Sandığın gibi değil Çeviri Fransızca
356 parallel translation
Ama sandığın gibi değil.
C'est faux!
Hayır, sandığın gibi değil.
Pas comme tu crois.
Sandığın gibi değil.
Ce n'est pas ce que vous croyez.
- Sandığın gibi değil.
Ce n'est pas ce que vous pensez.
- Sandığın gibi değil şekerim.
- Non, c'est pas ça.
Burada namusumla çalışıyorum, sandığın gibi değil. Yalvarırım.
Je suis pas là pour ces saletés.
Gerçekten sandığın gibi değil, değil mi? Tüm bu serüven ve tüm o kurtuluşlarımız şans mıydı yani? Fakat senin çıkarın ne?
Tu t'imagines réellement... que toutes tes aventures ont été le fruit du hasard... et que toi seul en étais l'objet?
Sandığın gibi değil.
C'est pas ce que vous croyez.
- Ne gibi şeyler? - Hayır, sandığın gibi değil.
- Qu'est-ce qui s'est passé?
Hayır, sandığın gibi değil. - Önemli değil.
Ce n'est pas ce que vous croyez.
Sandığın gibi değil.
Tu ne le penses pas vraiment.
Bak, sandığın gibi değil
C'est pas ce que vous croyez.
- Sandığın gibi değil.
Pourquoi "oh, non!"?
Hadi canım sandığın gibi değil. Ben de profesyonel değilim!
Je ne suis pas encore décidée...
Hayır, bu sandığın gibi değil.
C'est pas ce que tu penses.
Evet, senin bize koçluk yaptığın veya sandığın gibi değil.
Toi tu restes sur Ia touche.
Margaret, sevgilim, bulduğunu sandığın her neyse, sandığın gibi değil.
Margaret, ma chérie, je ne sais pas ce que tu crois avoir trouvé mais c'est pas ce que tu crois.
- Sandığın gibi değil.
Ce n'est pas ce que tu penses.
Sandığın gibi değil.
Tu te trompes.
Sandığın gibi değil.
C'est pas ce que tu crois.
Sandığın gibi değil Chet.
C'est pas ce que tu crois.
- Sandığın gibi değil.
- C'est pas ce que tu crois.
Bu kadar iğrençlik yeter. Sandığın gibi değil.
Mais je sais qu'il arrive qu'ils vous passent au travers.
Clark, sandığın gibi değil.
Ce n'est pas ce que tu crois.
Hayır. Hayır, Sandığın gibi değil. Lütfen!
Je n'allais pas...
- Sandığın gibi değil. Kesinlikle düşündüğün gibi değil.
Ce n'est pas ce que tu crois.
evet, fakat sandığın gibi değil.
Oui, ce n'est pas ce que tu crois.
Sandığın gibi değil.
C'est pas ce genre-là.
- Nino babamın sandığı gibi biri değil. Sadece bahtsız.
Nino est un type bien, mais il n'a pas eu de veine.
- Sandığınız gibi değil.
- Ce n'est pas ce que vous croyez.
Sandığın gibi her zaman acıyla dolu değil.
Elle n'est pas faite que de débauche.
Şirket senin sandığın gibi hayır kurumu değil.
La maison n'est pas une oeuvre de charité.
Sandığınız gibi değil.
Ce n'est pas ça.
Sandığın gibi bir şey değil. Çok yanlış anladın.
Vous vous trompez sur toute la ligne.
Hayır, sandığınız gibi değil.
Non, ce n'est pas ce que vous croyez.
İşiniz konusunda dediğiniz gibi, Komiser, eminim benimki sizin sandığınız kadar ilginç değil.
Comme vous, je dirais que mon métier n'est pas si intéressant que ça.
Yani Eve Natacha'nın sandığı gibi büyük bir tehdit değil. Belki de yaş farkı yüzündendir.
Elle est moins dangereuse que Natacha le croit.
Film yapmak, en azından benim için, sandığınız gibi gerçekten sadece bir ufak senaryo yazıp sonra gidip onu çekmek meselesi değil.
Pour moi, le cinéma, ça ne consistait pas juste à écrire un petit scénario et à aller le tourner.
Ama bu sandığın gibi bir şey değil.
Ce n'est pas ce que tu crois.
Belki de pes etme zamanımın geldiğini düşünüyorsunuz ancak sandığınız gibi değil.
Vous croyez peut-être que je vais abandonner? Mais c'est pas comme ça.
Ting-en sandığınız gibi umursamaz değil.
Ting-En n'est pas aussi mauvais que vous croyez.
Sandığınız gibi değil.
Ce n'est pas ce que vous croyez.
Dükkân soymak, hırsızlık olduğundan dolayı ki, bu suç teşkil eder. Sandığınızın aksine, eroin kurbanı olmak gibi bir şey söz konusu değil.
Le vol à l'étalage est un crime et quoi que vous en pensiez, il n'y a pas de crime sans victime.
- Pekala, pekala. Sandığınız gibi değil.
- Non, c'est pas ce que vous pensez.
Durum sandığınız gibi değil.
Ce n'est pas ce que vous croyez.
Şimdi efendim, bir olay oldu... Hiç sandığınız gibi bir olay değil efendim.
Ecoutez, ce n'est pas comme vous croyez...
Sandığın gibi değil Dawson.
- C'est bizarre, il a comme...
Elena sandığınız gibi biri değil.
Elena n'est pas celle que tu croyais.
Görüyor musun, Luca Floransa, çocukların sandığı gibi, parlak arabalar ve dondurmadan ibaret değil.
Tu vois, Luca... Florence n'est pas que voitures et glaces, comme pensent les gamins.
- Sandığınız gibi... Öyle değil.
Ce n'est pas ce que vous croyez.
Sandığın gibi değil!
Ce n'est pas ce que tu crois.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56