English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ N ] / Ne vardı

Ne vardı Çeviri Fransızca

11,465 parallel translation
- Listede ne vardı biliyor musun? - Ne?
Tu sais ce qui était sur la liste?
Ve elinizde ne vardı?
Et qu'est-ce que vous aviez déjà?
Yani, ne vardı eld?
Ok, et qu'est-ce qu'il avait?
Bizi ziyafetten kaldırıp getirecek kadar acil ne vardı anlayamadım.
Je ne vois pas en quoi celà est urgent au point de nous demander d'abandonner la fête.
Bil bakalım ne vardı?
Devine quoi?
Üniversite kazanma stresinden daha sinir bozucu ne vardır?
Qu'est-ce qui est plus stressant que d'aller à la fac?
İçinde ne vardı?
Il y avait quoi dedans?
Hayır, ne vardı?
Qu'y a-t-il?
Evet. Başka ne vardı ya?
Quoi d'autre...
Geçen hafta parkta ayarladığımız kızın nesi vardı?
Qu'est-ce qui ne va pas avec la fille du parc de la semaine dernière?
Kraliyet Muhafızı, Rus Elçisi'ne ateş etti. Rusların bizim törenimizde ne işleri vardı ki?
Qu'est-ce que les Russes fichaient à notre cérémonie?
Bilmiyorum ama belli ki aranızda... bir şey var veya vardı.
Je ne sais pas mais visiblement il y a quelque chose entre vous deux, ou il y a eu.
Ama öldüğünü düşündüğümde, öfkemi yöneltebileceğim tek bir kişi vardı.
Mais quand j'ai cru qu'il était parti, il ne restait plus qu'une personne à blâmer pour tous ces morts.
Onu öldürme fırsatım vardı, ama öldürmedim.
J'ai eu une chance de le tuer et je ne l'ai pas fait.
Çünkü çekip gidemeyeceğin bazı şeyler vardır Johnny.
Il y a certaines choses que tu ne peux pas fuir, Johnny.
Eric'te onların ne işi vardı bilmiyorum ama onun değiller.
Je ne sais pas pourquoi Eric les avait, mais ce ne sont pas les siens.
Tekrar soruyorum, Profesör, son el ortada ne kadar para vardı?
Donc je vous le redemande professeur, combien d'argent il y avait dans le pot final?
Hepinizin plan hakkında fikri vardı, plan oluştu şimdi ise bir takım olmanız lazım.
Il ne s'inscrit pas avec vous? Vous aviez tous des idées sur le plan, ça vient ensemble, et nous devons être une équipe.
Her ne oluyorsa seninle fazlasıyla alâkası vardı.
Quoi qu'il se passe celà a affaire avec toi.
Ne yazık ki, borç tahsildarınızın hassas bir dengesi vardı.
Malheureusement, votre agent de recouvrement a eu un sursaut sentimental.
O yemek de bu da vardı ama Cole Robert James'in evinde ne arıyormuş ki?
Il était au repas, mais que faisait Cole dans la maison de Robert James?
İkimizin de bildiğinden çok daha fazla komplo vardı.
Il y avait tellement plus de choses sur la conspiration qu'aucun de nous deux ne savait.
Pardon, ne ihtiyacınız vardı?
Je suis désolée, qu'est-ce que vous vouliez déjà?
Bir kere orada ne işin vardı?
Qu'est ce que tu faisais là bas en premier lieu?
sosyologların kontroller üstüne iki düşünce ekolü vardır : iç kontroller ki bu bizde yok keza sisteme giremiyoruz ve dış kontroller ki bu da hala bir seçenek olarak duruyor.
"Attaquer" est le maître mot- - les sociologistes ont deux écoles de la pensée sur les contrôles : les internes que nous n'avons pas car nous ne pouvons pas rentrer dans le système et les externes ce qui est encore une option.
Senin rehabilitasyonda olduğun süre boyunca ekibi kaybetmeye ne kadar yaklaştığımızın farkına vardım.
Tout le temps que tu étais en réadaptation, j'ai réalisé à quel point nous sommes passés près de perdre l'équipe.
'Sosyoloji'ye çalışmak için tek bir gecem vardı. 'Ve ne yapmam gerektiğini biliyordum.'
Je n'avais pus qu'une nuit pour réviser la sociologie et je savais ce que je devais faire.
