Yapacağını biliyorum Çeviri Fransızca
491 parallel translation
Büyük bir problem ama senin doğru olanı yapacağını biliyorum.
C'est un problème... Mais je sais que tu feras le bon choix.
Ne yapacağını biliyorum sen sen beni zor zamanımda terk edeceksin.
Je sais ce que tu vas faire M'abandonner dans ma misère!
Ne yapacağını biliyorum.
Je sais à quoi m'attendre.
Benim için elinden geleni yapacağını biliyorum.
Je sais qu'il fera tout ce qu'il peut pour moi.
Başka? Ne yapacağını biliyorum. Ama önce bir şey söylemek istiyorum.
Je sais ce que vous allez nous faire, mais je veux vous dire quelque chose.
Roark, ne yapacağını biliyorum.
Roark, je sais ce que vous allez faire.
Senin ne yapacağını biliyorum. Beni işaret ederdin!
Je sais que toi, tu me dénoncerais.
Yapacağını biliyorum.
Je sais que tu le ferais.
Yapacağını biliyorum.
J'en suis convaincu.
Ama ben onun yarın ne yapacağını biliyorum.
Mais je vais vous dire ce qui va se passer.
Yapacağını biliyorum, oğlum.
- Je le sais, mon fils.
Her yıI yeni bir araba alıyorum, çünkü senin ve onun gibilerin ne yapacağını biliyorum.
Chaque année, j'en change. Parce que j'anticipe vos réactions.
Benim için yapacağını biliyorum.
Nulle part, quand on quitte le cinéma.
Ne yapacağını biliyorum.
Je sais ce que tu vas faire.
- Yapacağını biliyorum.
- J'en suis certain.
- Yapacağını biliyorum.
Je compte sur vous.
- Ne yapacağını biliyorum.
- Je sais.
Ama Cross'un ne yapacağını biliyorum.
Mais je sais ce que Cross va faire.
Ne yapacağını biliyorum. Ben değil.
- Je sais ce que vous allez faire.
Atalarımın ne yapacağını biliyorum.
- Nos pères savaient quoi faire.
Yapacağını biliyorum.
Je sais.
Yapacağını biliyorum.
Je le sais.
- Hayır. Ne yapacağını biliyorum.
Je sais ce que vous allez faire :
Doğru olanı yapacağını biliyorum.
Tu feras le bon choix.
Ne yaptığını çok iyi biliyordu ve ben de ne yapacağımı biliyorum.
Il savait ce qu'il faisait et je sais ce que j'ai à faire.
Henüz karışmadı ama o da insan, ne yapacağımı biliyorum.
Ce n'est qu'une femme. Je vais jeter un homme à sa tête.
Aynısını yapacağım, biliyorum
Je sais que je ferai pareil
Sabıkamı biliyorum. Beni herhangi bir suçlamayla akıl hastanesine geri gönderebilirsiniz. Bana ne yapacağınız umurumda değil.
Vous pouvez me renvoyer à l'asile.
Ben yarın, öbür gün ve ondan sonraki gün ne yapacağımı biliyorum.
J'ai fait beaucoup de vœux. Je sais ce que je vais faire demain, après-demain et l'année prochaine.
Ben yarın, öbür gün ve ondan sonraki gün ne yapacağımı biliyorum.
Effectuer quelques voyages d'affaires à New York.
Ben ne yapacağımı biliyorum.
Je n'en crois pas un mot.
Yapacağınızı biliyorum, Flint.
- Je sais, Flint.
Bunu yapacağınızı biliyorum.
Je m'en doute.
Fuller'ın kazanmasını sağlarsak, ki bunu yapacağımızı biliyorum bunu bana borçlu olacak.
Si nous arrivons à faire élire Fuller. Il me devra bien ça!
Seni tanıyorsam, ne yapacağını da biliyorum demektir ;
Nous attendrons l'heure De notre bonheur
Seni tanıyorsam, Ne yapacağını da biliyorum demektir.
