Oldukça fazla Çeviri Fransızca
929 parallel translation
Ama oldukça fazla onarıma ihtiyacı olacağını tahmin ediyorum.
Mais j'imagine qu'elle a besoin d'être complètement restaurée.
Tek bir adam için oldukça fazla yaygara kopardılar.
Tout ce ramdam pour un homme! Pourquoi l'a-t-on arrêté?
Altı milyon Dolar, her dilde oldukça fazla ses çıkarır.
Six millions de dollars, ça va faire beaucoup de bruit.
Oldukça fazla.
- J'ai dû lui payer 200 francs.
- Oldukça fazla.
Souvent.
Ön kesiminde osteodermi oldukça fazla.
Ostéodermie considérable dans la région frontale.
Bunlardan oldukça fazla sattık. - Gerçekten mi?
Nous en avons vendu pas mal, surtout a des femmes.
Oldukça fazla boya kokusu, efendim.
Quelle odeur de peinture!
Hem de oldukça fazla!
J'ai la diarrhée.
Evimizin gerçek değeri nedir, Pam? Oldukça fazla ha?
Quel bonheur, cette maison!
Suzie sizden oldukça fazla bahsetti.
Susie m'a parlé de vous.
Susan sizden de oldukça fazla bahsetti.
Elle m'a parlé de vous. - Maman!
Bu oldukça fazla bir kilo.
pour un cheval. Votre avis?
- Oldukça fazla.
- Non sans raison.
Son birkaç senedir oldukça fazla kullandım.
- J'ai beaucoup tiré récemment.
Aşağıda oldukça fazla katılımcı var.
Alors?
Oldukça fazla bir miktar elinizde kalmış, değil mi?
Ce qui fait qu'une bonne quantité est perdue.
Kaç tane subayımız var? Oldukça fazla.
- Combien d'officiers avons-nous?
- Bilirsiniz, oldukça fazla para harcarım.
- Vous? - Je dépense beaucoup d'argent.
Oldukça fazla para harcadım amirim para konusunda çok iğneleyici olabiliyor özellikle de sizden beklenileni yapmakta başarısız olursanız.
J'ai beaucoup dépensé. Et mon chef peut-être très sarcastique sur l'argent que l'on dépense. Surtout quand on revient bredouille.
İnsanoğluna ait basit eşyalara, oldukça fazla değer veriyorsunuz.
Vous donnez trop de valeur aux plus mesquines des denrées humaines.
Oldukça fazla yedim. Sağ olun.
J'ai déjà trop mangé.
Bu para çit teli için oldukça fazla.
Et puis le transport est élevé.
Bu doğru, çok güzel olanları, oldukça fazla.
Mais oui, Helen! Des belles! Et des quantités de belles!
Düşünmeden söylemek zor, ama oldukça fazla var.
A brûle-pourpoint, c'est difficile. Mais des tas!
İncil okuyan biri olarak, oldukça fazla dua ettim.
A mon humble façon j'ai beaucoup prié.
Bunlar yüzünden her yıl oldukça fazla sayıda insan ölüyor.
Ces petites bêtes tuent un bon nombre de personnes chaque année.
Ayrıca, geçen cuma da oldukça fazla kazandım.
J'ai beaucoup gagné vendredi dernier.
Warnley'de oldukça fazla iyi kız var, aynı zamanda güzel olanlar da.
Il y en assez de charmantes à Warnley.
Buraya oldukça fazla cephane yığmışlar.
- lls ont un vrai arsenal là-dedans.
Bugünlerde oldukça fazla alıyorum galiba, değil mi?
J'en consomme beaucoup ces derniers temps.
Sizin gibi düşünmeyenler oldukça fazla.
Tout le monde ne partage pas cet avis.
Yaşlılığında oldukça fazla yakınıyorsun.
Tu récrimines beaucoup, dans ta vieillesse.
" Amacına ulaşmak için işkence, zehir hatta oldukça fazla olduğu söylenen cinsel yeteneklerini kullanır.
