English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Sıktır

Sıktır Çeviri Fransızca

1,578 parallel translation
Senin görüşüne karşı çıktığımızdan değil. Bu adamın karısının kaçırılmasıyla kesinlikle bir ilgisi yok desen de hikayesinde birkaç çok ilginç eksiklik fark ettik.
Sans remettre en question votre conviction comme quoi l'homme n'a rien à voir avec le meurtre de sa femme, nous avons découvert une séries d'omissions assez intéressantes dans son histoire.
Bir asırdır ölü olduğu ortaya çıktı.
Il s'avère qu'il est mort depuis plus d'un siècle.
- Sanırım bu kurşun benim sıktığım kurşun.
Doc, je vais supposer que cette balle vient de mon SIG. Ouais.
Pencereler açıktı, ceset çıplaktı sıcaklığın düşmesi hızlanmıştır.
Les fenêtres sont ouvertes, le corps est nu. Ce qui permet à la chaleur de se dissiper plus vite.
Bunu bitirir bitirmez listenin çıktısını alırım.
Je l'imprimerai dès que j'aurai fini ça, ok?
Maymunlar, insanlar dışında, kendilerini aynada hatırlayabilen tek yaratıktır.
Les gorilles sont les seules créatures en dehors des humains qui se reconnaissent dans un miroir.
Matematik, formüllerden ve denklemlerden çok daha fazlasıdır mantıktır akla uygunluktur bilinen en büyük sırların çözümü için aklı kullanmaktır...
Transcript :
" Elbette, S için hesaplamayı sonsuz tekil gruba yayınca, herkes için açıktır ki deham, ölümüm halinde- - beynimin Smithsonian müzesine verilmesini emreder.
" Naturellement, en étendant le calcul de S au groupe unitaire infini c'est évident pour tout le monde que mon génie requiert - après ma mort - l'inclusion de mon cerveau au Smithsonian.
Ama hayır, sonradan ortaya çıktı ki, benim ufacık bütçem UFO avını finanse etmekte kullanılacakmış.
Je ne savais pas que mon maigre budget servait à financer une chasse aux ovnis.
Belki de katil, sapıktır. Skylar'ın Wilcox tarafından şantaja uğrayacağını düşünmüşse...
Ou peut-être le tueur est le harceleur s'il pense que Skylar se fait exploiter par Wilcox.
Kalbim kırıktı, hayatım, anlıyor musun?
Qui s'était brisé.
İyi bir aşık ağzı sıkı bir aşıktır.
Un bon amant est un amant discret.
Bazen de kötü adam karşısında şansının olmadığı bir hastalıktır.
"Parfois le méchant est une maladie contre laquelle vous n'aviez aucune chance."
Belki gerçekten bana âşıktır ve seni yavaşça devreden çıkarmak için sana şeker hastalığı bulaştırmışızdır.
Peut-être parce qu'elle est vraiment amoureuse de moi et ensemble, nous t'avons injecté le diabète pour te faire disparaître.
Onu çıkmaz sokakta kıstırıp aletine iki kurşun sıktın.
Vous l'avez emmené dans une rue tranquille. Vous lui avez tiré dans les bijoux de famille.
Memurların binanın dışına çıktıklarını gördün mü, evet ya da hayır?
Avez-vous vu les officiers ressortir du bâtiment, oui ou non?
Tepesine çıktığında, dünya dört bir yanda alabildiğine uzanır.
Quand on monte tout en haut, on voit le monde entier s'étendre devant soi.
Şu anlamı olabilir. Ateş ışıktır, enerjidir, sıcaklıktır.
Pourquoi ne pas aller à la fin et voir comment ça finit.
Sanırım sırrımız açığa çıktı.
Le secret est révélé.
Bunu sana nasıI açıklayacağım çocuk? Babanı para avcısı bir kadından korumak için beni tuttun. Ama ikisinin de Casablancas Holdingi'nin yatırımcılarını dolandırdıkları ortaya çıktı.
Tu m'engages pour protéger ton père d'une arriviste, et je prouve qu'ils arnaquent des millions à leurs investisseurs.
Bayanlar ve baylar, bu ilk ısırıktı. Defolup gideceğim ve birazdan yeniden buluşacağız...
Mesdames et messieurs, c'était la première partie, je vais m'en aller, et je vous revois tout de suite.
9 Eylül saldırısında ki 20. teröristti. Olay günü kayıplara karışana dek. Amerikalı bir kıza âşık olduğu ortaya çıktı.
Le 20e terroriste du 11 septembre, mais il n'a pas pris part à l'attentat, car il s'était épris d'une Américaine quelques mois plus tôt.
İşler bir an için çığırından çıktı.
On ne s'en sortait plus.
