English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ T ] / Tamamen öyle

Tamamen öyle Çeviri Fransızca

271 parallel translation
- Tamamen öyle. Siz daha önce hiç böyle bir lahana gördünüz mü?
- As-tu déjà vu une telle salade de chou?
Şey, tamamen öyle gibiydi
Ça y ressemblait, pourtant.
Şey, tamamen öyle gibiymiş
On dirait, pourtant.
Tamamen öyle.
C'était pour ça.
Tamamen öyle.
Assez.
- Tamamen öyle.
C'est tout à fait vrai.
- Tamamen öyle.
- Pour sûr.
Tamamen öyle.
Il s'en est sorti
Tamamen öyle.
C'est cela.
Tamamen öyle, dedektif.
Absolument inspecteur.
Tamamen öyle değil.
Pas nécessairement.
- Tamamen öyle.
- Tu as bien entendu.
- Tamamen öyle.
- Tu l'as dit.
Bence tamamen öyle değil.
Pas nécessairement.
Doğru. Tamamen öyle.
Oui, c'est exactement cela.
Tamamen benim olduğunda... sana öyle güzel bakacağım ki.
Lorsque vous serez mien, à aimer et à protéger, je serai avec vous d'une patience infinie.
Halton, korkarım ki aşktan beklentilerimiz tamamen farklı. Muhtemelen hayattan da öyle.
Notre conception de l'amour diffère singulièrement.
Çaresizce hastanede yattığım haftalarda tamamen sana aitti ama hiç fayda etmedi, öyle değil mi?
Pendant que j'étais à l'hôpital... tu l'as eu pour toi toute seule, mais ça n'a rien donné.
Öyle olsa bile tamamen hastaya bağlıdır.
Tout dépend du cas individuel.
O öyle biri ki kesinlikle... Demek istediğim tamamen kendi ayakları üstünde durabilen biri.
Il est merveilleux!
Tamamen bana ait olmanı öyle isterdim ki.
J'aurais tant voulu... que tu m'appartiennes entièrement.
Muhtemelen öyle. Yani böylesine kıskanç biri karısını tamamen kendine saklar.
Sans doute qu'il est jaloux et veut sa femme pour lui seul.
Tamamen. Tastamam öyle.
C'est sûr!
Demek Hunsecker'la bağlarını tamamen kopardın, öyle mi?
Tu es vraiment fâché avec Hunsecker?
Öyle. Bu tamamen doğal ve anlaşılabilir bir ilişki.
Oui, c'est très naturel et compréhensible.
Yani sizin bildiğinize göre, bu adam tamamen normal genç bir adam, öyle mi?
D'après vous, c'est un jeune homme normal?
Ama diğer taraftan bana öyle geliyor ki, tamamen polisi ilgilendiren böyle bir konuya çok fazla karışmamalıyız. Benimle aynı fikri paylaştığınız için teşekkür ederim, Sayın Başkan.
- Mais nous ne devons pas nous-mêmes... prendre d'initiatives dans une affaire qui est du ressort de la police.
Tamamen durana kadar öyle kalacak.
- Oui. Elle le restera jusqu'à la panne.
Ben iyileşene kadar öyle, yoksa bu çakallar beni tamamen hallederler.
Pas avant que J'aille mieux... ou ces coyotes ne me lâcheront pas d'une semelle.
Onlar tamamen farklı bir hayat yaşamaya başladı. Yani, sen bir istisnasın öyle mi?
Ils mélangent rarement et mènent des vies différentes.
Tamamen öyle.
Tout à fait.
Tamamen gerçekdışı, öyle şeyler yapmadım
Pourquoi te cherchent-ils? Pourquoi tu te caches?
Tamamen öyle, efendim.
- Tout à fait, monsieur.
Aslında tuz yemeyi öyle çok istiyor ki, tutuklu olduğunu tamamen unutuyor ve kısa süre içinde çok susamış bir babun haline gelecek.
Il se plaît tellement à manger le sel qu'il oublie qu'il est prisonnier... et dans un moment il risque de mourir de soif.
Elinizdeki kaynaklar tamamen tükenmiş durumda... öyle ki... bir şilininiz bile yok.
Votre crédit étant épuisé, vous ne pouvez espérer... emprunter un shilling.
Stepford'dan tamamen emin değilsiniz, öyle değil mi, Walter?
Vous n'êtes pas encore conquis par Stepford, n'est-ce pas, Walter?
Kara ormandaki su tamamen sakindir. Öyle sakin uzanırsın ki ormandaki fırtına hiddetlendiğinde ; çam ağaçları eğilir örümcek ağları dağılır ve parçalanma başlar ama kımıldayamazsın.
Vous êtes terriblement calmes, eaux de la forêt, même quand la tempête plie les arbres, déchire les toiles d'araignées.
BU yaptığım tamamen yasa dışı. Öyle bir ruh halindeyim ki, her türlü mantığa karşı koyabiliyorum.
Pas de la police, car j'en étais à un stade où toute logique avait disparu.
Öyle görülebilir ama tamamen güvensizdi.
Elle pouvait en donner l'air. Mais elle était très peu sûre d'elle-même.
- Tamamen öyle.
En effet.
Şey, tamamen yanlış mixlendi, öyle değil mi?
- Il a été mixé tout de travers.
Hayır.Yani, hayır demiyorum.Tamamen değil, öyle demiyorum.
Pas du tout. Ce n'est pas ça.
Tamamen. Hiç şüphesiz öyle.
Il est, n'est-il pas?
- Bu tamamen sana bağlı, Jesse, öyle değil mi?
Ça dépend entièrement de toi, Jesse, pas vrai?
Yaptığınız iş tamamen gizli, öyle değil mi?
Votre travail est totalement confidentiel, n'est-ce pas?
Telsiz tamamen bozuldu, öyle önemsiz bir şey değildi!
Ca la complètement bousillée, et c'était pas le truc léger non plus!
Öyle bir şey olmadı. Tamamen profesyonel bir ortaklıktı.
Il s'agissait d'une collaboration professionnelle!
Bu tamamen normal bir hareket, öyle değil mi?
Je ne vois pas où est le mal.
- İşleri tamamen yoluna koydun, öyle mi?
- Tu as répété? - Lester.
Öyle umarım. Çünkü Yıldız Filosunu koridorda warp seyahatinden vazgeçirdiğimizde kendi insanlarımızı warp sürücülerini tamamen bırakmaya ikna etmeliyiz.
Lorsque Starfleet n'utilisera plus la vitesse de distorsion, nous devrons convaincre notre peuple de l'abandonner.
Öyle görünüyor ki, tamamen farklı değiliz nihayetinde.
Il semblerait que nous ne soyons pas complètement différents.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]