Sadece bir fikir Çeviri Fransızca
304 parallel translation
Bu sadece bir fikir.
Pas bête.
- Sadece bir fikir.
C'est une idée.
Sadece bir fikir.
Juste une idée...
Özellikle kendi bakanım çok hevesliydi. Bu, sadece bir fikir, değil mi?
D'autant que mon propre ministre se montrait si enthousiaste, mais la batterie très exhaustive de tests que j'ai pu faire montre que le DN6 est totalement destructeur.
Sadece bir fikir.
Juste une idée.
Sadece bir fikirdi Dee. Sadece bir fikir.
C'était juste une idée.
Şimdi sadece bir fikir, dinle bak. Belki hastane yakınlarında bir yere taşınsan daha mutlu olursun.
C'est une idée comme ça, mais il vaudrait peut-être mieux déménager près de l'hôpital.
- Sadece bir fikir, bir hisse.
- C'est une action. Une idée à moi.
Şu an için sadece bir fikir, henüz hayata geçirmedim.
Il s'agit d'une idée, non d'un fait éprouvé.
Şimdilik sadece bir fikir.
C'est simplement une idée.
Sadece bir fikir. Dostça bir temas yani.
Tout le contraire.
Sadece bir fikir.
Juste une pensée en passant...
- Sadece bir fikir.
- Juste une idée.
- Bu sadece bir fikir.
Du calme.
Sadece bir fikir.
C'est une idée.
Benimki sadece bir fikir değil.
Je ne suis pas le seul à avoir une opinion.
Sadece bir fikir.
C'est une idée comme ça.
Sadece bir fikir.
Je disais ça comme ça, commandant.
- Bu sadece bir fikir.
C'est mon opinion.
Bu şeylere yakın birileriyle. Ama bu sadece bir fikir Kate.
Non, quelqu'un en dehors de la famille, qui n'est pas si proche de la situation.
Benimki sadece bir fikir önerisi. Yargılamıyorum.
Je cherche une motivation, je ne la juge pas.
Sadece bir fikir, düşünceni öğrenmek istiyorum.
Qu'est-ce que tu en penses?
Sadece bir fikir. " Biz Linda ve Michael Spector.
C'est juste un brouillon. " Nous sommes Linda et Michael Spector.
Sadece bir fikir ama birkaç haftalığına iş için şehir dışına çıktığımı söylesek.
J'ai une idée... Si vous disiez que je pars en voyage d'affaires?
Sadece bir fikir.
C'est juste une idée.
- Zor bir şey değil ki. Sadece bir fikir bulup kağıda döküyorsun.
II suffit d'avoir l'idée.
Sadece ona yanlış fikir verecek bir şey olmasından çekiniyorum.
J'espère qu'il ne se fera pas des idées.
O sadece kafasındaki bir fikir.
C'est juste une idée dans sa tête.
Tam aksine, bence çok iyi bir fikir, uygulanabildiği sürece. Ama neden sadece beş rehine?
Au contraire, à moi semble une excellente idée alors, pourquoi en fusiller seulement cinq?
İyi bir fikir, ama sadece...
C'est une bonne idée, mais...
Sadece çılgınca bir fikir olmadığını biliyordum, fakat Arkadin'e ulaşabilmem için olabilecek... en kısa yol, bu tekneydi.
C'était fou! Le Raina.
- Aslında, bu sadece çabuk bir fikir.
- Enfin, je dis ça comme ça.
- Bir fikir sadece.
- C'est vague.
Sadece bilgim olsun diye soruyorum Bay Holden..... bir fikir adamı, bir otelde ne yapar?
Que peut bien faire un "chargé d'idées" dans un hôtel?
Sadece yararsız bir fikir.
Une simple idée.
Sadece bir fikir çalışması, hayatım.
C'est juste une idée...
Bana sadece kaba bir fikir verebilirseniz. Uzun boylu mu? Kısa mı?
Dites-moi, elle est grande, petite, blonde, brune?
Sadece iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum, hepsi bu.
Ça ne me semble pas une bonne idée, c'est tout.
Böyle bir fikir sadece hasta bir kafadan çıkar.
C'est l'idée d'un cerveau malade.
Bunu hiç hissetmedin. Bu sadece öylesine bir fikir. Sersemlerin ulaşamayacağı bir çukura batmak istiyorsun.
Ca vient comme une idee, un vertige, de se laisser glisser, d'aller jusqu'au bout, jusqu'au fond, ou le mepris des imbeciles n'ira pas vous chercher.
Evet, ben sadece bilirsin, düşündüm de programımıza bu şekilde devam etmemiz iyi bir fikir...
C'est que, vu notre emploi du temps, je voudrais planifier un peu...
Ben sadece güneşin konumu hakkında fikir veriyorum eğer batmadıysa bize zaman hakkında kabaca bir fikir verir. Öte yandan, eğer saat işliyorsa bize güneşin konumu hakkında kabaca bir fikir verebilir.
Je dis simplement que la position du soleil s'il est là, nous donnerait l'heure approximative ou que l'horloge, en nous donnant l'heure nous indiquerait le soleil
Neden sadece ağaçların üzerine bir çadırbezi gerip sonra da onu maviye boyamıyorsun...? - Hiç fena fikir değil.
Pourquoi vous ne hissez pas une toile au-dessus des arbres, peinte en bleu?
Belki içimde sadece bir tek fikir vardı.
Je n'avais peut-être qu'une idée en moi.
Ama, ah, sadece bu fikir aklıma geldi diye... otobüs durağında olduğum tamamen başka bir gerçeklik... şu saniyede varlığını sürdürüyor... ve muhtemelen sen başka birini arabayla götürüyorsundur, bilirsin.
Mais, juste parce que cette pensée m'a effleuré, il existe en ce moment même une toute autre réalité où je suis à la gare routière, et tu es en train de conduire quelqu'un d'autre, tu vois?
Sadece bebek yapmak iyi bir fikir olur dedim.
J'ai juste dit que je trouvais une bonne idée d'avoir un bébé.
Sadece bunun iyi bir fikir olmadığını söylemeye çalıştım.
Je ne voulais pas. Je pense juste que ce n'est pas une bonne idée.
Hiç de değil. Sadece bu hafta bir kaç hoş fikir ürettim.
Rien que cette semaine, j'ai fait plusieurs trouvailles.
İyi bir fikir olduğunu söylemedim, sadece "yaptım işte" dedim.
Je ne revendique pas l'idée! J'ai craqué!
Sadece arkadaşlarınla neler konuştuğun hakkında bana bir fikir ver.
Donne-moi une idée de vos sujets de conversation.
Sadece bir başkasının hayatım üzerine fikir yürütmesine pek alışkın değilim.
J'ai pas l'habitude, c'est tout. Pas l'habitude qu'on ait sur ma vie une opinion dont je dois tenir compte.
sadece bir fikirdi 32
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20