Bıçağı bırak Çeviri Portekizce
463 parallel translation
Bıçağı bırak.
Largue a faca!
- Bıçağı bırakırsan, evet.
- Se largares a faca, vou.
- Bıçağı bırak Repperton.
- Larga a faca, Repperton.
- Evet, bıçağı bırak.
- Sim, larga a faca.
Dinle Buddy, şu bıçağı bırak.
Vá lá, Buddy, larga a faca.
Bıçağı bırak.
Larga-a.
Tamam, bıçağı bırak.
Está bem. Baixa a faca.
Charlie... Bıçağı bırak.
Charlie baixa a faca agora.
Charlie, bıçağı bırak!
Charlie, baixa a faca!
Charlie, bıçağı bırak.
Charlie, baixa a faca.
Sadece bıçağı bırak, ve biz bu konu hakkında konuşacağız.
Pousa a faca, e falamos do assunto.
Bıçağı bırakırsan, gidebilirsiniz.
Se largares a faca, deixo-os ir.
Bıçağı bırak ve dışarı çık.
Manda essa faca fora e sai daqui.
Şimdi bıçağı bırak ve oradan çık.
Agora, larga a faca e vai-te embora.
- Hadi bıçağı bırak.
- Larga a faca! - Quieta!
Bu evi eleştirmeyi bırak yoksa kapıcıyı çağırırım.
Pára de criticar esta casa, ou mando chamar o segurança.
Bırak da bıçağınla büyük çocuklar oynasın.
Deixa estes rapazes brincarem com a tua faca.
Bay Sharp'ı çağır ve bizi yalnız bırak.
Diga ao Mr. Sharp que quero vê-lo. E deixe-nos a sós.
Bırak çağırsınlar.
Deixe-os chamar!
Takip etmeyi bırak yoksa polis çağırırım.
Pára de me seguir, ou chamo a Polícia...
Bırak şu bıçağı.
Solte a faca.
Neden öyle söylemiyorsun tabiiki bırakıcağım.
Porque não disseste antes? Claro que abrandarei.
Bırak o bıçağı.
Larga a faca.
Bırak o bıçağı.
Ei tu, guarda a faca!
O bıçağı çizmeme geri sok. Bırak baltamı.
Volta a me pôr a faca na bota.
Bunun, ilkel çağlardan alınıp bizim çağımıza bırakıldığını düşün.
Tirada do seu mundo primitivo e posta em liberdade no nosso?
Ve kim sorun çıkarırsa ona bıçağımı saplar ve yolun dışında bırakırım.
Se alguém causar problemas, enfio uma faca nele e deixo-o para trás.
Bu gece sizi buraya çağırmamın nedeni... tiyatroyu bırakıyorum.
A razão pela qual lhes pedi para virem aqui esta noite... Vou abandonar o teatro.
- Bırak o bıçağı, Coaley.
- Afasta esta faca, Coaley.
Bırakın, valla polis çağırırım.
Deixem-me em paz senão chamo a polícia.
Kız kardeşimin döktüğü gözyaşlarını yanına bırakmayacağım! Bırak lan bıçağı!
Eu arranco-te tudo de dentro do peito.
O an her ne yapıyorsa hemen bırakır... ve çanın çağırdığı göreve koşar.
- Parar o que ela está fazendo instantaneamente... - quando isso chama outras responsabilidades e devoções.
- Hadi, Henry. Bırak şu bıçağı. Kendini keseceksin.
Deixa a faca, pode se cortar.
Bırak yoksa polis çağırırım.
Largue-me senão chamo a bófia.
Piranalar okulu bırakınca askere çağırıldılar ama Ordu Kurulu tarafından vatani görev için bile akli dengeleri fazla bozuk bulundu.
Quando os Piranha saíram da escola, foram chamados para o Exército, mas foram considerados por um Conselho Militar demasiado instáveis mentalmente, mesmo para o serviço militar.
- Bırak bıçağı.
- Largue a faca.
Ailemi rahat bırakın, yoksa polis çağıracağım!
Largue este homen ou chamo a polícia!
Bırak o bıçağı.
Dá cá essa faca.
Norah'ı çağır ve bizi yalnız bırak.
Chama a Norah e deixa-nos sozinhas.
Arabaya gir, hemen buradan çık. Arabayı sahil evinde bırak ve kendine bir taksi çağır.
Pega no carro, vai à casa de praia, deixa-o lá e apanha um táxi.
Bir taksi çağırıp, sana telefon numaramı bırakırdım.
Podia ter chamado um táxi, deixado uma mensagem.
Bırak beni, oğullarımı çağırırım.
Soltem-me, eu vou chamar as crianças!
Bir 5000 $ daha israf etmeden önce adamlarımı geri çağır, bırak ben ona sorayım.
Antes de gastarmos $ 5000 para saber o que come chama os meus homens, e deixa-me perguntar-lhe.
Sevgili Gertrude, sen de yalnız bırak bizi Hamlet'i özellikle buraya çağırttık sanki tesadüfen olmuş gibi burada Ophelia'yla karşılaşsın diye.
Pois mandámos chamar Hamlet... para que ele, como que por acaso... possa encontrar Ofélia.
- Beni efendim olarak çağırmayı bırak.
Obrigado, senhor. Pára de me chamar senhor.
Francis kanı durdurmaya çalıştı ve doktor çağırdı. Orada bekleyen bir hemşire vardı ve dedim ki " Hayır, bırak aksın.
O Francis quis interromper deixem lá.
- Bırak beni yoksa annemi çağırırım.
"Largue-me ou ainda chamo a minha mamã!"
Cebine bırakılıveren bıçağı da
lhe mete uma faca no bolso.
Bırak onu! Yoksa polis çağırırım!
Larga-a, ou chamo a polícia!
Öyleyse bıçağı yere bırak.
Então baixe a faca.
Bıçağı yere bırak.
Coloque a faca no chão.
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak gitsinler 68
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak gitsinler 68