interdis de partir.
Yani şu anda gitmesine izin vermiyorum. Ancak evlenirse gidebilir.
On ne les lâche pas avant qu'elles se marient, seulement après!
Ben sürgündeki Fransız Hükümetinin bir üyesiyim ve size verdiğim sözümün sorgulanmasına izin vermiyorum!
Je suis membre du gouvernement en exil. On ne met pas ma parole en doute!
Ben o kadınların boğa ile gitmelerine izin vermiyorum.
Je ne laisserai pas ces femmes emmener le taureau.
Bundan sonra ayarladığım her kumar oyununda bilmenizi isterim ki, şu andan itibaren bu kadının gelmesine izin vermiyorum.
A partir de ce jour, je vous prie de ne plus amener cette jeune personne avec vous.
Bakmanıza izin vermiyorum Mösyö! Bu da ne demek oluyor?
mais je ne vous permets pas monsieur, qu'est-ce que c'est ce genre!
Başka bir kadın var. Hayır, buna izin veremem! Buna izin vermiyorum!
Cela va trop loin. ça je ne permets pas Félicien.
Başka seçeneğe izin vermiyorum.
Je ne vous donne pas le choix.
- Buna izin vermiyorum.
- Je refuse.
Bir babanın, oğlunu reddetmesine izin vermiyorum diye mi?
Parce que je refuse qu'un père renie son enfant?
gitmene izin vermiyorum!
Je ne te laisserai pas partir.
Eve gitmenize izin vermiyorum. Yalnız olmaz.
Je ne vous conseille pas d'aller dans cette maison, pas seul en tout cas.
Buraya kadar! Benimle oynamalarına izin vermiyorum artık!
Je refuse de jouer leur jeu.
Bu yüzden beni endişelendirmesine izin vermiyorum.
Alors, je m'en inquiète pas.
Beni yabancılara karşı ön yargılı olmakla itham etmenize izin vermiyorum!
On ne peut pas me reprocher d'être contre les étrangers.
Bir siyahın benden daha iyi Almanca konuştuğunu... söylemenize izin vermiyorum!
Vous n'avez pas à me dire ça! Un Noir qui parle l'allemand mieux que moi!
Ama senin oraya yalnız gitmene izin vermiyorum.
Je t'accompagne quand même.
Yabancıların girmesine izin vermiyorum.
Ne laisse aucun étranger venir dessus.
Bu saatte uyumana izin vermiyorum.
Je ne vais pas te laisser dormir.
Kendi hayatımı yaşıyorum ve hiç kimsenin buna müdahale etmesine izin vermiyorum.
Je vis la mienne et ne veux pas qu'on m'en offre une autre.
Senin annenim ve buna izin vermiyorum.
Je suis ta mère et je ne le permettrai pas.
Trenlere gittiğimi annemin bilmesine izin vermiyorum, erkenden dönüyorum.
Ma mère ne doit pas savoir que je vais me faire des trains, alors je dois être de retour tôt.
Bu evde, çorap yamamana izin vermiyorum!
- Je remmaille mes bas On ne remmaille pas de bas chez moi!
Öfkelenmene izin vermiyorum ama diğer taraftan ben öfkeleniyorum.
Garde ton sang-froid.
Burası benim evim ve bu tür davranışlara izin vermiyorum.
Tu es Ici chez mol. Je ne permettrai pas ça.
Kocalarının gelmesine izin vermiyorum.
Je ne veux pas des maris Ici.
Evet var, hatta odama da kimsenin girmesine izin vermiyorum zaten.
Oui. C'est pour ça qu'il est interdit d'entrer dans ma chambre.
İzin vermiyorum. Benim binam.
Il n'en est pas question.
Bu düşünce iğrenç ve dine aykırı. Algy, vaftiz olmana izin vermiyorum.
Peut-être un peu trop excitante pour une jeune fille.
- Hayır, Charles, izin vermiyorum.
Je ne veux pas.
İzin vermiyorum buna!
Laisse-moi! Je te garde!
İzin vermiyorum. Hayatta izin vermem.
- Je ne le permettrai pas!
Dışarı çıkmana izin vermiyorum.
Pour aller laver le sang.
İzin vermiyorum, çünkü onun hayatı bana ait
Personne n'a le droit de le toucher. Sa vie m'appartient.
- Buna izin vermiyorum!
- Je ne permettrai pas.
"Çünkü telefonu kullanmasına izin vermiyorum."
Voilà ce qui arrive quand quelqu'un menace la sûreté de l'état.
- Girmene izin vermiyorum.
N'en rajoute pas!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]