English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kılı

Kılı Çeviri Fransızca

245,856 parallel translation
Büyük ihtimalle sahip çıkılır.
Possédée, surtout.
- Ya yangında ya da bir kılıcın ucunda.
Par les flammes ou par l'épée.
- Kımıldamayın dedim size! - Kılımı kıpırdatmadım.
- J'ai dit "ne bougez pas"!
Bugün antrenmanda yıkılıyordun!
T'as cartonné à l'entraînement.
Rüyanda görürsün. Patrick Wilson kılıklı oro...
T'aimerais bien, espèce de sosie de Patrick Wilson...
Ki bu da listeyi fevkalade değerli kılıyor.
Ce qui rend la liste extraordinairement précieuse.
Kızımız Crystal'ın o akşam okulda bale resitali vardı.
Notre fille Crystal avait un récital de danse à l'école ce soir-là.
Evsizlerdeki uyuşturucu kullanımına odaklanmış bir rehabilitasyon merkezi için aracılık yapıyormuş.
Il était le lien de rue pour un centre de désintoxication qui luttait contre la toxicomanie parmi les SDF.
Şehirleşme, sondaj ve hidrolik kırılma yüzünden dünya çapında obruk sayısı artıyor. - Garcia?
Les gouffres sont en fait plus fréquents dans le monde entier, à cause de l'urbanisation, du forage, de l'hydromécanique.
Dolandırıcılık.
- Arnaque.
Ellerin havada arabadan çık.
Sortez du véhicule les mains en l'air.
- Hayır. Olay yeri dağınık ama suçlu cinayet silahını götürecek kadar zeki.
On a une scène de crime désorganisée avec un criminel assez conscient pour partir avec l'arme du crime.
Bunu söyleyeceğimi hiç düşünmemiştim, ama uyuşturucu sıkıntısına iyi geliyor olabilir.
Je n'aurais jamais pensé dire ça, mais... la drogue l'aide peut-être contre l'anxiété.
Kıdemli Özel Ajan Spencer Reid'in iade talebinin değerlendirilmesi gerektiğini sanıyorum.
J'ai cru comprendre que l'ordre officiel d'extrader l'agent Spencer Reid serait évalué.
"İnsanlar kolayca kırılır, düşler ve kalpler de."
"Les gens se brisent si facilement tout comme les rêves et les cœurs."
Batının zımbırtılarından uzaklaşıp, onun ofisinin olduğu yerlerde gezinirken, konuşmasına tanık oldum. Sana karşı olan planlarına da.
En renonçant aux gadgets occidentaux, en me postant simplement devant la porte de son bureau, je l'ai entendu parler d'un complot qu'il prépare contre vous.
Oyun Oculus'a çıkıyor değil mi?
Ça a un rapport avec l'Oculus.
Evet, Coleman Blair de iki yüz bine işi halletmiş.
Coleman Blair va l'acheter pour seulement 200 K.
Çin'deki küçük bir şehirden geldi. Bizim içkilere pek alışık değil... hayır, hayır.
Il vient de Chine, d'une petite ville pas habituée à l'alcool...
Bizim ufaklık içkiyi kaldıramadı.
L'alcool lui monte à la tête.
Kızı götürmüşler, götürmüş olmalılar.
Ils l'ont enlevée, c'est sûr.
- Erik! Kız nasıl hissettiriyor?
Erik, comment est-elle?
Hayatta olduğuna inanıyorsan kızı terk etmezsin.
Si tu crois qu'elle est en vie, tu ne l'abandonneras pas.
Kışa kadar fidyenin ödenip bahara kadar ordunun oluşmasını istiyorum.
Je veux l'argent de la rançon à l'hiver. Une armée au printemps.
Kızla yatmak nasıl?
C'est une bonne monture?
Kızı hamile bıraktın mı?
Et si tu l'engrosses?
Yemin ederim ki kızı bir arabaya bağlar krallıkları dolaştırtırım.
Je demanderai qu'on l'attache à un chariot. Et je te garantis qu'elle verra du pays.
Çene kemiğin kırılmadıysa bize katıl!
Si tu peux encore mâcher, entre donc.
Ulaştık sayılır.
On y est presque.
Artık TARDIS'in etrafında çok büyük bir hava kalkanı var.
Là, l'enveloppe d'air est très grande autour du TARDIS.
Bir dakika. Tamirat kısmındasınız, değil mi?
Attendez, vous êtes dans l'atelier.
- Genelde bana ırkçılık yaparlar.
- D'habitude, ils me sont adressés.
Peki ya kıyafetlerin beyni? Yapay zekaları nasıl?
Et pour les cerveaux de vos combinaisons?
- Evet, azıcık düzenleme yaptım.
Je l'ai réarrangé un peu.
Bill'e bataryanın onu öldüremeyecek kadar zayıf olduğunu anlatabilirdim ama kıyafetler de duymuş olurdu.
J'aurai pu dire à Bill que sa batterie ne pouvait pas la tuer, mais la combinaison l'aurait entendu.
Bunun olması onlarca yıl sürmeliydi ama kısa bir süre önce olmuş.
Ça devrait prendre des décennies. C'est arrivé il y a peu de temps.
Roma askeri asla kaçmaz ama biz kaçtık.
Les soldats romains ne fuient pas, et nous l'avons fait.
O yaratık artık yerimizi biliyor, farkındasın değil mi?
Vous réalisez que maintenant la bête sait où l'on est?
Yaratık onu öldürdü. Ne ki o?
Cette créature l'a tué.
- Hayır. Işık Yiyen denir onlara ve biz gelmelerini engelleriz.
On l'appelle le Dévoreur de Lumière et nous le retenons.
Güneş ışığı vurduğu sürece açık kalacaktır.
Il restera ouvert tant que la lumière du soleil l'éclairera.
Kapının korunması lazım, başka yolu yok ama asıl sorun insan ömrü çok kısa.
La porte doit être gardée, il n'y a pas d'alternative. Le problème est que la durée de vie des humains est courte.
Umudun sıkıntılı yanı da bu işte.
C'est l'ennui avec l'espoir.
İçmeler, kıyafetler, bütün gece alemlere akmalar filan...
L'alcool, les habits, les marathons nocturnes.
"Cidden yattık mı?"
"On l'a vraiment fait?"
Tanık koruma listesinin çalınmasıyla zamanlaması tesadüf olamaz.
Et avec la liste de protection des témoins à l'air libre, Le moment n'est pas une coïncidence.
Reddington, Harem'in açık artırmada 6 milyona sattığını söylüyor.
Reddington dit que le Harem l'a vendu pour 6 millions de dollars.
Seni yukarı çıkarıp kıçını tekmelememek için bana iyi bir neden söyle.
Donnez-moi une bonne raison Je ne devrais pas te prendre à l'étage en ce moment et te botter le cul.
Bir olasılık sözleşmesi mi?
Un accord d'éventualité?
Kılavuzlarımızın en uzak köşesinden başlayacağız içeriye doğru gideceğiz ve sonra ortada buluşacağız...
On va démarrer à l'endroit le plus éloigné de notre grille, remonter dans cette direction, et se rejoindre au milieu pour examiner chaque mètre carré.
İşçiler tertibatı düzgün sıkıştırmamışlar dolayısıyla duman havayı yoğunlaştırıyor ki bu da elektrik sinyallerinin işleyişini zora sokuyor.
Les employés n'ont pas serré les fixations correctement, donc les fumées ont rendu l'air plus dense, ce qui rend plus difficile le fonctionnement des signaux électriques. On doit quitter ce bateau.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]