English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bir saat mi

Bir saat mi Çeviri Portekizce

471 parallel translation
Bir saat mi?
Numa hora, senhor?
- Bir saat mi?
- Uma hora?
Bir saat mi? İki mi?
Duas?
Bir saat mi?
Uns minutos, uma hora...?
Bir saat mi?
Uma hora?
Bir saat mi? Düşünceğim.
Uma hora, ou coisa assim...
Bu soyguncu için akşam biraz erken bir saat, değil mi, Komiser?
- Uma boa noite para os ladrões.
Yaşınızdaki bir bayan için saat geç değil mi?
Não é tarde para estar acordada?
Silah sesini duymadan bir saat evvel yatmıştınız, öyle mi?
Disse que estava a dormir há uma hora quando ouviu o tiro.
Güneşli bir öğleden sonra saat 3'te mi?
Três horas, numa bela e luminosa tarde?
Yani ben adı bende saklı olan yerden buraya 11 saat yol tepeyim ama siz bana bir mahkûmla iki laf etmeme izin vermeyin, öyle mi?
Viajei 11 horas e o senhor não vai permitir... que eu fale com um homem condenado?
- Bir saat önce mi?
- Há uma hora?
İlaç bir saat içinde mi etkisini gösteriyordu?
Diz que o veneno demora uma hora a fazer efeito?
Marty, bence bir saat yeter, değil mi?
Marty, acho que uma hora chega, não achas?
Kızı odama getir. Bir saat içinde mi?
Traga-a aos meus aposentos.
O gece saat yedide çocuk ve babası arasında bir tartışmadan, kavgadan bahsetmediler mi?
Não mencionaram uma briga, uma discussão, entre o velho e o filho cerca das sete horas da tarde desse dia?
Çok neşeli, değil mi? Bir saat önce, bir ayağı darağacında diğeri muz kabuğundaydı.
Há uma hora atrás ele tinha um pé na forca... e o outro numa casca de banana.
Bu bir hafta için mi, yoksa bir saat için mi?
É à semana, à hora, ou quê?
Komik değil mi? Şu an bir saat öncesinden daha karanlık.
Que engraçado... está mais escuro do que há uma hora atrás.
Bir saat sonra Donnafugata'ya gideceğiz. Askerler buradan da geçti mi?
Retomaremos a viagem para Donnafugata dentro de uma hora.
Üstü açık bir arabanın üstünü açmak üç saat mi sürdü?
Levou três horas a baixar o tejadilho dum descapotável?
Garip bir saat değil mi?
Um relógio invulgar, não é?
Beni bir saat bile bekleyemedin mi?
Não podes vigiar comigo uma hora?
Calder sana bir saat verdi, öyle mi?
O Calder deu-te uma hora?
Bir saat içinde mi?
Só daqui a uma hora?
O zaman saat on bir diyelim mi? Şimdi lobide bekliyorlar.
E que tal por volta das 11 horas?
Bir peder için de geç bir saat değil mi?
Não é tarde, para um reverendo?
Esas amaç birliğin bir saat izin almasını engellemek değil mi?
O objectivo näo será que a tropa näo tenha uma hora de folga?
Bir kaç saat mi? Bu bir felaket olabilir.
Em algumas horas pode ser um desastre!
- Bir kaç saat mi?
- Mais algumas horas?
- Fırında, tam bir buçuk saat beklettim. Sahi mi?
- Esteve no forno uma hora e meia.
- Çok güzel bir saat değil mi?
- Näo é täo bonito?
Bir saat içinde mi?
Num centare? É impossível.
Saat bir'de diyelim mi?
Digamos às 13 horas?
- Yani saat, doğru zamanda çaldığında kapağı açılacak ve gizli bir geçit mi çıkacak diyorsun?
Queres dizer, quando o relógio bater a hora certa, abre-se e há uma escada secreta?
- Güzel bir saat, değil mi?
- E um belo relogio, nao?
- Bir saat içinde mi?
- Desde há uma hora?
Altından bir saat, öyle mi?
- Um relógio de ouro?
Bir saat daha bekleyemedin mi?
Não podias ter-me dado mais uma hora?
Bir saat mi? Bir saatinizi sıkıcı geçirmeyeceğinize sizi temin ederim.
- Mas não será uma hora tediosa.
Bir saat için de mi buldun?
Em menos de uma hora?
Tanrı'ya çok şükür. Bir saat içinde evde mi olacaksınız?
Deve ter sido muito boa, porque ele disse ao co-piloto para sair.
Bir buçuk saat mi?
Uma hora e meia?
Bir saat istemezsin, değil mi?
Quer comprar um relógio?
Ne yani bir saat erken gelip, üstüne saat 5.00'e kadar ders mi göreceğiz?
Temos de vir uma hora antes, ter aulas todo o dia e sair às 5?
Sanırım çalışma şekli böyle olmamalı, sana altın bir saat verdiler, değil mi?
Suponho que este não é o tipo de trabalho onde se recebe um relógio de ouro.
Bir saat boyuncu sıkıcı rakamları incelemekle uğraşırken karımı öldürmeyi deneyeceğime acaba gerçekten kimse inanabilir mi?
Se eu estava a tentar assassinar a minha mulher, dá para acreditar que eu passaria uma hora a rever contas entediantes?
Pek âlâ beyler helikopter sekiz saat daha buraya ulaşamayacak ve elimizdekinin bir hilkat garibesi olduğunun farkındayım ama şirket bunu istiyor ve ne yapacağımızı düşünelim mi?
Muito bem, rapazes. O helicóptero da firma só pode chegar daqui a 8 horas por causa do tempo. Sei que é assustador estar aqui com esta coisa, mas... é isso que a firma quer por isso... o que podemos fazer?
Hepimiz altın saat ya da onun gibi bir şey mi alacağız?
Será, que todos nós gostamos de um relógio de ouro?
Kötü ödüller, ucuz bir saat, çirkin bardak takımları için mi bu kavga?
Maus prémios e um relógio barato. Umas louças horríveis.
Bir kaç saat içinde intikamını alacaksın. Tabi kızı da. Niyetin bu, değil mi?
Dentro de umas horas poderás vingar-te, e ainda por cima, ficarás com a miúda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]