English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Biç

Biç Çeviri Portekizce

146 parallel translation
Biç şunu.
Esquarteja-o.
Sana uygun bir fiyat biç, ben de uygun bulurum.
Peça o que achar razoável. Verá que sou sensato.
Lütfen daha sessiz biç.Dahi şey.
Silêncio. O génio está a trabalhar.
Garak'a bir şey yapması için biç bir zaman emir vermedim.
Nunca tive de o mandar fazer nada. Era isso que o tornava especial.
Yani, biç çimi, kes çiti, falan.
Cortar a relva. Aparar as sebes...
Onu bir köle olarak alın ödül olarak başını sök veya gözlerini biç.
Mantenham-na como escrava, removam a cabeça como troféu ou retirem os olhos.
Ben sabahtan akşama kadar çalışayım, sen çim biç.
Pois, tenho uma foto tua a cortar a relva.
Biç onları.
Tome, vá dando machadadas.
Daha hızlı gidemez mi bu? Ne biç en üstün sürüş makinesiyse!
Esta coisa não pode andar mais rápido?
Keyfini çıkart. Yüksek değer biç. Özür dilerim.
Aproveite, lance alto.
Değerini biç!
Avalie isto!
Bana değer biç : Sen ahmaksın.
Vou avaliá-lo a si : é um idiota.
- İki kere ölç, bir kere biç.
- Veio duas, fugiu uma.
Çimini kendin biç putas.
Cortem a vossa própria relva, filhos da mãe...
Tabii daha önce biç kullanmam gerekmemişti.
Claro que nunca tive de a utilizar.
Biç şunu.
Cortem-nas.
- Biç şunu.
- Cortem-nas.
Git çimleri biç.
Vai cortar a relva.
Yeni biç kameramana ihtiyacın var mı?
Precisas de um novo operador de câmara?
Kendine pay biç
Agarra-te..
Çimleri biç.
Corta a relva.
İki kere ölç, bir kerede biç.
Mulher prevenida vale por duas.
Baba, lütfen okulumun çimlerini biç.
Pai, por favor corta a relva da minha escola.
Bu öyle bir tesadüf ki Robert Axles Salla-Biç ile $ 40 milyon kazandım
Bem, isso é mesmo uma coincidência, porque ganhei cerca de 40 milhões de dólares com o Robert Axle "Corta e Taca".
En azından bir gün daha buralarda bekleyeceğini düşünüyorsan komşularına bir iyilik yap ve o lanet çimlerini biç!
Se acha que vai esperar mais um dia, faça um favor aos vizinhos e monde a porra da erva.
Git, ölç. Şu lambaya değer biç.
Avalie aquela luminária.
O gidip tekneni ararken, sen de burada oturup Kolluk Kuvvetlerine olan aşkını ölçüp biç madem.
Por que não fica sentado aqui e mostra o seu amor pela polícia, enquanto ele faz a busca no seu barco.
- Bay Bic'i sen tahtayı delemezsin demişlerdi.
Diziam a Mr. Bic que era impossível.
Oh.Evet.Mm. Peki ya bir Bic?
Ah, sim. Que tal uma BIC?
Evet, bir de... "Çakmağına karşılık kız kardeşimi veririm." gibi.
Sim, e "Dou-lhe a minha irmã em troca do seu isqueiro Bic."
- BIC marka kalem mi bunlar?
Bic? Só tens as Bic?
Kendimi Lady Bic'le öldürmeye çalıştım.
Tentei matar-me com uma Lady Bic.
Size İngilizce soru soran olursa ; "No bic." diye cevap vereceksiniz.
Se vos perguntarem algo em inglês, respondam : "No bic."
Bu, 8'nci sınıftaki erkek arkadaşımın, annesinin limonlu diyet kolasının şişesi, tükenmez kalem ve folyoyla yaptığı nargileden beri ilk kez ev yapımı bir nargileden ot içişimdi.
Não fumava marijuana com um cachimbo caseiro desde que o namorado do oitavo fez um com folha de alumínio, uma BIC e uma garrafa de Pepsi Light da mãe.
Bir kere kalemle butumdan bıçaklanmıştım.
Uma vez espetaram-me uma Bic numa coxa.
Tamam, bana bir şişe votka, çok keskin, sivri uçlu bir bıçak,... tükenmez kalem, sandviç poşeti, ve biraz koli bandı lazım.
Está bem, eu preciso... de uma garrafa de vodka, uma faca pontiaguda muito afiada, uma caneta BIC, um saco de papel e fita adesiva.
'Çimleri saat yönünde biç, çünkü Cornfield yöntemi budur.'
corta a relva desta forma.
Hayır, Bic's Cenneti.
Bic's Paradise. É um bar.
Bir bar. Bir güzellik kraliçesi neden Bic's gibi mikrop yuvasında takılsın ki?
Porque é que uma rainha de um concurso ia festejar num buraco como o Bic's?
Müşterilerinle konuşmamız lazım, Bic.
Preciso de falar com os teus clientes, Bic.
Kolundaki kim, Bic?
Quem é essa no teu braço, Bic?
- Bic's Cenneti'nden haber var mı?
- E o Bic's Paradise?
Bic's'teki denizciler harika.
Bem, os marinheiros de lá são porreiros.
Bic's buradan 1.5 km uzaklıkta.
- O Bic fica a 2km daqui.
Kameranın erkekler tuvaleti camından kuş bakışı görüşü vardı. Tam da Bic's'in otoparkına.
A camera tinha uma visão panorâmica do quarto-de-banho até ao estacionamento do Bic.
Bu kasette Bic's Cenneti'ndeki görüntülerin var.
Esta gravação mostra que tu estiveste no Bic's Paradise.
Bic's'teki tüm abur cuburları neden aşeriyordu?
Porque é que ela estava a comer aquela comida no Bic?
Bic's'teki denizcileri tanıyor musun?
Conheces os marinheiros do Bic's?
Bic's'te tanıştık.
Conhecemo-nos no Bic's.
Bluff City Güzeli ve Bic's'teki çocuklar planımızda bize yardım etti.
A Miss Bluff e os gajos do Bic's ajudaram-nos com o plano.
İyi bir HP kurşun kalemi, BIC tükenmez kaleme tercih ederim.
Prefiro um bom lápis a uma caneta bic.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]