Kaybedersem Çeviri Fransızca
528 parallel translation
Eğer kaybedersem, yarısını kaynanama veririm.
Si je perds, j'en donne la moitié à ma belle-mère.
Seni şimdi kaybedersem ölürüm, Henry.
Je mourrais si je te perdais.
Ya işimi kaybedersem?
Et si je perds ma place?
Seni kaybedersem, ben de ölürüm.
J'en mourrais si je te perdais.
Seni de kaybedersem, yaşayamam. Buna dayanamam.
Je ne peux pas te perdre.
- Kaybedersem 10 dolara ihtiyacım kalmayacak.
Si je perds, la mise me sert à rien.
Eğer kaybedersem yemin ederim bırakacağım.
Si je la perds, je jure que j'arrête.
- Bacağımı kaybedersem onu da kaybederim.
Tout, si je perds une jambe, je perds Rosie.
Anlaştık.Kaybedersem, kazanırım.
Je prends le pari!
Onu kaybedersem ölürüm.
J'en mourrai, si je le perds.
Onu kaybedersem, bu hayatın bir anlamı kalmaz.
Si je le perds, ma vie n'a plus de sens. Je l'aime.
Şey, canım, Eğer bu davayı kaybedersem... dileğinin yerine gelmesi kuvvetle muhtemel.
Si je perds ce procès, ton voeu pourrait devenir réalité.
Hayır teşekkürler, kaybedersem nasıl geri öderim?
Non merci. Si je perdais, comment je rembourserais?
Kaybedersem ayaklarım kesilir.
Sans elle, je suis comme amputé.
Eğer ben kaybedersem, İngiltere kaybeder.
Si j'échoue, l'Angleterre échoue.
Kaybedersem sana senet yazarım.
Si je perds, je te donne... - ma reconnaissance de dette.
Ya ben kaybedersem?
- Et si je perds?
Tabi ki, dolunayda kaybedersem, ben öbür tarafta değilim.
Bien sûr, si vous perdez, quand la lune sera pleine, je changerai de camp.
Bu mücadeleyi kaybedersem, her şeyimi kaybederim.
Si je perds cette bataille, alors je perdrai certainement tout.
Senin yüzünden bir adam daha kaybedersem, bir tek adam, Amerika'yı bir daha göremezsin.
Si je perds encore un homme par votre faute, un seul homme, vous ne reverrez jamais les Etats-unis.
Eğer bu işimi de kaybedersem seninle Richie'ye ne olacak?
Que deviendriez-vous, toi et Richard?
Eğer kaybedersem... Ölmüş olacağım.
Et si jamais j'échoue, je ne serai plus de ce monde.
Eğer kaybedersem cesedimi al...
Si je dois perdre et tomber sur le sable de cette île, je te prie de rapporter mon corps à Akama.
Bay Rhodes, bu hesabı kaybedersem işimden olurum.
Si ça devait m'arriver, je serais renvoyé.
Kaybedersem, en çok ne istersin?
Si je perds, qu'est-ce que tu veux?
Kaybedersem, seni ve Mamita'yı Trouville'e götüreceğim.
Si je perds, je vous emmène à Trouville.
Kaybedersem seninle yatakta bir dövüş yaparız.
Alors, ça fait un bout de temps que...
Çünkü bu oteli kaybedersem, işim bitik.
Si je perds cet hôtel, je suis mort.
Oteli kaybedersem, oğluma nasıl yardımcı olurum?
Si je perds l'hôtel, comment je m'occuperai du petit?
Haşin olabilirler ama kendi ayakları üzerlerinde durabiliyorlar. Onların kontrolünü kaybedersem, savaşta ne yaparız?
S'ils n'étaient plus sous mes ordres, qu'arriverait-il au moment du combat?
Fakat seni kaybedersem bunların bir anlamı kalır mı?
Après t'avoir perdu, plus rien ne compte!
Seni şimdi kaybedersem,... cennette asla tekrar bulamam.
Si je vous laisse partir, - je ne vous retrouverai pas au ciel. - Lâche-moi!
Kızı kaybedersem, tabanları yağlayın derim.
Si ça rate, vous ferez bien de filer.
Dur durak bilmeden yürüyorum. Yolumu kaybedersem bana rehber ol, lütfen.
Si je me trompe de direction, dis-le-moi.
Kaybedersem?
Si je perds?
Kaybedersem, sana kolumu vereceğim.
Si je perds, je te donnerai mon bras.
Şu an o parayı kaybedersem, her şeyimi kaybetmiş olurum.
Sans ce chèque, je perds ma position si péniblement gagnée.
Peki kaybedersem?
Et si je perds?
Bu grubu kaybedersem kovulacağıma eminim.
Il ne m'en donnera pas une troisième! Où irai-je, alors?
Ama onursuzca kaybedersem eğer son anda zayıf düşersem o zaman her şey anlamsız olur.
Mais si je perds sans honneur... si au dernier moment, je faiblis... alors tout cela sera... sans signification...
Kaybedersem bayım, midemi tekilayla doldurur kadınımın yanında ölürüm.
Si je perds, je me soûlerai avec de la tequila et je me tuerai avec ma femme.
Lazaro, kaybedersem, atını ona verin ve Cocatlan'dan güvenle ayrılması için eşlik edin.
Lazaro, si je perds, tu lui amènes son cheval. Il pourra quitter Cocatlan sain et sauf.
Bir kol kaybedersem, artık çalışmam mümkün olmaz.
Avec un bras en moins, je ne pourrai plus masser.
Kaybedersem, hayatınızın geri kalanında size ücretsiz masaj yapacağım.
Si je perds, je vous masserai le dos le restant de ma vie.
- Seni kaybedersem de üzülürüm.
- Te supporter toi, c'est plus dur.
Şayet onu kaybedersem, öleceğimi düşünürüm.
Si je devais la perdre, je sais que j'en mourrais.
İşitme duyumu da kaybedersem, gerçekten bitmiş olacağım.
Sans mon ouïe, je suis à la merci du premier venu.
- Ya kaybedersem?
- Et si je perds?
Kaybedersem, Tanca'ya iner inmez parasını ödememe izin verilecek.
Si je perds, vous me laissez l'échanger contre du liquide à Tanger.
O senin de çocuğun değil mi? Kaybedersem, onu sonsuza dek reddedeceğim!
Ta fille va me faire perdre.
Seni kaybedersem ölürüm.
- Non, pas Cosette!
kaybettim 177
kaybettik 72
kaybettin 183
kaybetmek 19
kaybetti 30
kaybeden 20
kaybedeceksin 23
kaybedecek zaman yok 60
kaybettiniz 25
kaybedersin 42
kaybettik 72
kaybettin 183
kaybetmek 19
kaybetti 30
kaybeden 20
kaybedeceksin 23
kaybedecek zaman yok 60
kaybettiniz 25
kaybedersin 42