O benim kızım Çeviri Fransızca
1,057 parallel translation
Hayır, o benim kızım, annesi polislerin peşimizde olduğunu bilmiyor.
Non, c'est ma fille. Et sa mère n'a pas lancé les flics après nous.
Yani, o benim kızım değil. Kız kardeşim.
C'est pas ma fille, c'est ma sœur.
- O benim kızım.
- Il s'agit de ma fille.
O benim kızım.
C'est ma fille.
Seni tanımıyor George ve tanımak da istemiyor. - O benim kızım. - Lanet olsun, seni tanımak istemiyorum.
Elle ne veut pas te connaître, et moi non plus.
Bud, o benim kızım.
Bud, c'est ma fille.
Phoebe! O benim kızım!
Ma petite fille!
O benim kızım.
Je n'ai qu'elle au monde.
O benim kızım.
Elle est à moi.
O benim kızım.
C'est ma nana.
- O benim kızım.
- C'est ma fille.
Çünkü o benim kızım, gurur ve neşe kaynağım.
C'est mon soleil, ma vie.
O benim kızım!
C'est ma fille!
Kim olduğundan haberi bile yok! O benim kızım!
C'est ma fille!
- Niye? - O benim kızım.
Pourquoi ça?
O benim kızım.
Comment pourrais-je partir?
- O benim kızım.
C'est ma poupée.
Ama o benim kızım değil.
Mais c'est pas ma fille!
O benim de kızım Nancy.
C'est ma fille aussi, Nancy.
O benim kız arkadaşım değil.
Ce n'est pas ma copine.
Hayır. Ama eğer benim zıttım olan... kişilerden etkileniyorsa... ben ona yönelirken o bana yönelmiyorsa... ve aşkıma duyduğum inanç yıkılırsa... o halde onu sevmeyi bırakırım.
Non, mais si elle est fondamentalement attirée par des gens qui sont le contraire exact de moi, si elle n'est pas cette fille que je croyais faite pour moi, comme je me crois fait pour elle,
Annemin ve benim bu dünyada 15 yıl önce Afrikaya giden ve....... o günden beri gönderdiğimiz yılbaşı kartları ve fotoğraflara karşılık ondan tek bir haber bile alamadığımız amcam Ralph Smith dışında hiç akrabamız kalmamıştı.
Ma mère et moi... Nous nous sommes retrouvées sans parents, à part un oncle, Ralph Smith, parti vivre en Afrique il y a quinze ans. Nous sommes sans nouvelles de lui depuis ce temps, malgré nos cartes de Noël et de Nouvel an.
Seni Charlene'le tanıştırayım sekreterim, arkadaşım, muhasebecim ve bu da onun kızı Renée, o da benim arkadaşımdır.
Je te présente Charlene, ma secrétaire, mon amie, ma comptable... et sa fille Renée qui est aussi mon amie.
O benim Pi kızım.
C'est ma nana.
Hey, o benim kız arkadaşım.
C'est ma nana!
O ekrandaki güzel kız benim kızım mı? Benim küçük Jane'im.
Cette merveilleuse fille, là-haut, sur l'écran... c'est ma fille, ma petite Jane.
O bir kız ve benim arkadaşım yani kız arkadaşım.
C'est une amie, et elle est pas grande. Donc une petite amie.
O benim kız arkadaşım.
C'est ma petite amie.
Buna hakkı olduğunu söyledi çünkü o benim babam, ben de onun kızıymışım ayrıca karnımı doyurup, evinde barınmamı sağlamış bu yüzden de ne isterse yapabilirmiş.
Il avait le droit de voir parce qu'il était mon père, qu'il me nourrissait et que je vivais sous son toit. Il pouvait faire ce qu'il voulait.
Ben sadece önümde duran zavallı bir insan görüyorum, sevgilisi sıkıntı içinde...... ve onu bir kasaba yolluyor! .. kendiside o sırada masum küçük kızları, benim kızım gibilerini baştan çıkarıyor.
Je vois en face de moi quelqu'un qui a mis sa partenaire dans l'embarras... et l'a envoyée à un boucher... pendant qu'il séduisait une jeune fille aussi innocente que ma fille.
Ku Klux Klan'ın plaklarımızı yaktığı... benim de satanist olmakla suçlandığım... o turnenin ardından... bir daha turneye çıkmamaya karar verdik. Bıkmıştık.
Après la dernière tournée, celle où le Ku Klux Klan a brûlé nos disques, et où on m'a pratiquement taxé de satanisme, nous avons décidé d'arrêter les tournées.
Kızım benim gururum. O bir Amerikan hukukçusu.
Ma fille j'en suis fier, c'est une avocate américaine.
Çünkü o artık benim küçük kızım.
Parce que c'est mon bébé, maintenant.
Senin hiçbir zaman bir hayalin....... olmadı ama umarım benim cüzdanımı çalan o kaçık kızıldan ayrılmışındır.
