O benimle Çeviri Fransızca
3,485 parallel translation
O benimle ilgilendi.
Et il a pris soin de moi.
O benimle burada kalır ;
Il peut rester ici avec moi ;
O benimle kalıyor- - hep.
Il reste avec moi... toujours.
Biraz ara verme zamanı. O benimle güvende olur.
Il sera en sécurité avec moi.
Burt, o benimle bütün hayatım boyunca ilgilendi. Onu benden almalarına izin vermeyeceğim.
Elle s'est occupée de moi toute ma vie, je les laisserai pas l'emmener.
O benimle birlikte.
Il est avec moi.
Eğer param sizde değilse o zaman, sadece benimle anlaşmak zorunda kalmayacaksınız.
Si vous n'avez pas mon argent d'ici là, vous n'aurez pas seulement affaire à moi.
O davada altı yargıç daha benimle hemfikirdi.
J'ai voté avec six des autres sur celui-là.
Benimle böyle konuşmaya izni olan tek kişi o.
C'est la seule à qui je permet de me parler comme ça.
O hava durumu sunucusu, gerçekten benimle konuşmak istemişti.
La dame de la météo, elle voulait me parler à moi.
Eski çevremde benimle konuşan bir tek o kaldı.
C'est le seul de mes proches à encore me parler.
Billy Chambers, o zavallı ölü kız ve sizin aranızda nasıl bir ilişki varsa bunun benimle bir ilgisi yok ve ilgisi olmamasını da istiyorum.
Quel que soit le ménage à trois que Billy et vous aviez avec cette pauvre défunte, ce ne sont pas mes affaires, et je ne veux pas m'en mêler.
Eğer buraya benimle buluşmak için gelmediysen Neden geldin o zaman?
Qu'est ce que tu fais là?
Ve sen o gece benimle mi beraberdin...
Je t'ai dit qu'on avait rompu!
Turell Baylor meselesini halletme şeklimle ilgili bir sorunun vardıysa, niye o zaman gelip benimle konuşmadın? - Şef bunu yaptım.
Si vous aviez un problème avec la façon dont on avait négocié avec Turell Baylor, pourquoi ne pas l'avoir dit avant?
Evet, benimle burada biraz takıl, o çiftlerden birkaçıyla tanış.
Ouais, reste ici avec moi pour rencontrer ces couples.
O yüzden şimdi otele döneceğim ama benimle yemeğe çıkarsan da çok minnettar olurum Jill.
Je m'en vais à l'hôtel, mais je t'en serais reconnaissant si tu acceptais de dîner avec moi.
Sence o hiç benimle kale yapar mıydı?
Tu penses qu'il a déjà construit un château avec moi?
- Hayır o anın heyecanıyla, "Evet, işte böyle!" falan denir "Benimle evlenir misin?" denmez.
Non, le chaleur de l'action c'est,'oh oui, comme ça,'et non pas'veux-tu m'épouser'?
Ben hep tuvalet köşelerinde yaşayan o kızın ölmüş ve gömülmüş olduğunu düşünüyordum. Ama o hep benimle beraberdi, içimdeydi. Ve şimdi kontrolü ele alıyor.
Je croyais que cette fille qui venait des toilettes marécageuses d'une crique était morte et enterrée, mais elle a toujours été en moi, et maintenant elle prend le dessus.
O yüzden benimle evlenir misiniz?
Veux-tu m'épouser?
Birincisi, eğer benimle bir kere daha konuşursa o kuklayı öldüreceğim.
Zing! Premièrement, je vais tuer cette marionette si elle me parle encore.
Bir daha saldırmayayım diye benimle evlenmeye bile hazır o.
J'ai ce jerk mert pré à se marier avec moi Si je ne lui sers pas un autre cocktail.
- O halde sen benimle geliyorsun.
Alors tu viens avec moi.
Lucy benimle birlikte Bletchley'deydi. O yüzden bu şeyleri anlar.
- Lucy était à Bletchley, elle sait de quoi il s'agit.
Benimle gel o zaman.
Voyage avec moi alors
Benimle hâlâ görüşen bir tek o kaldı.
Il était le seul qui parlait toujours de moi.
Hayır, o anın heyecanıyla, "Evet, işte böyle!" falan denir "Benimle evlenir misin?" denmez.
Non, la chaleur du moment c'est "Ooh, ouais, comme çà." et pas "veux-tu m'épouser?"
O zaman bunları benimle yaşamış olurdun. Ama...
Car alors, tu l'aurais vécu avec moi, mais, uh...