- Sanırım sır açığa çıktı.
Ce n'est plus un secret.
Onu batırıp batırmamak size kalmış. Ama bir daha sahneye çıktığını görmek istemiyorum.
À vous de voir si vous lui brisez l'échine ou pas, mais je ne veux plus jamais la voir sur une scène allemande.
Bir erkek karşısına çıkabilecek fırsatlar nispetinde sadıktır.
La fidélité d'un homme varie selon les opportunités.
Eğer dört erkekten biri karısını aldatıyorsa... O zaman dörtte üçü sadıktır...
Si un homme sur quatre trompe sa femme, ça veut dire que trois sur quatre sont fidèles.
Artık sır olmaktan çıktı Theron hükmettiğiniz her şeyi istiyor.
Ce n'est pas un secret. Théron désire ce que toi seul contrôle.
Cezanız 95 günlük sınırlama ve 95 liyakatsızlıktır.
Votre sanction : 95 jours de restriction et 95 points d'inaptitude.
Sıcacık. Daha yeni fırından çıktı.
Tout chauds, tout collants.
O zamandan beri bütün çocuklar hapisten çıktı.
Depuis, tous les gosses ont йtй libйrйs.
Siktiğimin Frito'su komadan çıktığında ve küçük hobbitler onun yatağında aşağı yukarı zıpladıklarında Sam kapıya dayanır ve onlara tam bir ibne bakışı fırlatır.
Quand le putain de "Frito" se réveille de son petit coma, et que les petits hobbits sautent sur son lit, et que Sam s'appuie dans l'entrée et lui jette ce putain de regard Gay.
# Bir karanlıktır çöker yüzüne #
Quand la chanson s'arrête
Dışı serttir ama içi yumuşacıktır.
Dure à l'extérieur, tendre à l'intérieur.
Sizi çoktan tanıştırırdım ama durumlar fazlasıyla karışıktı.
Je l'aurais bien fait plus tôt, mais c'était trop compliqué.
- S.kt.r git!
- Vas chier.
Aslında, hayır, ben söyleyeyim, lütfen çünkü benimki bütün gün canımı çok sıktı.
Non, permets-moi, ça m'a tracassé toute la journée.
Okumanın en güzel anları, karşına bir şey çıktığı anlardır... bir düşünce, bir his, bir bakış açısı... sana özel olduğunu sandığın bir şey,
Les meilleurs moments de lecture... sont lorsque vous tombez sur quelque chose, une pensée, un sentiment, une façon de regarder les choses - Que vous aviez cru être spéciale, propre à vous.
Ama orası şehrin diğer tarafında. Trafik çok sıkışıktır.
C'est plein nord et y a des bouchons.
Şimdi biz evden atıldık, araba çalışmıyor... ağabeyim canımı sıkıyor, bir travestiyle çıktım sayılır... şimdi de The Shank'i kaçıracağız.
On s'est fait expulser, la voiture ne veut pas démarrer, mon frère me prend la tête, j'ai failli sortir avec un travelo et maintenant, on va rater Les Évadés.
Umarım bunu alışkanlık hâline getirmezsiniz. Ama tiyatro kulübünün kapısı yardım etmek isteyenlere açıktır.
N'en faites pas une habitude, mais Ie club théâtre a toujours besoin d'aide.
Ve bizimle yürüyüş yaptı. Bizimle yürüdü. Bizi aşırı ölçüde yanıltarak çok ahlakdışı bir savaşa sokan bu güçlü hükümete karşı çıktı.
Il a manifesté avec nous, il s'est opposé à ce puissant gouvernement qui faisait une grosse erreur et qui nous avait entraînés dans une guerre profondément immorale.
Hayır bayım, anlayın lütfen kafam karışıktı.
Non, monsieur, comprenez moi, je me suis trompé.
-... kafam karışıktı. - Hayır.
- J'ai confondu.
Delta kanatların kemerleri çok karışıktır.
Personne se "pitche" en bas d'un deltaplane.
Pekala, biliyor musun, çoğu insanın dizleri kırışıktır?
As-tu remarqué que la plupart des gens ont les genoux ridés?
Sözün adımlarım için çıra yolum için ışıktır.
Elle sera une lampe pour mes pieds et une lumière pour mon chemin.
O burda büyüdüğü için, bunlara alışıktır.
C'est une ex-gangster.
S.kt. R git!
Va te faire voir!
Tartışmaya açıktır tabii ama biliniz ki burada üzerinde oynanmış bir gerçek, sayı ya da tarih yoktur.
Les faits, les dates, les chiffres de cette étude sont indiscutables.
Sığırlarım bile senden daha sadıktır. Olduğunuz yere dönün.
Mon bétail a plus de coeur que vous.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]