Nous attendrons l'heure De notre bonheur
Ama seni tanıyorsam, Ne yapacağını da biliyorum demektir.
Nous attendrons l'heure De notre bonheur
Seni tanıyorsam Ne yapacağını da biliyorum demektir.
Nous attendrons l'heure De notre bonheur
Ama onun ne yapacağını biliyorum!
Il va aller trouver ces messieurs et l'affaire va se terminer à la mondaine, d'abord en correctionnel en suite, et en tôle pour finir! Mais lui, votre ahuri, je le sais!
Şimdi, eğer özür dilerseniz, ki bunu yapacağınızı biliyorum... Onu aslında kendisine gülmediğinize ikna edebilirim
Si vous vous excusez, comme je sais que vous allez le faire... je le convaincrai peut-être que vous ne le pensiez pas.
Hartum'a seni yolluyorsam numara yapacağını, emirleri dinlemeyeceğini biliyorum, ve bir takım mistik zorunluluk adı altında sadece kendini ortaya çıkaracağını, ve bu hükümeti bulaştırmak için elinden gelenin en iyisini yapacağınıda biliyorum.
Si je vous envoie à Khartoum, vous me ferez des entourloupes et, au nom d'une quelconque nécessité mystique, vous ferez tout pour mouiller le gouvernement jusqu'au cou.
Mr. Edelman'ın sen ona yardımcı olmadığın takdirde... ne yapacağını bilmediğini söylediğini biliyorum.
- M. Edelman dit qu'il ne sait pas ce qu'il ferait sans toi ici.
Ne yapacağını da ne yapmayacağını da çok iyi biliyorum.
Je sais exactement ce que tu feras et exactement ce que tu ne feras pas.
Biliyorum. Chao An'ın yapacağı bir şey yoktu.
Ma lettre vous a expliqué le but de ma venue.
Ne yapacağını ve ne yapamayacağını biliyorum, bunu yapma.
Je sais ce que vous allez faire et ne pas faire, ne faites pas ça.
Yapacağım şeyi onaylamazdınız biliyorum.
Ce que je vais faire ne te plaira pas.
Eğer 5 zehirler üstadı, çocukların erişte yemek istemediğini ve benim onlarla takas yapacağımı ön görebilip erişteleri zehirlediyse,... o zaman ölürken bile söyleyecek birşeyim yok bekleyin hadi yiyelim ne yapmaya çalıştığını biliyorum açlıktan ölmemizi istiyorsun böylece kolaylıkla kaçabilirsin bunu yememelisin, üstad Tian
N'importe quoi. Si Cinq-venins a été capable de deviner que les enfants n'aimeraient pas les nouilles, et qu'on ferait l'échange, je veux bien mourir empoisonné. Frères, tenez!
Yapacağınızı biliyorum.
Je sais.
Biliyorum New York'ta geç oldu. Uyandırdığım için beni bağışla ama ne yapacağını bilmem gerek.
Je sais qu'il est tard à New York, mais je voulais que vous sachiez.
Artık parayı nerede sakladığını biliyorum. Tek yapacağım, doğru zamanı beklemek.
Je sais où il garde l'argent, alors le moment venu...
Ona ve bana yardım edeceksiniz. Yapacağınızı biliyorum.
Vous nous aiderez, lui et moi, je le sais.
biliyorum 15888
biliyorum tatlım 44
biliyorum canım 32
biliyorum ama 99
biliyorum hayatım 20
biliyorum baba 24
biliyorum biliyorum 28
biliyorum efendim 52
biliyorum ki 71
biliyorum anne 31
biliyorum tatlım 44
biliyorum canım 32
biliyorum ama 99
biliyorum hayatım 20
biliyorum baba 24
biliyorum biliyorum 28
biliyorum efendim 52
biliyorum ki 71
biliyorum anne 31