English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ F ] / Fazla zamanımız yok

Fazla zamanımız yok Çeviri Fransızca

688 parallel translation
Fazla zamanımız yok.
On n'a pas le temps.
Bu kestirme bir yol, ama fazla zamanımız yok.
C'est un raccourci, mais nous avons peu de temps.
Haydi, Tarzan bekliyor. Çok fazla zamanımız yok.
Viens, Tarzan attend, le temps presse.
Phillip, fazla zamanımız yok.
Phillip, on n'a pas beaucoup de temps.
Fazla zamanımız yok, o yüzden dinle.
Le temps presse...
Çok fazla zamanımız yok.
Et nous sommes pressées.
Mesele şu ki fazla zamanımız yok!
La question, c'est qu'on n'a pas le temps!
Fazla zamanımız yok, Mingo. Kimin yaptığını söyle!
Le temps presse, dis-nous qui c'est.
Fazla zamanımız yok, Mingo.
Vite! Qui l'a fait?
Fazla zamanımız yok.
Le temps presse.
Fazla zamanımız yok, toplanmalıyız.
Faisons vite nos bagages.
Fazla zamanımız yok.
On va peut-être manquer de temps.
Unutmayın fazla zamanımız yok efendim.
Je suis pressé.
- Fazla zamanımız yok. - Bu salıverme formu.
- Le temps presse, voici le papier.
Fazla zamanımız yok.
Nous avons peu de temps.
Şimdi, ihtiyacımız olan malzemeyi kapının önüne taşıyacağız. Başlayalım. Fazla zamanımız yok.
Vous trouverez la marchandise près de la porte.
Malzemeleri almak için tekneye dönüyorum. Fazla zamanımız yok.
chercher l'équipement sur le bateau on perd trop de temps
Fazla zamanımız yok.
Mais si tu veux vivre, tu dois mettre cette blouse.
Çabuk oyna. Fazla zamanımız yok.
Joue vite, le temps presse.
- Fazla zamanımız yok.
- Nous avons très peu de temps.
Şimdi dinle. Fazla zamanımız yok.
Écoutez, nous n'avons plus beaucoup de temps.
Kaybedecek fazla zamanımız yok.
On n'a pas de temps à perdre.
Çok fazla zamanımız yok.
Nous n'avons pas beaucoup de temps.
- Fazla zamanımız yok.
- Nous n'avons pas beaucoup de temps.
Tamam, fazla zamanımız yok.
On n'a pas beaucoup de temps, alors écoutez bien.
Fazla zamanımız yok
Le temps presse
Korkarım fazla zamanımız yok. Maddi konuları konuşmamız gerekiyor.
Puisque nous n'avons que peu de temps, j'ai peur qu'il faille aborder le sujet des honoraires.
- Bay Rearden, fazla zamanımız yok.
- M. Rearden, nous n'avons pas beaucoup de temps.
Çok fazla zamanımız yok. 15 dakikamız var.
Dépêchons, nous n'avons que 1 5 minutes.
- Daha fazla zamanımız yok.
- On n ´ a plus Ie temps.
Fazla zamanımız yok.
Nous n'avons pas beaucoup de temps.
Fazla zamanımız yok. Söylenecek çok şey var, en iyisi yola çıkalım.
On n'a pas beaucoup de temps... et on a trop de choses à se dire, alors partons!
- Haklı, fazla zamanımız yok.
- Elle a raison, on n'a pas le temps.
Fazla zamanımız yok Nick.
Nous n'avons pas beaucoup de temps.
Fazla zamanımız yok.
- Nous n'avons pas beaucoup de temps.
Fazla zamanımız yok.
- Dommage. Pas le temps non plus.
Onları hikayenin gerçek olduğuna inandırmak zorundayız ve fazla zamanımız yok.
Il faut les convaincre que votre histoire est vraie.
Brenda, fazla zamanımız yok.
Brenda, nous n'avons pas beaucoup de temps.
Fazla zamanımız yok. - Ben.
- Plus beaucoup de temps.
Fazla zamanımız yok!
On est en retard!
Çok fazla zamanımız yok.
Le temps presse!
O halde işe koyulalım. Fazla zamanımız yok.
Au travail Le temps nous manque.
- Nereden başlayacağımızı bilmiyoruz. - Çok fazla zamanınız yok.
Mais nous ignorons qui était le mort et le mobile du crime.
- Bir saatten fazla zamanımız yok.
- Nous avons moins d'une heure.
Bakın bayan, fazla zamanımız yok.
On n'a guère de temps.
Ben de size çok sabırlı davrandım Bayan Wright, ve gerçekten, bu mantıksız teoriler için daha fazla zaman yok.
J'ai été très patient avec vous, Mlle Wright. Et croyez-moi, je n'ai plus le temps pour ces théories absurdes.
Pekala, işe koyulun fazla zamanınız yok.
Un mage puissant et les guerriers valeureux qui m'aideront dans mon entreprise.
kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanımız kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki artık kendini... artık kendini bizden say!
C'est la maison Considère-toi chez toi Considère-toi de la famille On t'a pris en sympathie On va bien s'entendre
- Fazla zamanımız yok.
- Nous sommes sur la corde raide.
Bak, fazla zamanım yok. O kız beni Robin'e götürebilir.
Elle me conduira à Robin.
O zaman fazla vakit yok... çünkü kızım bu evin bir yerlerinde ve canlı.
Alors, nous avons peu de temps, car ma fille est vivante dans cette maison.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]