Anlıyorsun ya Çeviri Portekizce
125 parallel translation
Sana bunu söylemeyi istemezdim ama artık söylemek zorundayım, anlıyorsun ya.
Não queria dizer-te isto, mas agora tenho de te dizer...
Evet, anlıyorsun ya, hepsini tek başıma başardım.
Bem, verás que fui eu e apenas eu.
İlaç niyetine elbette, anlıyorsun ya.
Para fins medicinais, entenda.
Doğru. Yani anlıyorsun ya... Böyle olması daha iyi.
Como podes ver... ficas melhor sem mim.
- Oradaydım ama burada ufak bir işim vardı, sonra da Lidman. Anlıyorsun ya.
- Sim, estava, mas vim à comemoração a Lidman.
Anlıyorsun ya Dolly, ben hep parayı, tabirimi bağışla, gübreye benzetirim.
Dolly, eu sempre achei que o dinheiro... Desculpe-me a expressão...
Bir şekilde önemli, anlıyorsun ya.
É importante, de certa maneira.
Anlıyorsun ya, ölme dileğimiz çapraşık ve derindendi.
Estás a ver, o nosso desejo de morrer era remoto e profundo.
Bu gece büyük gece olabilir, anlıyorsun ya?
Esta noite poderá ser a grande noite, entendes?
Anlıyorsun ya, ben tanınan biriydim.
Sou uma figura pública, bem vê...
Kendimi hepten yaşadım, anlıyorsun ya.
Eu já passei por tudo isso, sabe?
Anlıyorsun ya?
Percebes?
Şimdi anlıyorsun ya.
Agora compreende.
Sanırım artık pes edeceğim ve onunla birlikte olacağım. Anlıyorsun ya, onu sakinleştirmem lazım.
Acho que vou ter de ceder e dormir com ela, sabe, para acalmá-la.
Anlıyorsun ya, daha önce dediğim gibi, dermatoloji benim uzmanlık alanımdır. Probleminiz bir beze olabilir.
Verá, como lhe expliquei antes, eu sou dermatologista e o seu problema pode ser glandular.
Bu, sağlam zeminde yürümek gibi, beni anlıyorsun ya?
Como uma calçada por onde andamos, entende?
Anlıyorsun ya.
Tu entendes.
Anlıyorsun ya?
- Estás a ver?
Her zaman da böyle olmaz anlıyorsun ya?
E não é sempre assim... Sabias?
İşler yoluna girer. Bir villa alırız, anlıyorsun ya?
Só nos resta ir para o México.
Paris, Roma, mükemmel opera salonları ve müzeler, anlıyorsun ya.
Há Paris e Roma e as grandes óperas e museus reputados.
Neden iç güdülerimi dinlemedim ki, anlıyorsun ya?
Porque é que não segui o meu instinto?
Yarı yarıya gibi sanki, anlıyorsun ya.
Acho que ele é metade tu, metade eu.
Anlıyorsun ya, Anne ve Babam bir düğüne gittiler... ve ağabeyim bize bakmak için Askeri Okuldan eve geldi.
Olha, meus pais foram a um casamento, e meu irmão veio pra casa da Escola Militar para cuidar da gente.
Şey, anlıyorsun ya, şey yapma fırsatımız olmadı... Çocuklarla birlikte şu karavanın içindeyiz...
Bem, você ve, nos não tivemos chance de... por causa das criança e do trailer...
Anlıyorsun ya, bir sorun var.
Você ve, tem um problema.
- Çok anlıyorsun ya.
- Tal como te disse.
Eğer Bayan Wheaton hakkındaki yorumlarını kendine saklarsan sana annenle ilişkin hakkında sorular sormayacağız. Anlıyorsun ya.
Se guardar a sua avaliação psicológica para si mesmo... não teremos de fazer-lhe... perguntas embaraçosas sobre a relacão com a sua mãe.
Anlıyorsun ya?
Tu entendeste, não é?
Birçok erkek, bunu asla yapmam, bunu yaparım falan der, ama o şey olunca, anlıyorsun ya...
Muitos tipos poderiam dizer o que não fariam e o que fariam, mas quando acontece, sabes como é? - Sei.
Anlıyorsun ya?
Se está a ver ao que me refiro...
Anlıyorsun ya.
Percebes o que digo?
Anlıyorsun ya, hayatta kalabilmemiz için onları yemeliyiz.
Percebes, para vivermos... Temos que comê-los.
Anlıyorsun ya, Winston öldükten kısa süre sonra hayvanların benimle konuştuğunu duyabildiğimi farkettim.
Pouco tempo depois da morte do Winston, apercebi-me de que conseguia ouvir os animais falarem comigo.
Yani sadece neden bahsettiğimden emin olmak istiyorum, anlıyorsun ya.
Só queria ter a certeza que sabia do que estava a falar.
Sıkılmıyor musun? Yani ben göremiyorum, anlıyorsun ya?
Não te incomoda... sabes, o facto de eu não ver, pois não?
Anlıyorsun ya dediğimi?
Estás a perceber o que digo?
Anlıyorsun ya?
Entendes?
Paranoyam yüzünden kızımın da endişelere kapılmasını istemiyorum. Beni anlıyorsun ya?
Não quero que acabe preocupado com coisas destas devido à minha paranóia.
Öyle günlerden biri daha. Anlıyorsun ya?
Estou um bocado em baixo.
Yapmadan önce hep yapmak istemedim. Anlıyorsun ya?
Bem, nunca quero fazê-lo na altura de o fazer.
Anlıyorsun ya, Jeff, bana bir şey borçlusun.
- Estou a ver.
- Demek istediğimi anlıyorsun. - Bir adam vardı, kapıya dahi gelmemişti.
Um cara não queria nem chegar à porta.
Anlıyorsun, ya?
Percebes? O Spock em breve estará cá...
Söyledim ya, anlıyorum. Anlamıyorsun.
- Reumatismo, senhor?
Benimle konuşamayacağını ya da arkadaşlarımla takılamayacağını anlıyorsun değil mi?
Sabes que não podes falar comigo, olhar para mim ou andar com os meus amigos, certo?
Şimdi anlıyorsun Buda'ya hizmet etmek mızrağını kanla boyamak Inshun'un gerçek dileği nedir?
Agora entendem... Para servir Buda... Para tingir a tua lança de sangue,
Annenle baban evlendikten yaklaşık sekiz ay bir hafta sonra doğmuşsun. Bu da ya erken doğduğun ya da birinin kaleciyi geçtiği anlamına geliyor. Anlıyorsun değil mi?
Nasceste oito meses e uma semana depois de eles terem casado... o que significa que ou foste prematura ou... alguém pulou a cerca, estás-me a perceber?
Pekala, aslında, birşeyler koktuğunda ya da yapışkan birşeyler olduğu zaman... sen bunu anlıyorsun.Peki hiç onadan tadıyor musun?
Nunca cheirou nada tão intenso que até tem vem o sabor à boca?
Ya da yanlış anlıyorsun.
Ou talvez tu não o estejas a conseguir entender.
Sun ormanda saldırıya uğruyor ve Dewey'in ondalık sistemine geçmek için iyi bir zaman olduğunu anlıyorsun.
É um bom momento para aprender o sistema decimal de Dewey.