Tu n'as jamais eu de rêve, mais j'espère que tu as plaqué cette horrible rousse qui a volé mon portefeuille.
Çünkü büyük burun benim gibi sevimli, iyi, gönlü açık, başı dik, cesur bir insanda bulunur Yoksa sizlerde değil. Bunu iyice öğrenin. ... Çünkü tokatımın patlayacağı o ünsüz suratınız yoksundur gururdan, saygıdan, şiirsellikten, resimsellikten, debdebeden, parıltıdan ve nihayet burundan.
Attendu qu'un grand nez est l'indice d'un homme affable bon, courtois, spirituel, libéral, courageux tel que je suis, et tel qu'il vous est interdit à jamais de vous croire car la face sans gloire que va chercher ma main en haut de votre col est aussi dénuée, de fierté d'envol, de lyrisme, de pittoresque, d'étincelle, de somptuosité de Nez enfin que celle que va chercher ma botte au bas de votre dos.
Tess, benim yeni bir kız arkadaş bulma şansım ne kadarsa... şef olma şansım da o kadar.
Tess, t'as autant de chances de me voir dans un bureau que changer de copine.
O benim kız arkadaşım!
Je parlais à ma copine!
Eğer yemek saat 1'de dersem ve sonra oraya 12 : 40'ta gidersem o zaman bir sürü zamanımız olur ki, bu iyidir ama benim güvenmediğim şey ben buraya geldikten sonraki 20 dakikalık iş yokluğudur.
C'est parfait, mais je n'avais pas pensé aux 20 minutes d'activité abstraite qui se déroulent quand j'arrive.
O benim eski kız arkadaşım.
C'est faux.
O artık benim kızım ve mutlu olmasını istiyorum.
Aujourd'hui c'est ma fille et je veux qu'elle soit heureuse.
- Israr ediyorum, o benim kızım.
- J'insiste. C'est ma fille.
Neden? O zaman benim kızım olmayacak mısın?
T'imagines que tu cesseras d'être ma fille?
O senin oğlun, bu benim kızım.
Ouais. Ca, c'est ton fils, et ça, ma fille, l'oublie pas!
O benim eski kız arkadaşımdı, tamam mı?
- Stop. C'est mon ex.
- O benim kız arkadaşım.
- C'est ma copine.
- O benim kız arkadaşım Bonnie. Evet. - Bonnie.
Je vous en prie.
Her sene Vail'e giderdik, ve bilet paralarımızı babam öderdi ama benim şu "bağımsızlık" saçmalığını başlatana kadar ki bu işi de o yüzden kabul etmiştim zaten.
Tous les ans, on va skier à Vail, et mon père paie le billet... mais je me suis lancée dans cette idée d'indépendance... Raison pour laquelle j'ai pris ce "job".
Falkirk'de, toprağı kanlarıyla kızıla boyayan adamlar William Wallace için savaşıyorlardı ve o benim asla sahip olmadığım bir şey için savaşıyor.
Ces hommes, qui ont tant saigné à Falkirk, ont combattu pour Wallace, et il se bat, pour une chose que je n'ai jamais eue.
O benim de kızım! Avukatlarıma dilekçe yaz Tanrı'nın cezası!
- Écris à mes avocats et va te faire voir ailleurs!
O benim vaftiz kızım.
C'est ma filleule.
O sadece benim kız arkadaşım.
C'est seulement ma petite amie.
o benim 717
o benim kocam 58
o benim arkadaşım 110
o benim babam 72
o benim kuzenim 20
o benim annem 47
o benim kız kardeşim 28
o benim karım 97
o benim en iyi arkadaşım 29
o benim kardeşim 80
o benim kocam 58
o benim arkadaşım 110
o benim babam 72
o benim kuzenim 20
o benim annem 47
o benim kız kardeşim 28
o benim karım 97
o benim en iyi arkadaşım 29
o benim kardeşim 80
o benimle 34
o benim dostum 56
o benim bebeğim 25
o benim param 27
o benim oğlum 84
o benim çocuğum 22
o benim arkadaşım değil 21
o benim değil 26
o benim arabam 45
o benim babam değil 20
o benim dostum 56
o benim bebeğim 25
o benim param 27
o benim oğlum 84
o benim çocuğum 22
o benim arkadaşım değil 21
o benim değil 26
o benim arabam 45
o benim babam değil 20
o benimdi 25
o benim arkadaşımdı 19
benim kızım 51
kızım 866
kızım nerede 44
kızım mı 20
o beni seviyor 32
o bendim 77
o ben değilim 39
o ben değildim 54
o benim arkadaşımdı 19
benim kızım 51
kızım 866
kızım nerede 44
kızım mı 20
o beni seviyor 32
o bendim 77
o ben değilim 39
o ben değildim 54