Çok değil Çeviri Fransızca
26,347 parallel translation
Azıcık, çok değil.
Vous savez?
Çok değil. Irak'dan geldiğimden beri.
J'ai rejoint le mouvement en rentrant d'Irak.
- Çok değil.
- Pas vraiment.
Çok güzel değil mi?
C'est cool, non?
Çok cesaretlendirici değil mi Trudy?
C'est encourageant, hein, Trudy?
Ben tüttürmem. Çok konuşuyorum, değil mi?
Je ne fume pas.
Belki şimdilik önceliğimiz bu değil ama bu işlerde görüntü çok önemli.
Ce n'est pas la priorité, mais l'image compte.
Çok kaba öyle değil mi?
Quelle malpolie, celle-là!
Bak, tünel buradan çok uzakta değil.
Écoute, ce n'est pas si loin d'ici au tunnel.
- Çok süper değil mi?
C'est sympa, non?
- Ama en çok nefret ettiğim kişi Liu Xuan değil.
- A mort! Mais Liu Xuan n'est pas mon pire ennemi.
Isodyne'in bu olaya dâhiliyeti konusunda daha çok şey biliyorsun değil mi?
Vous en savez plus que vous le dites sur l'implication d'Isodyne dans tout ça, n'est-ce pas?
Çok hoş bir bayan, değil mi?
C'est une belle dame, n'est-ce pas?
Gerçekten çok az insana güvenebilmemiz çok yazık, değil mi?
C'est une honte qu'on est si peu de gens à qui on peut vraiment faire confiance n'est-ce pas?
- Çok iyi bir yer değil.
Ce n'est pas beaucoup.
Çok iyiler, değil mi?
Ils sont super.
Çok da önemli bir şey değil ayrıca.
Et c'est pas très grave.
- Ama değilim. O yüzden çok da önemli değil.
Mais c'est faux, donc je m'en fous.
Doğru tarafı seçmek için henüz çok geç değil.
Il n'est pas trop tard pour choisir le bon côté.
- Çok iyi değil.
- Pas top.
- Çok iyi biri. Öyle değil mi? - Evet.
Elle est super gentille, non?
Ayrıca bu tur çok sıkıcı, değil mi?
En plus, la visite est chiante, non?
- Çok güzel, değil mi?
- C'est cool, non?
Çok küçük bir yaş değil mi?
C'est super jeune, non? - Oui.
Hayatım çok da farklı değil.
Ma vie n'est pas si extraordinaire.
Bugün çok mutlu bir gün gibi değil de.
On ne peut pas trinquer sans boire un verre. C'est que ça ne semble pas être un jour de fête.
Çok tatlı, değil mi?
Il est beau, hein?
Bir çiftçi için çok fazla değil mi?
Beaucoup de puissance pour un fermier.
Şu an size arkadaşça bir konuşma olarak geliyor olabilir. .. ama değil, gerçekten. Çünkü hepimiz biliyoruz ki olaylar çok farklı olabilirdi.
En ce moment, ça ressemble à une conversation amicale, mais ça ne l'est pas, parce qu'on sait tous que ça pourrait devenir difficile dans une direction différente.
Fikrini değiştirmek için çok geç değil.
C'est pas trop tard pour changer d'avis.
Büyüklük çok da önemli değildir. Doğru değil mi, bebeğim?
La taille, c'est pas si important.
Dışarı çıkmamız çok aptalcaydı, değil mi? Evet.
C'est con, ces expéditions, en fin de compte.
Çok uzakta değil. Bir kontrol edilsin istedim.
C'est pas très loin, je veux vérifier.
Çok komik, değil mi?
À mourir de rire, non?
Çok değil.
Ça fait peu.
Elimde değil. Adam çok iyi bir şef.
Je trouve que c'est un excellent chef d'orchestre.
Tam burada. Çok güzel değil mi?
C'est magnifique, hein?
Aramızdaki şey çok eğlenceliydi ama vadesini doldurdu, değil ml?
C'est fait. Ce fut un enfer de beaucoup de plaisir, mais il est son cours, ne l'a pas?
Gelmenden çok da memnun değil.
Elle est pas alimenté de vous laisser tomber par.
Ama bunun olması için yapacaklarım çok hoş şeyler değil.
Et ce qu'il me faut faire pour que ce soit fait ne sera pas agréable.
Peter Easterman için çok sakin değil, öyle mi?
Celle de Peter Easterman se vend bien, non?
Çok geç değil.
Il n'est pas trop tard.
Sadece kısmen uzaylıyız. Bu da hastalık değil, daha çok bilinçlenme.
Et vous savez, nous sommes seulement une partie étrangère, et ce n'est pas une maladie... il est un réveil.
Çok şaşırtıcı, yine yaptım değil mi?
Mince alors. J'ai remis ça, cette nuit, c'est ça?
Konuşmayı çok sevmiyorsun, değil mi?
Tu ne parles pas beaucoup, hein?
Çok berbat, değil mi?
C'est dégueulasse, hein?
Çok hoş, değil mi?
Sympa, n'est-ce pas?
Her neyse, Matt bir seferinde tekne kiraladı, yani gerçek bir tekne gibi değil de daha çok bir sandaldı. O kadar küçüktü ki içine bir kasa natty light * bile sığmıyordu.
Un jour, il a loué un bateau, en fait c'était plus un esquif minuscule, on ne pouvait pas y caser un putain de pack...
Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?
Tu sais comme je t'aime.
Bu adam bilet alacak durumda değil. Durumu çok kötü.
Il n'a pas besoin d'acheter de billet.
Sultan'ın kaburgası iyi değil gibi ve Tyron bundan çok iyi faydalanıyor.
Sultan semble être blessé... Et Tyron semble décidé à en profiter.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56