Mesele o değil Çeviri Fransızca
410 parallel translation
Mesele o değil canım.
Ce n'est pas ça, chéri.
Mesele o değil.
Ce n'est pas la question.
Hayır, mesele o değil Bayan Alison. Karavan için gelmemişti.
Il n'en veut pas, Mlle Alison.
Mesele o değil.
C'est pas la question.
Mesele o değil.
Pas dans ce sens.
- Mesele o değil bayan.
- Ça n'a rien à voir.
Sevgilim, mesele o değil.
Il ne s'agit pas de ça, chéri.
- Mesele o değil.
- Là n'est pas la question!
Belki, belki, fakat mesele o değil.
Peut-être, mais ce n'est pas la question.
Mesele o değil, sen Burnsy değilsin.
Justement, tu ne l'es pas.
Hayır, mesele o değil.
C'est pas ça.
- Mesele o değil.
- C'est pas ça.
Hayır, mesele o değil.
Non, ce n'est pas ça.
Mesele o değil.
Ce n'est pas ça.
Şöyle söyleyeyim mesele o değil!
La question n'est pas là!
Mesele o değil.
L'argent, ce n'est pas le problème.
Mesele o değil ki!
Ce n'est pas le problème.
- Hayır, mesele o değil.
Non, ce n'est pas ça.
Dinle, Tom birkaç gün sonra buradan ayrılacağını biliyoruz, mesele o değil.
Tom, on sait tous que tu pars bientôt. Là n'est pas la question.
Mesele o değil de sadece beni bilirsin, yaşayan canlılarla aram yoktur.
Non, tu sais... c'est que je ne suis pas super avec les êtres vivants.
Mesele o değil.
Là n'est pas le problème.
Mesele o değil.Speke ailesi tarafından görevlendirildim.
Ce n'est pas ça. Je suis mandaté par la famille Speke.
Hayır, mesele o değil.
Pas comme ça, putain.
Ama tek mesele o değil.
Mais je crois que la question n'est pas là.
- Yo, hayır.Mesele o değil.
- Non, non. Ce n'est pas ça.
Mesele o değil.
- Là n'est pas la question.
- Mesele o değil.
- Je ne parle pas de ça!
- Mesele o değil!
- Ce n'est pas le problème.
Mesele o değil.
C'est pas le problème.
Ama biliyorsun, mesele o değil?
Mais son intérêt est ailleurs.
- Mesele o değil.
- Mais non.
Hayır, mesele o değil.
- Pour quoi faire? C'est pas le problème.
Mesele o değil.
C'est pas lui la question.
Mesele o değil.
Ce n'est pas ça du tout...
Mesele o değil. Bu tamamiyle... şu an bana öyle bir şey sordun ki, demek istediğim, bana biraz süre tanımalısın, tamam mı?
Mais... tu me balances ça, là...
Mesele o değil.
Ce n'est pas ce que c'est, mec.
- Yanlis anladin, mesele o degil.
Vous vous méprenez.
Mesele o kadar basit değil.
Trop simple.
O henüz Katolik değil. Ama dönebilir. Mesele bu işte.
Il se peut qu'elle opte pour ma religion.
Mesele o küçük hanım değil, mesele sensin.
Il ne s'agit pas d'elle, mais de toi!
- Mesele o değil.
Pardon?
Bu o kadar da büyük bir mesele değil Kelly.
J'ai un peu peur. - T'en fais pas, c'est rapide.
Beni için o kadar büyük bir mesele değil Reinhold. Neden olsun ki?
Moi, je n'y vois aucun inconvénient.
- O kadar karışık bir mesele değil.
- C'est pas si compliqué.
Mesele bu, değil mi? O daha iyi yapıyor.
C'est ce que tu lui reproches.
Mesele ben değil, o!
Ça n'est pas moi le problème, c'est lui!
Sizin yaşınızda biri için uygun bir hükme varmak o kadar kolay bir mesele değil.
On ne condamne pas un homme de votre âge à la légère.
Mesele bir şarkı veya o şarkı değil!
Les gens nous laissent la voie libre.
O kadar da büyük bir mesele değil.
C'est pas grave.
- Mesele o değil.
Peu importe.
O kadar da büyük bir mesele değil.
Ce n'est rien.
o değil 411
o değildi 47
o değil mi 26
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
o değildi 47
o değil mi 26
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154