English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ U ] / Uc

Uc Çeviri Fransızca

30,759 parallel translation
En sevdiğim dışı çilekli, içi çikolatalı pasta. Üç katlı. Üstünde yazı varsa bütün harfler büyük olmasın.
Mon préféré est celui au chocolat avec le glaçage à la fraise, trois couches, et s'il y a quelque chose d'écrit dessus, assurez-vous que ça ne soit pas en majuscules.
Üç güzel yer, bir ortalama yer, bir de ucuz harabe var.
Trois perles, une moyenne et un taudis à bas prix.
- UC Santa Cruz.
- À Santa Cruz.
- Üç ve beş.
Trois et cinq ans.
Üç haftalığına Edinburgh'ten Warsaw'a iki pantolon ve bir bereyle gittim.
Trois semaines, je suis allé d'Edinburgh à Varsovie avec deux paire de pantalons et un tam-tam
- Üç hafta.
[Toux] Trois.
Üç yaşındaki bir çocuk için epey ileri düzey bir şeymiş.
C'est un peu tôt pour un enfant de trois ans.
- Üç parmakta, Dolap Kongresi'ne gitmiyoruz.
- Trois doigts : on ne va pas au Salon.
Üç yaşındaki çocuklar bipolar mikrop yuvaları oluyor sonuçta.
Les enfants de 3 ans ne sont que des seaux à microbes bipolaires.
Bence bir noktada Mark, Neil'la ikisinin açık uç olduklarını fark etmiş ve iş biter bitmez hırsızların kendilerinden kurtulacağını anlamış.
Je crois qu'à un moment donné, Mark a dû réaliser que Neil et lui se perdait et que l'équipe allait les laissé après que le travail soit fait.
Üç dakikalık ses için 30 dakikalık çevirme.
30 minutes de démarrage pour 3 minutes de son.
Üç aylık raporları dosyanıza koymanız için deliyorum, efendim.
Je perfore des feuilles de rapports pour les mettre dans votre classeur, monsieur.
Üç saat mi? Olmaz.
Non.
Üç yıl da ne demek?
Trois ans?
- Üç yıla rağmen mi? - Evet
Oui.
- Üç kere baştan başlattım.
Je l'ai relancé 3 fois.
- Üç, iki, bir...
- Trois, deux, un...
Üç kurşun, dört kişi.
Trois balles, pour nous quatre.
Üç kişi.
Et nous trois.
Üç tane yetişkin çocuğu var.
Elle avait trois enfants adultes. On les a prévenus.
Üç tane. Elli yaşındaki oğlu, Alan, kendisi bir doktordur bu bölgede yaşayan tek çocuğu o.
Son fils de 50 ans, Alan, médecin, est le seul à vivre dans le coin.
Üç, eğer Jason Leary'i sayarsan. Rosalyn Graham'in üzerine düştüğü adam.
Trois, si vous comptez Jason Leary, l'homme sur lequel Rosalyn est tombée.
Üç ceset ; ikisi hastane personeli, biri hasta.
Trois morts : deux membres du personnel de l'hôpital et un patient.
Üç kişi de ciddi şekilde yaralanmış. Doktor odasında bayılmış halde bulunan gerçek cerrah dahil.
Trois autres blessés graves, dont le vrai chirurgien qui a été trouvé inconscient en salle de repos.
Üç beş kuruşa ülkesini satacak birine benziyor mu sence?
Tu penses vraiment qu'il est capable de vendre son pays pour quelques dollars?
Üç papaz.
Trois rois.
Üç saniyede 10 kalp atışı saydım.
J'ai compté 10 battements de coeur dans les 3 dernières secondes.
Üç gündür ve devam ediyor.
Depuis plus de trois jours.
Üç kanlı yıllarda uygun bir yemek olmadı.
J'ai pas eu de repas décent depuis 3 foutues années.
Üç koca yıl gitmek, Ve o küçük kavram aklına hiç?
Trois années entières passent, et cette idée ne t'a jamais traversé l'esprit.
Üç gece yani.
Trois nuits.
- Üç mesaj bıraktım. - Ben şeyde...
- J'ai laissé trois messages.
Üç kişinin hayatına karşı bir kişi.
Dean, arrête.
Üç gün içerisinde.
C'est dans trois jours.
Üç tekerlekli bisikletinin gıcırtısını duyabiliyordum.
Je peux encore entendre le grincement de son tricycle.
Üç yıldır bunun üzerinde çalışıyorum.
Allez.
Üç kere önünden geçmiş olmalıyım.
Vous plaisantez.
Üç saatti bu be.
Ça a duré trois heures!
- Üç gün var.
C'est dans 3 jours.
Üç milyon dolar.
Trois millions de dollars...
Üç, iki, bir.
Trois, deux, un...
- Üç? - Hayır.
Trois?
Üç, beş!
Un trois!
Üç kez "ontolojik" kelimesini kullanmış.
Elle a écrit "ontologique" trois fois.
- Üç gibi.
- Vers 15 h.
- Üç e-posta attım sana.
- J'ai envoyé 3 mails.
Üç toplantım ve 92nd Street Y'da açık oturumum var. Kendimi toplamam lazım çünkü oturum yöneticisi Lena Dunham.
J'ai trois réunions, une table ronde au 92nd Street Y et je dois me ressaisir, parce que Lena Dunham est l'hôtesse.
Üç seçenek, bir ihtimal.
Trois et un "peut-être".
Üç gecelik birkaç ilişkim oldu.
J'ai eu des coups de trois soirs.
Üç hafta sonra.
Dans trois semaines.
- Üç ikili.
- Trois deux.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]