" Pour parvenir à ses fins, elle utilise la torture, le poison... et ses charmes, qui sont tout-puissants.
Bir kişinin tellerden geçmesi hatta kaçması mümkün olabilir, oysa işin doğrusu bu kampta sizden başka kaçmaya çalışan oldukça fazla sayıda insan var.
un homme peut, certes, franchir les barbelés, mais il y a une foule de candidats à l'évasion dans ce camp.
- Oldukça fazla.
- Non, j'en doute.
Oldukça fazla.
Assez grande.
Oldukça fazla ödedim ama dayanamadım.
Je l'ai payé trop cher mais je n'ai pas pu résister.
Alpler'in altında daha fazla Alpliler var. Oldukca saçma.
Derrière les Alpes, il y a encore les Alpes, c'est simple.
Fazla mesaileri de olan, oldukça iyi bir iş var. Dinleyin gençler! Peşinden koşun!
Les gars, il y a une place à prendre, une bonne petite place, un bon boulot, avec des heures supplémentaires.
Oldukça zorlu olacak. Ama fazla abartma.
mais ne vous surmenez pas!
Güzel. Baba ocağına dönmekten daha fazla isteyeceği şey olmadığı konusunda oldukça eminim.
Elle aimerait tant revenir à la maison!
Oldukça iyi yazıyor. Birazcık yağladım. Onu fazla yağlamadım ki rehin verebilesiniz.
Et je ne l'ai pas huilée pour que vous puissiez la mettre au clou.
Daha fazla senin insanları aşağılamanı dinlemek istemiyorum. Üzgünüm ama yaşadığımız dünyanın ve insanların oldukça uygar olduğunu düşünüyorum.
Mais je préfère ne plus entendre votre mépris pour l'humanité et pour les normes d'un monde que je trouve civilisé.
Oldukça fazla kişi var.
Ça fait beaucoup de monde.
Kardeşimin beni oldukça durgun ve biraz da dar görüşlü biri olduğumu düşündüğünü biliyorum, fakat bu dil televizyon için çok fazla içten.
Je sais que mon frère pense que je suis pas rigolo et un peu prude, mais ce language est trop direct pour la télévision.
İşe başladığında oldukça sık geliyordu, ama son aylarda pek fazla değil.
Assez souvent au début, mais pas les derniers mois.
Önceki konuşmacılar oldukça güzel noktalar değindiler. Ekleyecek çok fazla bir şey de kalmadı.
Ceux qui ont parlé avant moi ont été très éloquents et je n'ai rien à ajouter.
Ve dışarı çıkana kadar, ondan benden daha fazla hoşlanmayacaksın ki bu da oldukça fena.
Quand tu en sortiras, tu la regretteras autant que moi. Sois-en sûr.
Benden oldukça fazla nefret ediyor olmalı.
Il doit me haïr au plus haut point!
Oldukça fazla yaptım.
- Tu as plutôt intérêt.
fazla 31
fazlasıyla 93
fazla vaktim yok 53
fazla kalamam 17
fazla vaktimiz yok 83
fazla bir şey değil 55
fazla bir şey yok 26
fazla değil 199
fazla kalmayacağım 18
fazla zamanım yok 54
fazlasıyla 93
fazla vaktim yok 53
fazla kalamam 17
fazla vaktimiz yok 83
fazla bir şey değil 55
fazla bir şey yok 26
fazla değil 199
fazla kalmayacağım 18
fazla zamanım yok 54
fazlası var 17
fazla sürmez 57
fazla zamanımız yok 113
fazla uzun sürmez 79
fazla uzun sürmeyecek 16
fazla yaklaşma 16
oldukça 284
öldük 27
oldukça güzel 42
oldukça iyi 200
fazla sürmez 57
fazla zamanımız yok 113
fazla uzun sürmez 79
fazla uzun sürmeyecek 16
fazla yaklaşma 16
oldukça 284
öldük 27
oldukça güzel 42
oldukça iyi 200