Randevu Çeviri Fransızca
5,587 parallel translation
- Onunla bir randevu var mı? - Neredeyse iki aydır çalışıyorum.
- On essaie depuis presque deux mois.
Sonra Ellie'den birkaç randevu taktiği aldım ve adam her şeyi unutmamı söyledi.
Et j'ai eu des conseils de drague avec Ellie, et puis il a dit "Oubliez tout ça."
Çok iyiydi ama randevu değildi.
Un très bon moment. Mais ça n'était pas... C'était pas un rencard.
İşte ben gerçek randevu diye buna derim.
Je pense qu'on peut qualifier ça de vrai rencard.
Kulağa bir randevu gibi geliyor.
Ça ressemble à un rencard. Un plan.
Çünkü randevu biraz şey...
Parce qu'un rencard, ça voudrait dire...
Randevu demek...
Ça voudrait dire...
Şey bu Cuma randevu gibi bir şeyim var.
Bien... j'ai en quelque sorte un rendez vous vendredi.
Bir genetik danışmanına görünmeniz için randevu almamız gerekecek.
Je vous envoie chez un généticien.
- Bunun randevu olduğunu söylemedin.
- Je ne savais pas, pour le rendez-vous.
Üç ay önce Serj'den randevu almıştım ve bu kuku kendi kendine ağda yapamıyor o yüzden annesinin ne kadar hasta olduğu umrumda değil.
J'ai réservé Serge il y a 6 mois Et cette cha-chate ne va pas s'épiler toute seule donc je me fous d'à quel point sa mère est malade, faites que cela se produise.
Bugün iki seanslık bir randevu aldım.
J'ai rendez-vous aujourd'hui.
Göz doktorundan randevu almam gerek sanırım.
Je dois voir l'ophtalmo.
İyiydi. Haftaya bir randevu daha aldım.
Bien, j'y retourne dans une semaine.
Jeannie Hartman randevu bitmeden oradan ayrıldı ve forumdaki bayanları uyardı.
Jeannie Harman a fui le rencart avant la fin et est allée sur les forums avertir les femmes.
El ameliyatı için randevu ayarlandı mı?
Alors, on a déjà un rendez-vous avec le chirurgien?
Randevu gecemize geç kalarak Dani'nin hışmına uğramak istemiyorum.
Je ne veux pas contrarier la tempête Dani en étant en retard à notre rendez-vous.
Onu görmek istediğine eminsen randevu ayarlarız.
Si vous êtes sûrs de vouloir la voir, on va arranger ça.
Belki yarın için sen bir randevu planlayabilirsin.
Peut-être que tu pourrais nous prévoir un rendez-vous pour demain.
Bu esnada, bir danışmanla randevu ayarlayabilir...
Pendant ce temps, on pourrait prendre rendez-vous avec un conseiller...
Bu bir randevu değil.
Ce n'est pas un rendez-vous.
Randevu değil.
Ce n'est pas un rendez-vous.
- Bak, yine de ne olur ne olmaz diye ayın 15'inde doğum uzmanından randevu alacağım.
Just au cas où, je prendrais un rendez-vous au médecin sur la 15ème avenue.
Eğer hazır olsaydın, kendine bir randevu ayarlardın.
Si tu étais prête, tu aurais arrangé ce rendez-vous toi-même.
Betty randevu evinde muhasebeyi tutuyordu.
Betty s'occupait des finances au bordel.
Takvimde bir boşluk bulmaya çalıştım ama maalesef tüm normal randevu vakitleri dolmuştu.
J'ai, euh, essayé de trouver un - - horaire dans le calendrier, mais malheureusement- - tous les, hum, créneaux étaient pris.
Yarın sizin için saat dokuza bir randevu ayarladım.
J'ai pris rendez-vous pour toi et ta femme à 9h.
- Bana randevu mu aldın?
Vous m'avez pris rendez-vous? Le Dr.
O şey bir randevu mıknatısı?
Ce truc est un aimant à rencard.
Randevu başladığı andan bitene kadar.
Le rendez-vous commence maintenant et se termine à minuit.
İlk önce fotoğraf stüdyosuna gittik,... resmi randevu fotoğrafı çektirdik.
D'abord le studio photo du centre commercial, où il prennent ton portrait de rencard officiel.
Tüm bu yaptıkların, bu özenli randevu içinde bir yerlerde Amy'den hoşlandığını gösteriyor.
Tout cet entrain, ce rencard élaboré, au fin fond de tes entrailles, tu aimes Amy.
Hiçbir randevu teyzemin dişçisiyle çıktığımdan daha kötü olamaz.
Rien ne sera pire que le rendez-vous avec le dentiste de ma tante.
Randevu nasildi?
Comment s'est passé le rendez-vous?
En kisa sürede KDU'nuzdan bir randevu almaniz gerek.
Vous devez prendre rendez-vous dès que possible avec votre gynéco.
Veterinerden randevu almam gerek.
Je dois prendre rendez-vous avec le vétérinaire. Je vais avoir une portée!
Su firmasından onarım için randevu almışlardı. Şimdi de evi kilitleyip gitmişler.
Ils ont pris RDV pour leur filtre à eau mais ils ne sont pas là.
Nasıl bu kadar çabuk randevu aldık sanıyorsun?
Pourquoi crois-tu qu'on a eu un rendez-vous aussi rapidement?
- Randevu almak istiyorum.
Je veux prendre un rendez-vous.
Randevu gibi desene.
Comme un rencard.
Sadece bir randevu.
Oh, c'est juste un rendez-vous.
En son ne zaman bir kıza gerçek bir randevu teklif ettin.
Quand as-tu proposé un vrai rendez-vous à une fille pour la dernière fois?
Bizim randevu 04 : 00 kadar değil.
Notre rendez-vous n'est qu'à 16 H 00.
Yeniden randevu almanız gerekecek.
Il nous faudra reprogrammer ça.
Buraya randevu için başvuru formu koydum. Ne zaman isterseniz yanıma gelebilirsiniz.
Il y aura une feuille d'inscription ici, mais vous pouvez passer à mon bureau quand vous voulez.
Terapi için randevu alacaksın yani.
Donc, je vous inscris pour l'aide psy.
- Randevu defterim fazla dolu değil.
Mon carnet de bal est plutôt vide.
Haftaya sen terapistten ondan sonrası için randevu ayarlıyorsun, sonra Midge'le bekleme odasında tesadüfen karşılaşıyorsun.
La prochaine fois, tu prends un rendez-vous avec le thérapeute après elle, et tu fonces dans Marge. dans la salle d'attente.
Amy Santiago, randevu zamanı.
[CORNE DE BRUME] Amy Santiago, c'est l'heure du rendez-vous.
Randevu zamanı.
L'heure du rendez-vous.
Ateşli randevu geliyor.
[VACARME D'UN MÉGAPHONE] JAKE : Un gros rencard arrive.