O zaman benimle birlikte salona gel, ve bunu masaj yaparken konuşalım, şirketten.
Alors pourquoi vous ne reviendriez pas au Rub avec moi, et nous parlerons de ça après un massage, pour la maison?
O, bütün bu zaman boyunca benimle birlikteydi.
Elle, euh, elle a été avec moi tout le temps.
- O zaman benimle konuşmadı ama sonra beni bulup bu mektubu sana iletmemi rica etti.
Elle a refusé de me parler, mais depuis, elle est venue me voir et m'a demandé de vous livrer cette lettre.
Benimle birlikte sosyeteye tanıtılmıştı, o zamanlar Laura Dunsaney'di.
Laura Dunsany et moi étions au même Bal des débutantes.
Bana kafayı yemişsin de, ama bu olay hakkında düşünürsen, benimle o farklı değiliz.
Tu sais, tu peux me traiter de fou, mais lui et moi ne sommes pas si différents que ça, si tu y regardes de plus près.
Kişisel anılarımı yazıyorum, o yüzden benimle ilgili olmaları gerekiyor.
Et bien, j'écris des textes personnels, donc ils doivent être à propos de moi.
O çocukken geldi ve "Benimle gel," dedi. O da, "Tamam," dedi.
Il est apparu quand elle était petite, et a dit "Oh, viens avec moi"
Carl, bir kadina onu sevdigin soylersen, ve o da sana geri soylemezse, senin bir sonraki cumlen, Benimle evlenirmisin? Olmamali!
Si tu dis "je t'aime" à une femme et qu'elle te le dit pas en retour, tu ne poursuis pas avec "veux-tu m'épouser?".
Dur, benimle o.
Oh, attends. Il est avec moi.
Çünkü o bir gay, ve benimle beraber oluyor.
Parce qu'il est gay et il couche avec moi.
Bir bakıma o... o, benimle de ilgilendi..
Dans un sens il a pris soin de moi.
- Çünkü o benimle takılmayı bıraktı.
Elle a arrêté de prendre mes appels pour des plans cul.
O kadar İtalyanca ile benimle dalga mı geçiyor?
En italien, en plus. Il se moque de moi.
O halde Cuma gecesini benimle takılarak geçirmek için müsait olacaksın.
Super StillBelievin Club
- O zaman en azından benimle yürü.
Alors accompagne moi à la sortie.
- Hayır, tabii, anlıyorum ama benimle bu konuda hiç konuşmuyor, o yüzden...
Non, bien sûr, Je sais ça, mais, euh, elle ne veut pas me parler de ça, donc...
O halde Nebula 9 maratonunu benimle birlikte izleyeceğine söz ver.
Alors promets-moi de regarder un marathon Nebula-9 avec moi.
Tamam. İstediğim kişiyle yatma hakkım var ama o da artık benimle konuşmuyor veya yaşamıyor.
Je peux coucher avec qui je veux, mais elle veut plus me parler ou vivre avec moi.
O ucuz çikolatayı benimle lüplettin, şimdi de pahalısını aldırıyorsun bana.
Mais tu m'as délibérément donné les moins chers et maintenant tu veux les plus chers.
Bundan hoşlanmadıysan, o zaman evlen benimle.
= Si tu ne veux pas, alors épouse-moi. =
O kıçını mahkeme salonuna sürükleyince jüri de benimle aynı fikirde olacak.
Je n'ai pas envie d'être poli avec toi. Tu m'as menti.
O da benimle evli.
Elle est mariée avec moi.
benimle evlenir misin 227
benimle 208
benimle kal 183
benimle gelir misin 93
benimle gel 1086
benimle dalga geçme 73
benimle dalga mı geçiyorsun 112
benimle gelmek ister misin 76
benimle gelecek misin 33
benimle konuş 44
benimle 208
benimle kal 183
benimle gelir misin 93
benimle gel 1086
benimle dalga geçme 73
benimle dalga mı geçiyorsun 112
benimle gelmek ister misin 76
benimle gelecek misin 33
benimle konuş 44
benimle misin 69
benimle geleceksin 33
benimle gelin 469
benimle dans eder misin 39
benimle mi 112
benimle dans et 46
benimle oyun oynama 79
benimle dalga geçiyorsun 44
benimle gelsene 17
benimlesin 23
benimle geleceksin 33
benimle gelin 469
benimle dans eder misin 39
benimle mi 112
benimle dans et 46
benimle oyun oynama 79
benimle dalga geçiyorsun 44
benimle gelsene 17
benimlesin 23