Oldukça kötü Çeviri Fransızca
672 parallel translation
Pekala. - Spaulding de oldukça kötü.
C'est déjà assez dur d'être Spaulding.
Sizin açınızdan bile oldukça kötü göründüğünü kabul etmelisiniz.
Ça vous aurait semblé suspect.
Bir süredir Bullock hisselerinin oldukça kötü durumda olduğunu biliyordum.
Je sais depuis un moment que vos affaires vont mal.
Durum benim için oldukça kötü. Vurulmam muhtemel galiba.
Je risque d'être fusillé.
Ölü bir adamı şahit göstermenin oldukça kötü göründüğünü biliyorum, ama gerçek bu.
Un témoin mort c'est faible, mais c'est la vérité!
- Lawson'un durumu oldukça kötü.
- Lawson est bien amoché.
Bu oldukça kötü olurdu.
Ce ne serait guère pratique.
Oldukça kötü bir hâlde, değil mi?
Plutôt sale, non?
Ve sen de çok iyi biliyorsun ki Almanca dersinden sonra oldukça kötü görünüyorum.
Je sais. Tu es absurdement négligent pour tes invitations.
Evet, zavallı Bunbury'nin sakatlığı oldukça kötü.
Pas l'ombre d'un concombre au marché ce matin, monsieur.
Üzgünüm ki oldukça kötü bir durum. Veterinerden bu ilacı kolay içilebilir hale getirmesini istemem gerekiyor.
Je demanderai au veterinaire de le rendre plus doux au palais.
Bizim İngiliz havasının oldukça kötü olduğunu biliyorum ama bazen şanslı olduğumuz zamanı fark etmiyoruz.
Notre climat d'Angleterre est inclément, mais nous avons de la chance.
Bu gece yayın oldukça kötü görünüyor.
La réception semble plutôt mauvaise ce soir.
- Oldukça kötü.
- Vraiment grave.
- Oldukça kötü.
Oui, assez mal.
Bay Cady'yi buranın yerleşmek için oldukça kötü bir yer olduğuna... ikna etmek için yasal yollar olduğunu da unutma.
Souviens-toi qu'il y a des manières légales de convaincre M. Cady... que ce pourrait être pour lui un endroit misérable où vivre.
Oldukça kötü bir haber aldım.
Je viens d'apprendre des nouvelles plutôt mauvaises.
Duydugu zaman oldukça kötü davranmis.
Et il a réagi vachement mal, quand il l'a appris.
Oldukça kötü.
Assez mal.
Ailesi olan bir müfettiş söz konusu. Ve oldukça kötü yaralandı.
J'ai un agent avec une famille, il est sérieusement blessé.
Sahibi her kimse oldukça kötü durumdaymış Takma diş kullanmış.
Quel qu'il soit, leur propriétaire était en mauvaise santé. Il portait des fausses dents.
Oldukça kötü yaralanmış.
Il pisse le sang.
Oldukça kötü durumda.
Elle est très affligée.
Amerika televizyonlarının zalim yönü, her ne kadar bu da oldukça kötü olsa da, her şeyi reklamlarla kesmesi değil, eninde sonunda bütün programların reklama dönüşmesidir.
"Ce qui rend cette télévision inhumaine, " ce n'est pas qu'elle morcelle tout " et interrompe tout par de la publicité,
Ziyaret için oldukça kötü bir zaman seçmişsiniz, Komiser.
Le moment n'est pas approprié pour une visite.
Az önce başımdan oldukça kötü şeyler geçti.
Moi aussi, j'ai eu des problèmes.
Oldukça kötü kanıyor.
Il saigne pas mal.
Lord Frith, biliyorum bize her zaman dikkat ettin ve fazlasını istemek oldukça kötü.. ama halkım tehdit altında.
Seigneur Frith, je sais que tu nous as bien protégés et qu'il est mal de te demander davantage, mais mon peuple est en grand danger.
Beni son gördüğünde, oldukça kötü bir...
La dernière fois qu'on s'est vus, j'étais dans un piteux...
Okulunda oldukça kötü bir ünün var.
A l'institut, nous avons mauvaise presse.
Son zamanlarda oldukça kötü şeyler yaşadı.
Elle a traversé une mauvaise période.
- Hepsi oldukça kötü. - Matt...
Et c'est pas mieux où on connaît pas!
- Oldukça kötü.
- Pas brillant.
Oldukça kötü bir adam olmalı.
C'est un type dangereux. Non, pas du tout.
Annem öldükten bir kaç hafta sonrasıydı. Oldukça kötü bir haldeydim.
Après la mort de ma mère, j'étais dans un plutôt sale état...
Yollar oldukça kötü durumda, değil mi?
Avec raison.
Bu çok kötü oldu. Gerçekten oldukça hoşunuza giderdi.
Tant pis. je crois que ça vous aurait plu.
İşler oldukça kötü gitti.
Oui!
Babası kötü biri değil, çok kibar. Oldukça haysiyetli ve yumuşak bir kalbi var.
Son père est très gentil, il a de bonnes manières, il est assez distingué et très doux.
Ya çok kötü bir yalancısın ya da adamın hisleri oldukça kuvvetli.
Ou tu mens mal ou M. Craster est intelligent.
Burada silahla yaralanmış bir adam var. Oldukça kötü.
Oui... une blessure par balle...
Aslında, şimdi sen bahsedince düşündüm de, kendi çapımda oldukça kötü biri oldum.
C'est un plaisir de vous voir.
Oldukça haklısınız. İhtimaller çok kötü.
Bien, dans ce cas, allez voir Minarii pour débarquer nos prisonniers.
Fiziken kötü durumda bir adam için oldukça iyi yarışıyor.
Il ne s'en tire pas mal pour un type fatigué...
Tadı kötü değil, oldukça iyi.
Le gout n'est pas si mauvais, c'est assez bon.
İç mekanlarda ve kötü hava şartlarında oldukça kullanışlı.
Utiles aussi dans les lieux mal aérés.
Yarısı kadar bile kötü değil. Gerçekten oldukça zevk alacağını düşünüyorum.
Je pense que vous allez aimer.
Oldukça kötü.
Qu'est-ce qui a provoqué ça?
Oldukça kötü olduğunu duydum.
J'ai entendu dire que ça devenait malsain.
Her ikiside gerçekten kötü üşütmüşler... ve onları uyutmak için oldukça uğraştım... bu yüzden lütfen onları uyandırma.
Ils se remettent tous deux d'un mauvais rhume... et j'ai eu un mal fou à les faire s'endormir... alors, essayez de ne pas les réveiller.
Kötü'nün sonu oldukça iyi oldu.
Le Mal... c'est assez bien comporté.
kötü 450
kötü çocuk 26
kötüsün 16
kötüyüm 22
kötülük 29
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü çocuk 26
kötüsün 16
kötüyüm 22
kötülük 29
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü olmuş 26
kötü günde 30
kötü bir gün geçirdim 16
kötü bir rüya gördüm 21
kötü bir şey 23
kötü mü 170
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü köpek 56
kötü şans 106
kötü olmuş 26
kötü günde 30
kötü bir gün geçirdim 16
kötü bir rüya gördüm 21
kötü bir şey 23
kötü mü 170
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü köpek 56