English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Sonu

Sonu Çeviri Fransızca

16,235 parallel translation
İşte hikayenin sonu.
Voici la fin de l'histoire.
- Tüm bir hafta sonu...
- On m'a donné le week-end.
Bunun sonu iyi bitmeyecek.
Tout ça va très mal finir.
"Dönem sonu diskosu, okul salonunda. DJ ve ışıklar var!" Ne olmuş?
"Fin d'année, Disco party au foyer de l'école, avec DJ et lumières." Alors?
Hafta içi kapalı tutar, hafta sonu açarız.
Tu fermes en semaine et tu ouvres le week-end.
Bu hafta sonu göreyim sizi.
Bossez bien ce week-end.
- Hafta sonu kazançlarını giriyoruz şimdi.
On entre les recettes du week-end.
Sezonun sonu, öyle mi?
Fin de la saison, tu comprends?
Bu gece sezon partisinin sonu.
Ce soir, c'est la fête de la fin de saison.
Pazartesi öğle vakti, casuslarımız düşmanın hafta sonu iletişiminin şifresini çözmüş olacak.
Lundi à 12h, nos agents auront décodé les messages ennemis du week-end.
Büyük haber, hafta sonu kesin çalışmıyorum.
En tout cas, je suis en week-end.
Hayır. Bütün hafta sonu kesinlikle boşum.
Non, je suis libre tout le week-end.
Sıranın sonu yokmuş gibiydi.
Interminable.
Hayır, olmaz. Hafta sonu bunu telafi edeyim.
Non, on fera ça ce week-end.
- Tüm hafta sonu boyunca kaşındı.
- Ça me gratte un max.
Biz de... Hafta sonu bir parti vereceğiz.
En fait, on organise une fête, ce week-end.
Hafta sonu boyunca reklamları izleyip durdum. - Reklam mı?
Non, j'ai vu les pubs tout le week-end.
"Onun başlangıcı ve sonu yok..."
Sans début et sans fin
Bir devrin sonu.
C'est la fin d'une époque.
Adabın, nezaketin sonu.
La fin d'une époque d'étiquette et de courtoisie.
Parti dayanışması gibi ilkelerin sonu.
La fin d'une époque de principes, comme l'unité du parti.
Hafta sonu için iki çocuğa da bakabileceğini düşünüyor musun?
Tu penses que tu peux t'occuper des deux garçons pour le week-end?
Bu anlaşmada ; ay sonu gitmen karşılığında % 10 bonus var.
Le nouveau a un bonus de 10 % si tu pars avant la fin du mois.
Ancak geçen hafta sonu bu tecrübem vardı Bu beni gerçekten rahatsız etti. - Neden, ne oldu?
Mais j'ai eu une expérience la semaine dernière qui m'a sacrément secoué.
Dünyanın sonu olacak.
Ce serait la fin du monde.
Önümüzdeki hafta sonu için planın var mı?
Alors, des projets pour le week-end prochain?
Teknolojiden uzak, iyi bir hafta sonu dilerim.
Bon week-end déconnecté.
Tanrı'ya inanıyorsan işin sonu hep oraya gelmez mi?
Eh bien, si on croit en Dieu, n'est-ce pas à ça que ça se résume.
Ama tek yüzlü bir canavarla tanışacağımı ve tüm kazaların sonu olan o kazayı yaşayacağımı düşünmemiştim.
Comme s'il n'y allait pas avoir un monstre sans visage. Comme si je n'allais pas avoir le plus gros de tous les accidents.
Sanırım bahsettiğin büyük kazalar sonu hastanede biten kazalar oluyor, öyle mi?
Les gros, c'est quand tu dois aller à l'hôpital, c'est ça?
Hikâyenin sonu değil, nasıl geliştiği önemlidir.
C'est l'histoire qui créé tout le voyage.
Sen beceremiyorsun diye her hafta sonu çocuklarına bakan kişi!
Qui s'occupait de ton gamin tous les week-ends. Parce que c'était trop pour toi.
Hafta sonu Moskova'da düğün olacak da hediye almak istiyorum.
On est invités à un mariage ce week-end à Moscou. J'aimerais acheter des cadeaux.
Sen gelmeden önce kimin hafta sonu daha kötü geçti diye konuşuyorduk.
On se disputait pour savoir qui avait passé le pire week-end.
Yine de sonu aynı oldu.
Ça n'a rien changé.
Biz eastman adaya gidiyoruz. Hafta sonu için, bir tür bir birleşme.
Nous nous envolons vers l'île d'Eastman pour le week-end, un genre de retrouvailles.
Neil, bu ı bu hafta sonu gitmek gerçekten gerekli olduğunu bilmiyor musunuz?
Euh... Neil... Franchement, je dois vraiment vous accompagner tout le week-end?
Siz, ı size asla unutmayacağım tüm bir hafta sonu garanti eder.
Les gars, je vous garantis à tous un week-end des plus glorieux.
Bu olacak başka bir hafta sonu olmayacak. Nerede bir bütün ı oynamak boks torbası. Aşırı ayrıcalıklı bir Percenters demet.
- Je vous préviens, ça va pas être un de ces week-ends où je sers de punching-ball à une bande de petits-bourgeois malintentionnés.
Dünyanın sonu gibi parti,
- Tout le monde s'éclate comme si c'était la fin du monde.
Mükemmel küçük bir hafta sonu. Çok mükemmel sona ermedi, ha hotshot?
Ton... ton week-end de rêve... ne va pas finir aussi bien que tu le crois.
Eğer başlangıcı ve sonu olan bu duramayız.
Tu ne peux pas freiner quelque chose qui n'a ni début ni fin.
Şu gardiyan, Tito, bu hafta sonu kızının 15. yaşgünü partisi var.
Le surveillant, Tito... Sa fille a sa quinceañera ce week-end.
Bu kadar umutlanma oğlum, sonu kötü olabilir.
Oui, mais fais gaffe, gamin, tout cet espoir ça peut aussi être une mauvaise chose.
Senin de habersiz yaklaşan günlerinin bir yerde sonu gelebilir.
Mais maintenant? Maintenant il semblerait que les jours où vous approchiez discrètement arrivent eux aussi à leur fin
Üzgünüm bu hafta sonu sizinle gelemiyorum.
Désolé chérie, je ne peux pas venir avec vous.
Bu hafta sonu benim için bir şey yapmanı isteyeceğim.
Fais-moi plaisir, ce week-end.
Bu hafta sonu bir göz atın.
Écoute il y a peut-être une somme allouée pour ça, mais- - y jeter un oeil ce weekend.
Bu hafta sonu olacak epik olacak.
- Ça va être un super week-end.
Bütün hafta sonu jason tuhaflıkları ile?
Du genre devoir se taper les idioties de Jason tout le week-end?
O hafta sonu, her şey halledilir için bizim.
Il est à nous pour le week-end.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]