Evet. Bunu anlamaya çalışırken burada adanın arkasında saklanıp yakıt yakıyoruz ve denizaltının ne tür planları vardır acaba diye düşünüyoruz.
Bien, et pendant qu'on se le demande, on reste là à brûler du carburant, cachés derrière cette île, en se demandant où est le sous-marin, et quels sont ses plans?
Bilmiyorum. Vardır belki.
Je ne sais pas, peut-être.
Ne işin vardı burada yahu?
Que faisiez-vous?
Bak, teknik olarak size yardım etmemem lazım ama kurallar kırılmak için vardır.
Je sais que techniquement je ne suis pas supposé aider mais les règles sont faites pour être brisées.
Oraya vardığımızda, bize ne tür bir yılan bulmamız gerektiğini söyleyebilirsiniz.
Quand nous arriverons là-bas, vous devrez nous dire quel serpent nous avons besoin de nous procurer.
- Amy'nin evde ne işi vardı?
Qu'est ce qu'Amy faisait à cet appartement?
Geçilmemesi gereken çizgiler vardır.
Il y a une limite qui ne peut pas être franchie.
Annenin durumu pek iyi değildi sağlığına kavuşması, iyileşmesi için zamana ihtiyacı vardı.
Ta mère ne se sentait pas... bien, et elle avait besoin de temps pour récupérer pour aller mieux.
Birbirlerini sevmiyor olabilirler. Ama birçok naylon şirket altında iş ilişkileri var. ya da vardı.
Ils ne s'aiment pas, mais ils font affaire.
Birkaç gündür maaş alamamıştı ve benim de sınavım vardı. Aç kalmamı istemedi.
Il n'avait pas été payé depuis plusieurs jours et j'avais un contrôle, alors il ne voulait pas que j'aie faim.
- Ama hikayemde anlatmadığım kısımlar da vardı.
- Mais il y a une partie de cette histoire - dont je ne parle pas beaucoup.
Yapabilirsin ama yapmayacaksın. bir anlaşmamız vardı değilmi, Joe?
Tu peux, mais tu ne feras pas parce que nous avons un accord, n'est-ce pas Joe?
Sana ihtiyacımız vardı, arkadaşlarının sana ihtiyacı vardı.
Tes amis avaient besoin de toi. - Je ne...
Kütüphane'de bir şeylerin yanlış gittiğini söylemediysen eminim bir sebebi vardır.
Vous aviez sûrement une bonne raison de ne rien dire au sujet de la Bibliothèque.
Ne kadar sahip olursan hâlâ içinde yer vardır.
Qu'importe combien tu crois en posséder, elle peut encore grandir.
- O zaman şu soru akla geliyor Henry'nin gecenin o saatinde burada ne işi vardı?
D'où la question... que venait faire Henry ici, si tard dans la nuit?
- Bilemiyorum ama onunla ilgili tuhaf olan bir şey daha vardı.
Je ne sais pas, mais il faisait autre chose de bizarre.
Olay yerinde ne işin vardı?
Comment êtes-vous arrivée sur la scène de crime?
Martin, ne yaparsan yap haklı gerekçeleri vardı.
Martin, quoi que tu aies fait, c'était pour une noble cause.
Eminim babanın gelememesinin önemli bir sebebi vardır.
Je suis sûr que ton père a une bonne raison de ne pas être venu.
Ben de eski dosyalardan meyve alamadım. Eğer Bayan Gutierrez'in incelediğim bir suçla bağlantısı vardıysa da not etmeyi becerememişim.
Si Mme Gutierrez avait un lien avec une de mes enquêtes, je ne l'ai pas noté.
Gerçek şu ki, buna tahmin edebileceğinden çok daha fazla ihtiyacım vardı.
Pour tout te dire, j'avais besoin de ça plus que tu ne le penses.
Binlerce sorun vardır kesin ama bu konuyu Henry'nin ya da başkasının yanında asla ve katiyen konuşamazsın.
Tu dois avoir des milliers de questions, mais tu ne peux pas... tu ne peux jamais en parler en présence d'Henry ou de quiconque.
Eh işte, birkaç kez karşılaşmışlığımız vardı ama merhaba merhaba şeklinde.
Oui, on a passé du temps ensemble, il ne parlait pas beaucoup.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]