English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ R ] / Rıca

Rıca Çeviri Fransızca

104,655 parallel translation
Dünyada ayrıcalıklar vardır.
Ça empeste le privilège de la Terre.
Hayır, bunları ben alıyorum, ama ne yapıyor burada?
J'ai compris, mais ça fait quoi ici?
Hayır öyle değil.
Non, ça ne l'était pas.
Sanırım biraz saçma geliyor.
J'imagine que ça a l'air un peu ridicule.
Oh, hayır, hayır, hayır. Hayır hayır hayır. Bunu söyleme.
Ne dites pas ça.
Ve sanırım... beklemek yok, Eminim... Buna bayılacaksın.
Et je pense... non, attends, je suis sûr... que tu vas adorer ça.
Biri Robert Johansson'un kollarını kesti bu inandırıcı olabilir Ve Martin Dominguez've Dr Hampton'ı öldürüp, Parmak izlerini olay yerinde bırakır.
Ça pourrait laisser penser qu'on a coupé les bras de Robert Johansson et Martin Dominguez et battu à mort le Dr Hampton avec, laissant leurs empreintes sur la scène de crime.
Hayır... bunun için vaktiniz yok. Mm-mm.
Non... pas le temps pour ça.
- Tamam, hayır, bunu yapamazsın.
- Non, tu ne peux pas faire ça.
Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır! Bunu yapamam! Rosalee, dur!
Je ne peux pas faire ça!
- Kapat şunu! - Hayır, hayır, hayır.
Coupe ça!
Bu, "aile ağacına" tamamen yeni bir anlam kazandırıyor.
Ça donne un tout nouveau sens à "arbre généalogique".
Hayır, ne yaptığından tam olarak emin değiliz
Non, on ne sait pas vraiment ce que ça faisait.
Bu şeyin peşimden veya peşimizde gelmesini beklemek... daha tehlikeli olabilir, ve Adeline, sanırım benimle bağlantı kurmasının nedenlerinden biri o sembolleri görebilmemdir.
Attendre que cette chose s'en prenne à moi, ou nous, serait plus dangereux, et Adalind, je pense que l'une des raisons pour laquelle ça m'est connecté est parce que je peux voir ces symboles.
Kaçadet böcek bilemiyorum ama, ama sanırım bu mümkün.
J'ignore combien d'insectes assassin ça demanderait, mais j'imagine que c'est possible.
Hayır, öyle olmayacak.
Non, ça ne va pas se passer comme ça.
Hayır ama O'nu özgürlüğüne kavuşturacak.
Non, mais ça lui rendra sa liberté. Pardon, je dois répondre.
- Tamamdır, sıkıntı yok.
- Ça va aller.
Sanırım öyleydim. Bu nasıl oluyor?
Comment ça se fait?
Sanırım oradan geldi.
J'imagine que ça vient de là.
Acıtır mı?
Ça fait mal?
Sanırım oluyor Istesende istemesende.
- Ça se produit que tu le veuilles ou non.
Hayır, Eve oymuş.
Non, c'est Eve qui a gravé tout ça.
Sanırım bu sizin standart taş levhanız Kurban sunak.
Et ça un autel de sacrifice fait d'une dalle en pierre.
Sanırım bunu nasıl yapacağımı biliyorum, ama beğenmeyeceksin.
Je pense savoir comment faire ça, mais vous n'allez pas du tout aimer.
Sanırım tek seçenek sizsiniz ve bunu yapmalıyız. Ama sen, sanki... bir ip olmalı
Je pense que tu es la seule solution, et on devrait faire ça, mais il faudrait que tu aies comme...
Sanırım benim için çalıştı.
Ça a marché pour moi. Je pense.
Birinin aynaya gidebileceğini bilmeseydim... Ve inan bana, Keşke bunu bilmeseydim... Bunun bir kavgada da kırıldığını düşünürdüm.
Si je ne savais pas que quelqu'un pouvait passer au travers d'un miroir... et crois-moi, je souhaiterai ne pas savoir ça... je penserai qu'il a été brisé dans un combat aussi.
Peki, ya bu onun vuruşlarını nasıl alır. Ya da biri onları aldı.
Ou, c'est comme ça qu'il prends son pied ou quelqu'un les a pris.
Sanki tamamen kırılmıştı. Bir sürü farklı parçayla bir araya getirin, Ve bu metinlerin hiçbirinden değil
Il était complètement fissuré comme si il avait été remonté avec plein de pièces différentes et aucun de ces textes ne mentionne quelque chose comme ça.
Zaman alacaktır.
Ça prendra du temps. Rentrez chez vous.
- Hayır, yapmayın!
- Non, pas ça!
Bunu son iki yıldır kimin yaptığını sanıyorsun?
Qui a évité ça, depuis 2 ans?
Ben çok utangacımdır o yüzden bana biraz tuhaf geldi.
Vous me regardiez et je suis très timide. Ça me gêne un peu.
- Hayır, hayır. Hiç de değil. Aslında olacağı vardı.
Ça pouvait pas être autrement, en fait.
Çok eskiden tanırım.
Ça remonte à loin.
Bunu kopyalamak saatler alır.
Ça va prendre des heures pour le copier.
- Hayır canım. O zaten öyleydi.
- Elle a toujours été comme ça.
Bence o daha pahalıdır.
Ça coûte plus cher que ça.
İlişkimin patlamasının sebebi de bu sayılır.
C'est un peu pour ça que mon couple a implosé.
Hayır, çok boktan. Onu kötü insanlar yapar.
Non, c'est salaud de faire ça.
Sanırım ben onları kuş tüyü falan sanmıştım.
J'ai cru que ça ressemblait plus au plumage ou quoi.
Hayır, sanırım bu işler öyle yürümüyor.
Non, ça ne marche pas comme ça.
Ondan değil. - Hayır.
C'est pas pour ça.
Yaptıklarım için birazcık ilgi çekiyorum, sonra da saldırıya mı uğruyorum?
On me remarque parce que j'écrase la concurrence et on me critique pour ça?
Böyle bir elbisenin hikayesi vardır.
Une robe comme ça a une histoire.
Seni ilgilendirmez ama genellikle bir şey hissedersem, ki bu düşük bir ihtimal, bir kadının dokunuşundan hoşlanırım.
Ça ne te regarde pas, mais en général, là où j'ai une chance de sentir quelque chose, j'aime le toucher d'une femme.
Ama devam et, ağır ağır anlat çünkü çok hoşuma gidiyor.
Mais continue, prends ton temps, parce que j'aime ça.
Hayır, ondan daha iyisi.
Non, c'est mieux que ça.
Evet, sanırım bunu görebiliyorum.
Je crois que ça m'irait.
Hayır, bunu bırakıyorum.
Non, je démissionne de ça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]