English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Babamız

Babamız Çeviri Portekizce

5,166 parallel translation
Bu gece anne babamızla hediye verme gecesi yapmalı mıyız?
Marcamos um jantar de troca de presentes hoje?
Babamız gibi.
Um pai.
Tabii babamızın bizi sabah akşam dövmesini saymazsan.
O único problema é que o meu pai estava sempre a bater-nos.
İşte koruyucu babamız.
Ali vai o Sr. Drummond.
Tatlı babamız
Paizinho
Babamız nerede?
Onde está o pai?
Cennetteki babamız, kutsal ismin adına.
Pai Nosso que estais no céu santificado seja o vosso nome.
Cennetteki babamız, adın kutsansın.
Pai Nosso que estais no céu, santificado seja Vosso nome.
Göklerdeki Babamız.
Pai Nosso que estais no céu...
Performansını duyduk ve "Gidip para babamızı destekleyelim" dedik.
Bem, ouvimos falar do mini-concerto e decidimos, "Vamos apoiar o nosso pai docinho."
Dinle beni. Babamız için bir şey yapmak istiyorsan etrafta bu pislikle dolaşma.
Escuta, queres fazer algo pelo pai... deixa de dar conversa a este rato.
Aynı kişiden ki kendisi babamız olur.
Do mesmo pai.
Babamız.
Era o nosso pai.
Cennetteki babamız, adını bahşet.
Pai Nosso que estais no Céu, vem a nós o Vosso Reino.
Cennetteki babamız, adını bahşet. Kazandığımda hepiniz ölmüş olacaksınız.
Pai Nosso que estais no Céu, santificado seja o Vosso nome.
Kutsal babamız, baki olan Tanrı ve İsa adına..
Pai Todo-Poderoso, Deus eterno e Pai de nosso Senhor Jesus Cristo!
Göklerdeki babamız...
Pai-nosso, que estais no céu...
Göklerdeki babamız adın kutsal kılınsın.
Pai-nosso, que estais no céu santificado seja o Vosso nome.
"Babamız" duasını söyle.
Diz a oração "Pai Nosso".
Babamız...
Pai nosso...
Anne ve babamız içeri girdi... ve bütün bina yıkılmaya başladı.
Os nossos pais caem lá e o prédio inteiro começa a desabar.
- Ama anne o babamız.
- Mas é o pai.
Ve bu din babamızı büyülemişti.
E o nosso pai ficou fascinado com isso.
Çocukluğumu tanımlamam gerekirse, babamız sanki toprak sahibi biz de orada çalışan işçilerdik.
Eu sempre descrevi a nossa infância pela metáfora em que ele era o dono das terras, e nós os lavradores.
Babamızı utanç öldürdü.
A vergonha matou o nosso pai.
Hapishanenin onu değiştireceğini umuyorum ve böylece babamızın gurur duyacağı bir insan olacak.
E a minha esperança é que a prisão a ajude a tornar-se a pessoa de que o nosso pai se orgulharia.
Babamızın.
Do nosso pai.
Yüce Babamız'ın iyiliği, bu kulun üstünde olsun ve buradaki kötülük, buradan çıksın ve onun yerine iyilik gelsin.
Que a bênção do Pai Todo-poderoso caia sobre essa Criatura de Sal, a malignidade e perversidade sejam eliminadas, o bem entre.
- Sen burada kal. Yüce Babamız'ın iyiliği, bu kulun üstünde olsun ve buradaki kötülük, buradan çıksın...
Que a bênção do Pai Todo-poderoso caia sobre essa Criatura de Sal...
Cennetteki Babamız, bu sabah kardeşlerinizle birlikte ölüm vadisine ilerliyoruz.
Pai-nosso que estais no céu, esta manhã, Nós marchamos para o vale da morte como irmãos de armas.
- Babamızı arıyoruz sadece. - Sí.
Andamos à procura do nosso pai.
Hayır. Babamız, annesini baykuş gibi bağırtmış.
Não, o nosso pai pôs a mãe dele a piar como uma coruja.
Herm, şimdi babamız bazı kötü muchacholar tarafından kaçırıldı.
Herm, para ficares informado, o nosso pai foi raptado por uns rapazes maus.
Bizim babamız değil.
Não foi o nosso pai.
Ayrıca babam Noelleri hep Coral Gables'daki devre mülkünde kız arkadaşıyla geçirir.
E além disso, o meu pai passa sempre o Natal num time-share em Coral Gables com a namorada.
Evden atıldım, beş parasız kaldım babam benimle konuşmuyor...
Fiz com que fossemos despejados, estou falida. O meu pai e a minha filha não falam comigo.
Babam yardımcısını Janine'nin kız kardeşinin evine göndermiş. Janine'nin arabası yokmuş.
O meu pai mandou delegados para casa da irmã da Janine.
Sürekli hayatımızı yoluna koyduk diye dolanıyorsunuz. Babamın da yarı adam gibi adam olmasının ihtimali yok mu?
Vocês estão sempre a dizer que deram um rumo à vossa vida, ele não pode ter-se tornado num homem decente?
Her ikisiyim de ama bir zamanlar annem babam erkek ve kız kardeşim de vardı.
Sou tudo isso mas já tive mãe pai irmão e irmã.
Audrey, babamın hareketlerinin sebebi, bizi sevmesi ve kaynaşmamızı istemesiydi.
Aundrey, pai ficou louco porque amamos e queríamos que fôssemos intímos.
Ama oğlum başarısız olduğu an ona tıpkı babamın bana yaptığı gibi bağırıyorum.
Mas assim que o meu filho faz asneira, eu berro com ele como o meu pai berrava comigo.
Babamın arabasını alırız.
Podemos levar o Kia do meu pai.
Belki babam yine kaybedecek ve biz de başka yere taşınacağız.
Talvez o papá enlouqueça outra vez e nos possamos mudar para outro lado.
Biliyor musun Gertie babam bir kız kardeşim olacağını söylediğinde ağlamıştım çünkü hayatta en çok istediğim şey buydu.
- Sabes que mais, Gertie? Quando o meu pai me disse que ia ter uma irmã, chorei porque sempre o quis.
Babam yüksek bir yere çıkın dedi, biz de aynen böyle yapacağız.
O meu pai disse para ir para um sítio alto.
Annem babam ve kız kardeşim trafik kazasında öldüler.
Os meus pais e a minha irmã mais velha morrem num acidente de carro.
Annem babam ve kız kardeşim ben 10 yaşımdayken trafik kazasında öldüler.
Os meus pais e a minha irmã mais velha morrem num acidente de carro, quando eu tinha 10 anos.
Annem babam ve kız kardeşim... araba kazasında öldüler, ben de karnım ağrıyor diye evdeydim abur cubur yemekten karnım ağrımıştı.
Os meus pais e a minha irmã mais velha morrem num acidente de carro, eu estava em casa com dores de estômago. Tinha estado na cozinha e comi imenso gelado de chocolate.
Babam bize yabancılarla konuşmamamızı söylüyordu ama mesele bundan çok daha derindi.
O nosso pai ensinou-nos a não falar com estranhos, sabe como é, mas foi mais longe do que isso.
Babam o gün alışveriş için dışarıdaydı, çünkü erzağımız bitiyordu.
O meu pai tinha saído para comprar comida, porque a comida estava a acabar.
Babamın dediğine göre Shelton soyunu kurutmaya çalışmışsınız.
O meu pai contou-me que os Candlers tentaram acabar com os Sheltons.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]