English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kardesım

Kardesım Çeviri Fransızca

904 parallel translation
Kardeş Edit öldü ve ben de yanı başındaydım.
"Sœur Edit est morte, et j'étais à ses côtés."
Kardeş Maria, onun yanına gitmeyi reddettiğini söyledi.
Sœur Maria m'a dit que tu as refusé d'aller lui rendre visite. "
O'na dedim ki : " Bana bak Bay Zanfield, bizimkisi bir kardeş takımıdır.
J'ai dit : " Ecoutez, M. Zanfield, on fait équipe.
Sana yardım etmek istiyorum biliyorsun... ama bu kardeş sevgisinden daha büyük, daha güçlü bir şey.
J'aimerais tant t'aider mais ceci est plus grand, plus fort que l'amour fraternel.
Seni seviyorum, Esmeralda yani istediğin gibi yaşamaya hazırım seninle istersen, karı koca, istersen abi kardeş gibi, sen nasıl istersen.
Je t'aime, et je vivrai avec toi comme il te plaira, comme époux si tu Ie veux, ou comme frère et sceur si tu préféres.
Woolridge kardeş. Buna ne diyeceksin?
Tout ceci est-il exact, M. Woolridge?
Hawthorne kardeş, burada yazılanlara göre... Woolridge'e yarım haftalık çift sürme kirası yani dolar hesabıyla 55.47 dolar borcun varmış.
Mais il est aussi écrit ici, cher M. Hawthorne, que vous devez à M. Woolridge la somme de 55 dollars et 47 cents, avec 1 dollar 50 d'intérêts par semaine.
~ Hanım ile kardeş kaçmak isterler ~
La femme et le frère, ils veulent s'en aller
Kardeş, bu kalkış tam da götünde mısır koçanı varmış gibi oldu.
Ce décollage était complètement raté.
Böyle yitirdim canımı, kraliçemi, tacımı bir anda, uyurken bir kardeş eliyle.
Ainsi ai-je été, par la main d'un frère, privé d'un coup, de ma vie, de ma couronne, de ma reine.
Şu kırılası ellerin üstünde kardeş kanı bir parmak kalınlığında da olsa, hiçbir yağmur, hiçbir rahmeti göklerin, yıkayamaz mı, bembeyaz edemez mi bu elleri?
Ce sang fraternel est-il si épais... que l'eau des cieux ne peut laver votre main?
Kardeş, bu geceliğine bırakın gitsin. Hayatımı onun ellerine teslim ediyorum.
Si vous pardonniez ce docteur... en échange de ma vie!
Bir gün senin ve benim halkımın kardeş gibi birlikte ve bir arada yaşaması mümkün değil mi?
Indiens et Blancs ne pourraient-ils vivre un jour en frères?
Kardeş Ginepro'nun, hasta olan kardeşine vermek için bir domuzun paçasını kesmesi. Her zaman burada kalmak zorundayım.
Çomment Ginepro coupa le pied d'un porc pour nourrir un frère malade.
Kardeş domuzcuklar, bana yardım etmeniz için sizi tanrı gönderdi.
Petits cochons, le Seigneur vous envoie à mon aide.
Kardeş domuz için üzülmemelisin çünkü hasta kardeşime yardım etti.
Frère porcher, tu devrais être aussi heureux que frère porc... car vous avez exaucé notre frère malade.
Kardeş Brigham halkımızı ovalara doğru yönlendirdiğinden beridir hep güçlü olmak durumunda kaldık.
C'est notre lot quotidien depuis que frère Brigham a conduit l'exode de nos pionniers.
Kardeş Ledeyard, misafirlerimizin karınlarını doyuralım.
Sœur Ledyard, servez-leur un repas.
Hazır mısın, Kardeş Jackson?
- C'est bon!
Eğer dediğim gibi yapmazsan, artık ağabey kardeş olmayacağız.
Si vous ne m'écoutez pas, nous ne serons plus frère et sœur.
- Ben konuşacağım, kardeş!
- non pour l'ensevelir.
Işığı gördüm, kardeş.
La lumière m'est apparue.
Hiç kardeşim olmadı ve hiçbir şekilde bir kardeş de istemiyorum. - Jack Amca lütfen! - Buraya gel, güzel çocuğum.
Et maintenant que nous en avons fini avec ce M. Bunbury, puis-je demander, monsieur Worthing, à qui est la main tenue par mon neveu Algernon d'une manière si peu convenante?
Sensin hiç sahip olmadığım kız kardeş, âdeta unuttuğum anne, oldum olası hayalini kurduğum hayat arkadaşı.
la sœur que n'ai pas eue, la mère que j'ai presque oubliée, la femme dont j'ai toujours rêvé.
Sensin hiç sahip olmadığım kız kardeş, âdeta unuttuğum anne, oldum olası hayalini kurduğum hayat arkadaşı.
"Tu es la sœur qui m'a manqué, la mère que j'ai presque oubliée, " la femme dont j'ai toujours rêvé.
Size bir kardeş gibi kucak açtım.
- Pour vous apprendre à vivre.
İnsanların kardeş olduğuna dair inancım var.
J'ai foi en la fraternité.
- Sky Kardeş. Anladığım kadarıyla paraya ihtiyacınız yok.
Je présume que vous n'avez pas besoin d'argent.
Bizim... Neden Sky Kardeş diyemiyorsun? Sky Kardeş.
Pourquoi avez-vous du mal à m'appeler frère Sky?
- Tanıştığımızı sanmıyorum Kardeş...
Je crois que nous ne nous sommes pas rencontrés, frère...
Sarah Kardeş, Sky Masterson'ın senin hakkındaki rehber kitabını okuyayım.
Soeur Sarah, je vais vous lire le guide de Sky Masterson à votre sujet.
Ben Superior Ana'ya vurmadım. O Angela Kardeş'ti.
Ce n'était pas la mère supérieure, mais sœur Angela.
Keşke küçük kız kardeş olsaydı ama, annem sana küçük oğlan için söz vermiş.
J'aurais préféré une petite sœur. Mais maman m'a dit qu'elle t'avait promis un petit frère.
Bana hissemi ver, iki kardeş olmamızdan dolayı üçte bir.
Donne-moi ma part de bien, le tiers qui m'est dû en tant que cadet.
Tekrar eskisi gibi kardeş olalım, Camoka.
Que la fraternité règne entre nous comme avant, Jamuga.
Dilin bana kardeş diyor, ama kalbin inanmıyor, Timuçin. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Bien que ta langue m " appelle frère... ton cœur me refuse, Temüjin... car le ver de la méfiance y a pénétré.
İhtiyacın olursa, ben Kardeş Giovanni'yim.
Si tu as besoin d'aide, je m'appelle frère Giovanni...
Ah, Vladimir kardeş, sen beni sevmiyorsun.
Hélas, tu ne m'aimes point, cousin Vladimir.
Şu an kardeş saydığım bir balığı öldürdüm.
J'ai tué ce poisson qui était mon frère.
Onu bir kardeş gibi sevmiş olmasaydım...
Si je ne l'aimais pas comme une sœur...
Onları iki kız kardeş sandım. Ana kız mıydılar?
J'ai cru que c'étaient 2 sœurs, pas une mère et sa fille.
Yardım et. Gantry kardeş, kurtar beni.
Frère Gantry, sauvez-moi!
Her sirke bir palyaço lazım, Gantry kardeş.
Tout cirque a besoin d'un clown.
onu geri yollayacağım, kardeş Jerome için.
Bien, je vais le renvoyer à Frère Jérome.
Ne olmuş yani, madem ki biz kardeşiz hayvanlarımız da kardeş olmalı.
Cette viande fumée pèse lourd. Nous sommes frères.
Bana kardeş deme!
Ne m'appelle pas frère.
Kardeş John bizim sırdaşımızdır.
Frère John a toute notre confiance.
Ayrıca sizden son isteğim, eski hizmetkarım, kardeş John'un da benimle gelmesine izin vermenizdir.
Je demande seulement à ce que mon serviteur, Frère Jean soit autorisé à m'accompagner.
Tanıdığımız yedi kardeş vardı.
Il y avait parmi nous 7 frères.
Ben buradayım. Dağda mahsur kaldık, kardeş!
Nous sommes bloqués sur une montagne.
Onu yakalamama yardım etseler, parayı dörde bölerim, kardeş gibi.
S'ils m'aidaient à l'attraper, je les partagerais en quatre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]